"Hayat, bir kitabın ön sözü gibidir; en ilginç yerleri henüz yazılmamıştır." - Terry Pratchett"

Kuran'ın sırrı, Atatürk'ün gizemi olan 19 sayısı

Kuran, Atatürk, 19

yazı resim

Kimi İslam bilginleri -adına 19’culuk diyebileceğimiz- bir görüş ortaya atmışlardır. Bunlara göre 19 sayısı Kuran’ın sırlarından olup; teoloji/ilahiyat açısından bir mucizeye yani kutlu bilgiye, kutsallığa işaret etmektedir. Akımın öncüsü, Müddessir (örtünme/bürünme) suresinin 30. ayetinden yola çıkarak kuramını (teori) geliştiren Mısırlı biyokimyacı ve Kuran araştırmacısı Reşad Halife’dir. 19 Kasım 1935’te Mısır’da doğmuştur. 1968-1974 yılları arasında Kuran üzerine araştırmalar yapmış ve 29 surenin başındaki harflerin metin içerisinde 19’un katları şeklinde yerleştirildiğini bulmuştur. İlerleyen yıllarda -uydurma- hadislerin İslam’ı bozduğunu söylemiş, Kuran yeterince araştırılırsa, kitaplı (semavî) dinlerin bir noktada buluşabileceği tezini ileri sürmüştür. ABD/Arizona’da 31 Ocak 1990’ın sabah saatlerinde kuşluk namazı kılmak için girdiği bir mescitte bıçaklı saldırı (suikast) sonucu ölmüştür. Türk bilgin (âlim) Haluk Nurbaki’nin de Kuran’daki bazı bilgiler ile kimi doğa olaylarının ve bunlarla ilgili bilimsel bulguların örtüştüğünü ileri süren tezleri, çalışmaları vardır.

Müdessir suresinin 30. ayeti ”Üzerinde 19 vardır.” der. Burada “göz/nazar var” benzeri bir anlatım söz konusudur. Yani musallat etme/edilme durumu anlatılmaktadır. Bu ayet dikkate alınarak Kuran-ı Kerim sondan başa doğru sayılırsa 19. sırada Alak (kan pıhtısı/zigot) suresinin olduğu görülür. Tanrı’nın elçisine (rasulullah) gelen ilk Kuran ayetleri Alak suresinin ilk 5 ayetidir. İlk 5 ayet 19 sözcükten ve 19’un 4 katı yani 76 harften oluşmaktadır. Alak suresinin tamamı ise 19 ayetten yani cümleden oluşmuştur.

Kuran’ın indirildiği geceyi anlatan Kadir (güç/değer) suresi 114 harften oluşur. 114 sayısı, 19’un 6 katıdır. Kuran’daki sureler toplamda 114 tanedir. Böylelikle Kuran’ın yani Tanrı’nın gönderdiği son dinin 114 sure ile tamamlanacağı önceden bildirilmiştir.

Tanrı ile elçisi (rasul) arasındaki son iletişim (vahiy) Kuran’da 110. sırada bulunan Nasr (yardımcı) suresidir. Bu sure 19 sözcükten ve yine ilk ayeti 19 harften oluşmaktadır. Emevîler Kuran’ı kitap halinde çoğaltırken surelerin iniş sırasını niye bozup değiştirdilerse artık? Günümüzdeki Kuran-ı Kerimler aslına uygun olarak “Oku!” buyruğu ile başlasa daha anlamlı, daha güzel, daha yararlı olmaz mıydı?

İslam’da 19 sayısıyla ilgili başka ilginç bilgiler de vardır. Allah sözcüğü Kuran’da 2698 kez geçmektedir ve bu 19’un 142 katıdır. Rahman (esirgeyen) sözcüğü 19’un 3 katı yani 57 kez ve yine rahim (bağışlayan) sözcüğü 19’un 6 katı yani 114 kez geçmektedir. Türkçesi “esirgeyen ve bağışlayan Tanrı’nın adıyla” demek olan Arapça ”bismillahirrahmanirrahim” cümlesinde yani Besmele’de de yine 19 harf bulunur. Hicretin 9. yılında inmeye başlayan 9. surede yani Tevbe (dönmek, pişmanlık, tövbe) suresinde besmele yoktur. Bu besmele 19 sure sonra yani Neml (karınca) suresinde ortaya çıkar. Kaf (yeşil dağ) suresindeki kaf sayısı 19’un katları oranında yer alır. Yusuf (artırmak) suresinde 19 kişi ve/veya kişinin 19 özelliği anlatımı bir başka vurgudur. Kişinin 19 özelliğine karşı, bunların ıslahı için cehennemde 19 melekten söz edilmesi bir başka çarpıcı vurgu.. Kabe’nin iç bölümünde 19 giriş kapısının olması, Sekine (güven, sakinlik, vakar) duasının 19 ayetten oluşması ve bu ayetlerin 19 harf olup, 19 kez okunması gibi vurgular da cabası..

