güneş ufuktaki sıradağları aşarken
beyaz martılar son dalışlarını yaparken
karanlık ve yalnız dünyamın doğuşuyla beraber
bir yaz yağmuru yağsa üzerime gökten
ve ben bir ah çeksem ta derinden
arkasından iki damla yaş düşse gözlerimden
kendimi sorguya çeksem kopan benliğimden
o tatlı hatıranın izini aksettiren her şeyi
ama her şeyi yakıp eritsem
tüm acılarımı yağan yaz yağmurunun
son çiseleriyle
ve gözlerimden akan
hasret nağmelerinin son damlalarıyla
yaktığım son sigaramın sönen izmaritiyle
gömsem taa derinlere ve unutsam benliğimi
nereden gelip kim olduğumu
yalnızlığın acı karanlığında kaybolan
benimle aynı duyguları paylaşan
üç arkadaş bulsam kendime
ve vasiyetimi versem onlara
dışarıda yaz yağmuru olanca şiddetiyle
çiselerken ben pençeleşsem ölümle
sahilde bıraktığım tek hatıra bir mendil
neler çektiğimi ve geç kalmış bir pişmanlığı
tüm ayrıntılarıyla anlatırdı sana
ve belki vicdanın da sızlayarak
biraz da olsa hak verirdin bana
belki hiç önemsemeyeceksin
ama belki de iki damla yaş
düşecek gözlerinden önüne
işte o zaman sevgilim ben
mahşerde seni bekliyor olacağım
taaki sen gelene dek...