Sayın Bakan Ziya Selçuk (t)ebadan canlı derslerin okullardan yapılmasını istemiş olduğunu öğrendim biraz önce.
Harika bir insan Sayın Bakan. Eminim anasınıflarında derse girse, Melek Dede diye çocuklar paçalarına sarılır, bırakmazlardı. Sayın Bakan da branşının hakkını vererek, çok güzel masal ve hikâyeler anlatırdı.
Bakıyorum da vallahi pes dedirtecek kararlar alıyor Sayın Bakan: Boş okula zil çaldırıyor, boş okulda boş sınıfa ders anlattırıyor ve bütün bu boş ve çocuksu amaçlar için yığınla belge düzenleyip / düzenletip kâğıt israfı yapıyor / yaptırıyor. Bütün bu kararların bir faydası var mı? Evet, var; bir kere kapanan kâğıt fabrikalarından dolayı kâğıt ithali yapan firmalar para kazanıyor. Öğretmen okula giderken kendi arabasını kullanıyorsa yakıt istasyonları, toplu taşım araçlarıyla gidiyorsa toplu taşım aracı sahipleri para kazanıyor. Hem öğretmeni de yatırmamış oluyorlar doğal olarak. Bakın özel okullar nasıl azim ve gayretle çalışıyor. Onların canı can değil mi?
Öğretmen nerede gerek? Öğretmen okulda gerek. Evde ders mi anlatılır? Öğretmen evden ders anlatırsa, öğrenci anlamaz. Öğretmen de okulda olduğunu sanmaz ve derse adapte olamaz, değil mi?
Sayın Bakan, kamu kurumlarının hangilerinde çalışanları memnun etmek için böyle bir karar aldı, bilinmez, ama bilinen bir şey var ki, proje ve çözüm üreten yalakalarla çalıştığı sürece bu berbat tiyatrolar da sürüp gidecek gibi görünüyor. Zaten kişisel gelişim de bir tür tiyatro değil mi?
Acaba bu kararları Eğitim Bir-Sen yönetici ve üyeleri kaç gün, aç hafta, kaç ay alkışlayacaklar? Cidden merak ediyorum.
Kaç öğrenci okuldan anlatılan ve evden anlatılan dersteki samimiyet ölçüsünü değerlendirip eleştiriyor. Bu kararın bir tek nedeni olabilir, o da liyakatsiz, ama mülakatla alınan öğretmenlerin don gömlek veli toplantıları düzenlemesi ki, bu öğretmenler de aktif derse giren öğretmen değiller zaten. Bir tür kişisel gelişimciler...
Ben hâlâ yapılan bu akıl ve mantık dışı uygulamalarla nereye varılıp, nasıl bir nesil yetiştirilmek istenildiğini anlamadım. Anlayan beri gelsin.
Ey Türk Milleti sürç-i lisan eyledikse affola...
20 Eylül 20
Gölcük