Öğretmeniz İşte N"aparsın

Bütün bu saydıklarım,sayamadıklarım biz öğretmenlerin asli görevleri arasında n’aparsınız… Bütün bunlar ne için??? Bir sınavı daha başarıyla atlatabilmelerini sağlamak için

yazı resim

Bu yazımı sınıfta yazıyorum, bilesiniz.
Haydi adını da vereyim size:10-TB Sınıfı.
Yahu hocam,ders anlatmıyorsunuz da öğrencilerinizin en değerli zamanlarını har vurup
harman mı savuruyorsunuz,diye içinizden bana söylenenler çıkabilir.Bu şekilde düşünenlere
önce,haklısınız,derim,sonra,pek de acele etmeyin,diye eklerim,çünkü yazımın daha başındayım,
ne açıklama getireceğimi bilemezsiniz dimi?
Efendim,Dil ve Anlatım dersindeyiz ve ben yazılı yapıyorum şu an.Öğrencilerim, pek yakındıkları
sorularıma kendilerini öyle kaptırmışlar ki sınıftan çıkıp gitsem zil çalınca ancak anlayacaklar hocalarının sınıfı terk ettiğini.Ben böyle düşünüyorum,ama onlar ne düşünüyor bilemem.
Masama oturmuşum,öğrencilerimin bu masumiyeti de beni cesaretlendirmiş,en iyisi bir yazı yazayım diyorum Öğretmenler Günü hakkında.
Canım öğretmenimle başlayan yazılar dönemini kapatalı yıllar olmuş,ki o tür yazıları ilköğretim
talebeleri her yıl muntazam bir şekilde yazmakta.Biz koskoca edebiyatçıyız,farklı şeyler beklenir
bizden,belki de beklenmez bilemem,mevzuatın dışına çıkmış bu da canım diye kaale bile alınmaz
yazdıklarım.Fakat bir defa başladık,sonunu getirmezsek şanımıza halel gelir.
Sınıfımda gözlem yapıyorum şu an.
Sınavın ilk dakikaları….
İlk sorular hemen gelecek,adım gibi biliyorum:
İşte ilk soruyu sınıfın en tembeli soruyor:
-Hocam istediğimiz sorudan başlayabilir miyiz?
Soruları bir gözden geçirdi bu,pek çalışmadığı konular karşısına çıkınca,sanki hepsini yapacak soruların da iş sıralamasına geldi. Tabii evladım,diyorum sıralama mühim değil.
İkinci soru için de bir parmak kalktığını siz de görüyorsunuz.
-Kompozisyonlarımıza başlık da atacaz mı öğretmenim?
At yakışıklı,diyorum fazla mal göz çıkarmaz.
-Yazıdan not kırar mısınız? sorusuna başımı sallayarak sadece ‘he’ cevabını veriyorum.
Bu ciddi soruların yanında garnitür sorular da gelmeye başlıyor ara ara:
-Silgi alabilir miyim arkadaştan?
Bu soruyu soran,cebinde en pahalı cep telefonu taşıyor,biline.Babası bir silgi için para
vermemiş garibe .Silgisi büyük olanın silgisinden bir parça koparıp imdadına koşuyorum,
hoca yüreği işte dayanamıyor.
Kalem ucu bitmiş biri kıvranıyor,fark ediyorum hemen.Hocam,kalem ucum bitti demeden
onun da Hızır Acil Servis gibi yanında oluyorum,zorlu sorular karşısında silahsız,pardon kalemsiz
kalmasın yavrucak.
Birinin, gripten olacak su kaçıran musluk gibi akıyor burnu.Göz göze geliyoruz onunla.
-Hocam Allah rızası için bir selpak buluver diyor,akan burnunu ceketinin koluna yaklaştırırken.
Cebimden, bu tür acil durumlar için hazırda tutuğum birkaç mendil çıkarıyorum ve sevgili öğrencime lojistik destek sağlıyorum.
Bütün bu saydıklarım,sayamadıklarım biz öğretmenlerin asli görevleri arasında n’aparsınız…
Bütün bunlar ne için???
Bir sınavı daha başarıyla atlatabilmelerini sağlamak için.Daha kendilerini bekleyen ÖSS,ÖDS(bu ne ben de bilmiyorum),KPSS,ABS,ARS gibi sonu ‘S’ ile biten öyle barikatlar kurmuşuz ki
önlerinde, onlar ne yapsın?
Bu anlattıklarımı bilen var,bilmeyen de…
Ama ağzını açtığında:
-Bu öğretmenler de yaz tatili,kar tatili,bayram tatili..derken yıl boyunca tatil yapıyor kardeşim diye sayıklayanlar da var.
Bu gözlemlerimi onlara ithaf ediyorum,belki bu yazdıklarımdan bir ‘hisse’ çıkarmayı başarır
ön yargıyla sulanmış beyinleri!..

Yorumlar

Başa Dön