Ben ki tanrıçalarla yıkanırken
Akdeniz’in turkuaz sularında
Hera’yı kıskandıran tenimi
Yalnızca ay yaladı,
Bilesin Asyalı.
Ay yine erken doğdu
Nilüferli havuzda parlıyor.
Yabanıl ezgiler sararken akşamı
Lirim de, yüreğim de ağlıyor
Duydun mu Asyalı?
Yapayalnızım..
Olimpos’un tanrıları da yalancı çıktılar
Zeus bile gözlerini kaçırdı
Ah yalan ! Her şey yalan..
Törenler yapılsa da
Asil olduğunu ilan eden kanı bozuklar için
Yaşananlar hep yalan.
Bir de sen varsın Asyalı
Düşlerimde sen varsın..
Beyaz atın rüzgarları kıskandırıyor.
Kılıcın, yiğitliğin timsali.
Ben...Ya ben Asyalı?
Sarayın loş koridorlarında
Şarap kokusu muyum?
Yoksa Türkmen çadırında süt buğusu mu?
Bunu bir sen bilirsin,
Tarih bilmez,
Söyle Asyalı.
Ah Asyalı
Bir bilsen neler oluyor
Teodosius var ya
İşte o çılgın
Bir öfke ile Vesta Tapınağı'nda aldı soluğu
Ve söndürdü kutsal ateşi..
Varsın sönsün be Asyalı
Söyle, yüreğimdeki ateş ne olacak?
Anlat hadi!
Bakır Dağları’nda güneş batıyor.
Bakır kızılı ve hüzünlü.
Bulutlar beyaz derdin hep.
Öyle derdin..
Ama çare yok ki karanlıklara
Yok... Biliyorsun...
Dün akşam Olbia’dan haberciler geldi
Gemici Markus dümen kırmış
Güneşin battığı yere.
Sonra da martılar çığrışırken
Ellerinde şarap kadehleri
Yeminler etmişler intikam için.
Ah Asyalı, ben de yeminler etsem diyorum
İntikam için değil, aşk için.
Ama olmuyor..
Olamıyor.
Biliyorsun
Ben bu kentin mahzun kraliçesiyim.
Derinlerde sızılarım olsa da
Yüzümde ay parıltısı bir gülümseme,
Kadersiz halkımın gururu adına..
Çimenlerin söylediği şarkıları dinle Asyalı
Biraz soluklan.
Bırak atın da su içsin göz yaşlarımdan
Her bir çiy tanesi ruhumdan döküldüler
Gör hadi ve dokun..
Dokun yalnızlığıma..
İyi bak ve söyle
Akdeniz mi derin, gözlerim mi,
Yoksa yapayalnız gecelerim mi..
İşte böyle Asyalı..
Tarih ne yazarsa yazsın
Sakın inanma..
Bir selamını gönder
Bana yeter.
Bilmelisin ki;
Şair yüreğin her gün batımında
Beni sessizce öper...
Yasemin Can