Çeyrek Kala

İçerdeki öğrencilere...

yazı resim

Çeyrek Kala

Herkes ölüyor...
ölüm
herkese bulaşan bir hastalık gibi
şu aralar
kimileriyse
büyüyorlar hiç durmadan
bilmekle şişiyorlar geceleri
yataklarında

Sonra
kapılarını kilitleyip
tek tek
sayıp eşyalarını
uykuya dalıyorlar...

Oysa
kapıları dahi yok
kimi çocukların
eşyaları dahi yok...
etleri bile yok sanki
zaman zaman
Sadece bir gardiyanın elidir
gördükleri
insana dair
boş karanlığında
mahpushanenin...
Sadece
demir tabakta kumanyadır
sıcacık
analarının hazırladıkları
yemekleri hatırlatan...

Dört ömrün ortasında
bir tutam duvardır
mahpusluk
yaşamayı unuttukça çoğalan
seni saran
üflesen
yıkılacağına inanmadıkça
seni boğan
Oysa sen
aslında bir rüzgarsın
gerekince hoyrat
üflemiyorsan
mütevaziliğinden...

Unutma
bir elma olmadan dahi
öğrendik
içimizdeki kurtlara sabrı
ve sararmayı
ve ölmeyi ağaç altlarında
yapayalnız
ama inandık
devrimden kaçan çapulcuları göreceğimiz
o güne
ben
sen
hepimiz
kuru bir öksürük öncesi gibi tıkanıyorsak bazen
yanlış bilmesin itler
son kavgaya çağrı için yutkunmamızdandır

Babalar öldü
komşu ayıplamalarında
babalar
bir kez daha soldu;
ellerine tutuşturulunca
çocuklarının
hayat karneleri...
Babalar
seni başkalarının lafı için öldürebilir
analarsa
başkalarını...

Ve
duvar...
Oysa o duvar ki
ardı var...
bil ki
hala yeşil
ilkbaharda tarlalar
ve hala
ısırır bizi
serin bir yel gibi
aşklar...
aşklarımız...

Buradayız
tam iki adım
dışarıda
bahar gelince
ilmek ilmek
göreceksin
hüznünden kalanı
ihtişamlı bir babanın
ilk çocuğunu kucağına alışı gibi
gözlerin kuruyacak
parlak bahar ışığının altında

kır hüznü
saçlarına yapışacak
ılık ılık
sonra uçup gidecek
ve
kapılar bir daha kapanmamacasına
ardına kadar açık kalacak
sen yüreğinin ateşi ile
aynı meydana yürüyeceksin yeniden
heryer
kızıl
alabildiğine!

Kapı kapandı
ve
çöktü
gece hücreye
saat daha
öğlen İKİ...
sen duymasan da
kuşlar
baygın bir cıvıltıyla uçuşuyorlar
şehrin üzerinde...

Son kez
parladı gardiyanın yüzüğü...
sen
ilk aşkında kayboldun kendinin...
ve
bir çocuğun
memeye kavuştuğu an kadar
titreten bir heyecanla
getirdin gözünün önüne
tutuşan sokaklarını
memleketin

Yoldaş!
yoldaşım
haydi çık o karanlıklardan
ve sana hep en yakışmış olanı yap
parlat gözlerini

-L-
(15.05.2012-Barselona)

İçerdeki öğrencilere...

Başa Dön