]
Şırıl şırıl suların bir gün denize döküldüğünü,
Eninde sonunda, yavru bir kaplumbağanın öldüğünü,
Yumuşacık tahayyüllerin gerçeğe dönüştüğünü,
Ah bir bilebilseydin, ne olurdu!
Bir denizkestanesinin alt tarafına,
Dalgalanan bir denizanasının kollarına,
Bir kaktüsün dikenli yapraklarına,
Ah bir dokunabilseydin, ne olurdu!
Maviyi, moru ve kırmızıyı,
Yeşili, sarıyı ve kahverengiyi,
Ve elbette beyaz ile siyahı,
Ah bir görebilseydin, ne olurdu!
Martının, o insanı dinlendiren çığlığını,
Şahinin tüyleri ürperten haykırışını,
Bir cırcırböceğinin insanı delirten cırlamasını,
Ah bir duyabilseydin, ne olurdu!
Yağmurdan sonraki toprağın buğusunu,
Pişmiş etin, kanın ve terin kokusunu,
Yaseminin, cennetten gelen, o esrikleştiren kokusunu,
Ah bir koklayabilseydin, ne olurdu!