günaydın
kızılcık şerbeti içmiş komşularım
keşişlemeden yalıyor kenti rüzgâr
mahşer mavi gök deniz
kanamalı sintine suyu sokaklar
sahile yürüyorum
toplayıp kaldırmış ağları
sülyen çekiyor sandala
tahtaya yüzme öğretmek işi
birazdan karıcalanır kanı
sarılır rakıya çardağında
metin ol diyor kendi kendine
balıkçı mustafa
kıpırdadı börtü böcek
kulaç kulaç yaklaşıyor göl mevsimi
itten hemen sonra
aynı ağaca işiyor bir tinerci
yersizlik mi densizlik mi bilinmez
heykelin tepesinde sevişiyor
iki güvercin
sıkı bir gün başlıyor
ve her günün başlangıçı
pimi çekilmiş intihar
alacakla borc takasında
ölü bir serçe yaşam
çayım geliyor...