19 sayısı bir gizem olarak Atatürk’ün hayatında da oldukça belirleyici olmuştur. 19’un 99 katı olan 1881 Atatürk’ün doğum yılıdır. İngiltere’nin -kutlama mesajı için- Atatürk’ün doğum gününü istemesi üzerine hükümet yetkilileri doğum gününü -Atatürk’ün bilgisi dahilinde- 19 Mayıs olarak bildirmiştir.

Atatürk 19. yüzyılın bitmesine bir başka deyişle 20. yüzyılın başlamasına 19 yıl kala doğmuştur. Ömrünün üçte biri olan 19 yılı 19. yüzyılda, üçte ikisi yani 19’un 2 katı olan 38 yılı ise 20. yüzyılda geçmiştir.

Atatürk ilk kez 19 yaşında İstanbul’a gelerek, 1900 yılında Harp Akademisi’ndeki kurmay subaylık eğitimine başlamıştır. Atatürk’ün akademideki sicil numarası 317-8 olup, rakamlarının toplamı 19 etmektedir.

Düşüncelerinden ötürü Abdülhamit’in hafiyeleri tarafından jurnallenen yani ihbar edilen ve saray tarafından “sakıncalı” bulunarak 19 Aralık 1904 tarihinde Yıldız Sarayına çağrılan Atatürk burada bir süre gözaltında tutulup, sorgulanmıştır.

Atatürk’ün ilk görev yeri 19’uncu Kolordu Komutanlığı’dır.

Atatürk, 19 Mayıs 1915′te albaylık rütbesine terfi etmiştir. Yine Çanakkale’de 19 Mayıs 1915′e kadar oyalama/ön alma savaşı ile düşmanı sahilde tutarak geriden gelmekte olan birliklere zaman ve mevzi kazandırmıştır. “Ben size taarruz edin demiyorum, ölmeyi emrediyorum. Biz ölünceye kadar gececek zaman diliminde yerimize başka kuvvetler gelebilir.” diyerek tabancasını çekip askerin önünde mevzi aldığı bu olay savaşın gidişatını/seyrini değiştiren kırılma noktalarından biridir. Tıpkı Nusrat gemisinin -düşmandan gelip düşmana giden- hikmetli mayınları, Anadolu’nun köyünden kasabasından gelerek İngiltere’nin en seçkin birliği olan Muhafız Alayını duman eden Türk çocukları, Balıkesir/Havranlı Seyit Onbaşı’nın doğaüstü çabası, Liman Paşa tarafından akşam yemeğinde Atatürk’e hediye edilip de ertesi günü Atatürk’ü hayata bağlayan uğurlu saat ve daha nice destansı yaşanmışlıklarla birlikte..

Filistin-Sina Cephesi’nde İngiliz-Arap kuvvetleri karşısında tutunamayarak bozgun tehlikesi ile karşı karşıya kalan 7. Ordu’ya bizzat Sultan Vahdettin’in emriyle atanan Atatürk, üstün ateş gücüne güvenen düşmanın 19 Eylül sabahı giriştiği imha harekâtını önceden sezerek ve -Falkenhayn’a rağmen- inisiyatif alarak birliklerini açık alandan birkaç mil geriye güvenli mevzilere çekip siper savunması yapmak suretiyle askerlerinin ağır kayıp (zayiat) vermesini önlemiştir. Ama sağ ve sol kanattaki diğer birlikler -başta Falkenhayn olmak üzere- bazı komutanların öngörüsüzlüğü yüzünden büyük kayıplar vermişlerdir. Örneğin Çanakkale’de destan yazan 57. Alay’ın askerlerinin neredeyse tamamı Filistin’de şehit düşmüştür. Verilen hatalı kararlar ve büyük can kayıpları yüzünden 7. Ordu Komutanı ve aynı zamanda Almanya’nın eski genelkurmay başkanı olan Mareşal Falkenhayn’la ters düşen Atatürk durumu İstanbul’a rapor ederek ya Falkenhayn’ın görevden alınıp yerine Türk komutan atanmasını ya da kendi istifasını istemiş ve istifası işleme alınarak 2 Ekim 1917’de İstanbul’a çağrılmıştır.

Erzurum Kongresi’nde alınan vatanın bütünlüğü ve bağımsızlığıyla ilgili kararlar 19 Eylül 1919’da Sivas Kongresi’nde aynen kabul edilmiştir. Kuva-yı Millîye’nin önemli kilometre taşlarından biri olan Balıkesir Kongresi 19 Kasım 1919’da Millî Mücadele kararı almıştır. 19’un 101 katı 1919 eder. Atatürk, içinde üç tane 19 bulunan 19 Mayıs 1919 tarihinde Samsun’a ayak bastığında Bandırma vapurunun 19 yolcusu vardır. Samsun’a çıktığında yaşı 19’un 2 katı yani 38’dir. Yeri gelmişken Trabzon’a çıkanlardan biri de Kazım Karabekir Paşa’dır. Paşa, 19 Nisan 1919’da Gülcemal vapuru ile Trabzon’a çıkmış ve İzmir’in işgaliyle ilgili ilk protesto mitingini burada düzenlettikten sonra görev yeri olan Erzurum’a geçmiştir.

