Sevgili okur!
Sanal ortamdan araştırma yapıp derleyip seçtiğim Bekri Mustafa'ya ait fıkraların son bölümünü takdim ediyorum. Gülmeye çok ihtiyacımız var. Gülün, bol bol gülün; şen şakrak kahkahalar atın. O zaman hasta iseniz sağlığınızın düzeldiğini, karamsarsanız, mutsuzsanız iyimser ve mutlu olmaya adım attığınızı fark edeceksiniz...
**
BANA BEKRİ MUSTAFA'NIN EVİNİ SÖYLE
Bekri Mustafa, bir gece her zamankinden daha çok sarhoştur. Düşe kalka evinin yolunu tutar; sokağı bulur fakat evi bir türlü bulamaz.
O sırada sokaktan geçen birini görür ve sorar:
-Bekri Mustafa'nın evi hangisidir?
Adam bakar önce bir ve şaşırır:
-Ya Bekri Mustafa sensin zaten; yoksa benimle alay mı edersin? der.
Bekri Mustafa:
-Ben seninle alay filan etmiyorum, sana Bekri Mustafa kim diye de sormuyorum ki, evi nerede diye soruyorum. Onu söyle bana!
**
FARK NEREDE?
Bekri Mustafa'ya sormuşlar:
-"İyilikle güzellik arasında, ne fark vardır?"
Bekri cevap vermiş:
-"İyilik ispat ister, güzellik istemez... Gözle görülür..."
**
RAKI MI İKRAM EDECEKSİNİZ?
Yine içki yasağı olduğu günler. Bekri Mustafa'yı yakalayıp Kadı'nın karşısına dikmişler.
Kadı sormuş:
"İçki kullanır mısın?"
Daha tam olarak ayılmamış olan Bekri, birden heyecanlanmış:
"Ne o, yoksa ikram mı edeceksiniz?"
**
SANA ÇALACAK BİR ŞEY KALMADI
Bekri Mustafa her zaman tartıdan çalan mahalle bakkalını kara kara düşünürken görünce, sormuş:
-"Hayrola kara kara ne düşünüyorsun böyle?"
-"Hiç sorma" demiş bakkal, "Hırsızlar dün gece terazi ile dirhemlerimi çalmışlar."
Bıyık altından gülmüş Bekri:
-"Vah vah" demiş, "Demek sana çalacak bir şey kalmadı."