Rakımlar Güzelim...

on iki eylül ün dağlara savurduğu ağızsız, dilsiz bir aşkın yirmi yıl sonra bir dağ etkinliğinde filiz vermesi. / darbeye ve yıllara yenik düşen bir aşın öyküsü.....

yazı resim

RAKIMLAR GÜZELİM
Sen karşıma çıktığında, bir Temmuz gecesiydi.
Yıldızların dans ettiği, bir Toros zirvesiydi.
Sanki aynı zaman tunelinden geçip de gelmiştik
Gözlerimdeki çizgiler ayak izlerindi.

Toroslar ve sen.
Kaç yıllık özlemimdi
bir bile bilsen
Gördüklerim, düş değil,
bir gençlik ahımdı.
Buzlarımın çözüldüğü,
gözlerimin yeşerdiği
Toroslar , Hira Dağı’mdı

Sen indin yüreğime
türkülerle,
şiirlerle
ayet, ayet.
Bir yirmi yıl daha sürer,
bitmezdi bu hasret
O temmuz gecesi
yıldızları toplayıp
sen yüreğime inmeseydin şayet.

Ağlara düşmüş balıklar gibi naçar,
kurşun yemiş ceylanlar gibi kaçardım.
Yollarım yolsuzdu
varamazdım ben
Dillerim dilsizdi,
soramazdım ben
Kollarım kolsuzdu,
saramazdım ben
Ekebilseydim yüreğini
kardelenler boy atardı
Martılar karışırdı,
turna sürülerine
ellerin, ellerime değebilseydi.

Büyüdün sonra gözlerimde.
yellere savurduğum
duygularım gibi büyüdün.
Göz bebeklerim,
çocuklarım gibi büyüdün.
Dağlara sevdalı,
sol yanım gibi büyüdün.

Büyüdün sonra gözlerimde,
gençliğimi ektiğim,
ve de tükettiğim,
virane varoşlar gibi büyüdün.
Büyüdün gözlerimde,
düşlerime sığmayan,
Toroslar gibi büyüdün.

Seninle kök saldım
en çorak dağlara.
Gamzelerinde içtim sularımı
kana , kana.

Rüzgarlarla sevişen saçlarını,
kara bulutlara gölge ederdim.
İzlerin kutsaldı,
yorgun ayaklarımı ellerime alıp,
kanatlanan yüreğimle,
yüreğine giderdim.

Sis basardı tepeleri kimi gün,
göz gözü görmezken
kapalı gözlerimle seni görürdüm.
Sen, sekerken kayalarda
meri keklikler gibi,
bir gönül avcısıydım
amaçsız, silahsız
ardından yürürdüm.

Kaybolmayı özledim hep.
Fırlatıp kimliğimi bu kentin çöplüğüne
yüreğine gizlenip kaybolmayı özledim.
Dört duvarı, temelden yıkıp
dört kitabın, dördünü de yakıp
dört iklimi, saçlarına takıp
yüreğine gizlenip kaybolmayı özledim.

Kaybolmayı özledim hep
yaralı bir turna gibi göçüp gitmeyi
yaralı bir turna gibi her şeyi terk etmeyi.
Kaf Dağları’nı özledim,
gece masallarını.
Duygularım yalansa
yalanları özledim.
Kendimi özledim,
kendimi aradım insansız kentlerde
dillerim laldı
gürültülerin sessizliğinde.
Dağlara vurdum izlerimi
izlerine karışmıştı.
dağlarımı özledim.

Sonra da seni buldum
bir temmuz gecesinde.
Yıldızların dans ettiği
bir Toros zirvesinde.
Sonra da seni buldum
yönlerin tükendiği,
ağıtların dindiği,
halayların saçlarına indiği,
bir Temmuz gecesinde.

Biliyorum,
“ne yaşadık ki seninle,
ne çok abartmışsın,
Bu platonik bir aşka benziyor
çok şeyler katmışsın ” diyeceksin.

Oysa, dedim ya güzelim,
aynı zaman tünelinden geçip de gelmiştik
gözlerimde ki çizgiler ayak izlerindi.
Cemre yeni düşerken buzul yüreğime,
sevdalarımı yükleyip turna kanatlarına
ben seni bir eylül fırtınasında yitirmiştim.

Bir eylül fırtınasıydı,
gençlik yıllarımızı kasıp kavuran.
Bir eylül fırtınasıydı,
dağ gibi umutlarımızı dağlara savuran.

Eylüller sancılı,
eylüller gebe,
eylüller, kan kokan kızıl bir şafaktı
Gözlerin gizlenirken göz bebeklerimde
ellerin yıldızlar kadar uzaktı.

Sonrası sürgündü,
sonrası vurgundu,
sonrası sönmüş volkanlar gibi durgundu.
Sonrasını demeye ne gerek vardı
her şey aşikardı.
Eylüllerden , Toroslara uzanan
bitmeyen bir ah-u zardı.
Sonrası yaşanmamış kopuk bir zamandı.
berisi neresiydi
ötesi neydi
İzlerimiz gölgeli,
sözlerimiz virandı.

O günden beridir güzelim,
o günden beri.
Bir avucumda kavgam,
bir avucumda sevdam,
ve yüreğimde yaram,
hep seni aradım
bir dağdan, bir dağa.

Oy benim rakımlar güzelim oy
darbeler vurgunum,
varoşlar sürgünüm,
kavgalar yorgunum.
Kaçamak düşlerimin firari perisi,
kopuk yüreğimin öte yarısı
Biliyor musun
bir dağlara sevdalandım,
bir de sana.
Bir de ikiniz gelince yan yana
yaşamaya sevdalandım
ölesiye.

Ey benim dört mevsimim ey
zemheri yüzlüm
ağustos gözlüm
karakış izlim
Biliyor musun
gözlerine gizleyip zamanı
Dokuz ayı devirdim
Toroslardan bu yana
Bir de şiir doğurdum sana ,
her mısrası, bin desen.
Görsen inanamazsın,
tıpkı sen.

Bir şiirime babalık yaptın
dağlarımın anası,
yüreğimin yarası

Bir şiirime babalık yaptın
zina suçlum,
gönül borçlum,
toprak avuçlum.

Al kucağına, al
dizelerim üşüyor,
okşa,
sev biraz.

Oyy benim rakımlar güzelim oy
Darbeler kaçkını
firari ceylanım.
Beynimi çökerten
Toroslar heyelanım.
Dilimde türkümsün
sazımda süssün
Düşlerimde yedi renk,
soframda aşsın.
Fırlat yüreğini,
dağlara fırlat
yüreğime düşsün.

Ey benim rakımlar güzelim ey
Eylüller ezelim,
fırtınalar gazelim eyyy
Biliyor musun
seninle güzelleşiyor
seninle olan her şey...
Mart 2001

Başa Dön