Egemin , Karadenizimizin , Edirnemin , Kars'ımın şairimin vurguladığı gibi "Vurulmuşum toprağına /taşına , yerde gezen / Gökte uçan kuşuna.."
Vurulmuşum tarlasında çift süren erkeğinin ardında kucağında tohum saçan kadınına vurulmuşum.
Sürülerinin ardında elinde kavalı / sırtında çıkısı / ayağında çarırığıyla dağ , tepe dolaşan çobanına , sevdasına vurulmuşum hey...
Ağustosun sıcağında , düvenin üstünde durmaksızın dönen , mahsülünü bir an önce ambarına dökmek isteyen köylü dostlarımın sevdalısıyım . Nasıl sevmem böyle dostlarımızı ; Yaşamlarını Doğa ile paylaşan Gardaşlarımızı . Nasıl anımsamam . Hem ki o yer sofrasında sıcacık kendilerine özgü ekmekleriyle , bir arada aynı çanaktan sıcak çorbalarını yudumladığımızı nasıl anımsamam...