Atatürk’ün, Ankara’da bir ulusal (millî) meclis toplanması ve Türk halkının, yetkilerini bu meclise devretmesi kararını 19 Mart 1920’de verdiği söylenmektedir.

Türk tarihinin en büyük dönüm noktalarından biri olan ve Polatlı’ya bağlı Sakarya Köyü yakınlarındaki 22 gün süren meydan savaşından sonra 19 Eylül 1921 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi tarafından Mustafa Kemal Paşa’ya Müşir (Mareşal) rütbesi ve ”Gâzi” unvanı verilmiştir.

Atatürk; doğunca Mustafa, askerî okulda Kemal, cumhurbaşkanı olunca Atatürk olmuştur. Bu durum “üç vakte kadar” sözünü/deyimini anımsatmaktadır. Soyadı Kanunu’yla birlikte adı Mustafa Kemal Atatürk olunca, adındaki harflerin sayısı 19’a çıkmıştır. Bugünlerde daha bir anlam kazanan iki özdeyişinde; Türk milletine özgüven aşılamak için söylediği “Ne mutlu Türk’üm diyene!” ile ve yine Türk milletinin geleceğini düşünerek söylediği ”İstikbal göklerdedir.” sözlerinde 19’ar harf bulunmaktadır. Yine Büyük Nutuk’un son sayfasında yer alan Türk Gençliğine Hitabe toplam 19 cümleden oluşmaktadır.

19’un 102 katı 1938 olup, bu sayı Atatürk’ün ölüm yılıdır. 102 ile 99’un farkı 3’tür ve “üç vakte kadar” sözü burada da karşımıza çıkmaktadır. 19’un 3 katı olan 57 -üç vakte kadar yaşamış olan- Atatürk’ün ölüm yaşıdır. Bu 57 yılı da kabaca bir hesapla 19 yıl öğrenci, 19 yıl asker, 19 yıl yönetici olarak geçirmiştir. Ölümü üzerine İsmet Inönü’nün yayımladığı başsağlığı (taziye) mesajı 19 cümleden oluşmaktadır. Yine Atatürk’ün cenazesi 19 Kasım 1938’de Yavuz zırhlısına konularak, İzmit’e götürülmüş, buradan da trenle Ankara’ya uğurlanmıştır.

Söz konusu Atatürk olunca üç maymunu oynayanlar hatta onun aziz hatırasına saygısızlık edip, çemkirenler için bilgilerin üzerinden hem de üzerlerine basa basa bir kez daha geçelim. 21. yüzyılın en büyük askerî ve sivil dehalarından biri ve hatta birincisi olan Atatürk 19. yüzyılın bitip 20. yüzyılın başlamasına 19 yıl kala Selanik’te doğmuştur. 19 yıl sonra İstanbul’a gelmiştir. 19 yıl sonra, 19 Mayıs 1919’da içinde 19 yolcu bulunan Bandırma Vapuru ile Samsun’a çıkmıştır. Çanakkale Cephesi’nde atandığı 57. Alay’la destan yazmakla kalmayıp, tüm dünyaya adını duyuran “Anafartalar Kahramanı” Atatürk 57 yaşında sonsuzluğa yürümüştür.

19 sayısı ile ilgili son bir örnek.. Göktürklerin hakan/kağan ailesi olan Aşınalardan bir tiginin (tegin/tekin) 40 yiğidi ile Çin hükümdarının -ordugâh içinde bulunan- sarayını bastığını bilmeyen yoktur. Tarihte yaşanan bu olay Türk edebiyatının iki büyük ustasından Sabahattin Ali’nin “Esirler” adlı piyesi ve Hüseyin Nihal Atsız’ın “Bozkurtların Ölümü” romanında geçen Kürşad karakteri sayesinde milletimizin belleğine kazınmıştır. Peki, bu olay ne zaman yaşanmıştır? 19 Mayıs 639 tarihinde!.

Büyük dava adamı Ebulfez Elçibey’in yürek burkan siteminden hareketle; Tanrı’nın verdiği iki ele, iki göze rağmen iki kitap okumayan kişilere daha ne diyelim ki? Ey -adında 19 harf bulunan- büyük önder Atatürk! Ruhun şad, ruhun Bilge Kağan’a yoldaş olsun.

Aziz Dolu Atabey Serik-20.08.2025

Yorumlar

Başa Dön