'''Bu maskenin altında etten fazlası var. Bu maskenin altında bir fikir var, ve fikirler kurşun geçirmezdir!'' V
Ermeni soykırımı yoktur. Lakin ''vardır'' diyen de olacaktır. ''Vardır'' dediği için kimseyi zank diye vatan haini ilan edemezsin. Ondan da öte, öldüremezsin.
İnsanlar farklı düşünür, farklı görür. Herkes aynı düşünse, aynı şekilde görse, aynı şeye inansa sen'in ne anlamın kalır ki? Sen, 'o' ya da 'ben' değilsin. Sen, sen'sin. Ben, ben'im. Ben ve sen, biz'iz. Biz Mila Kunis'in gözleri gibiyiz: İkimiz de 'göz'üz, renklerimiz farklı. Birimiz olmadan, diğeri yalnız ve anlamsız kalır.
Biz, 'ben ve ben' olmadığımız için aynı düşünmek zorunda değiliz. Biz, 'sen ve ben'iz. Sen, ben olmadığına göre senden benle aynı düşünceleri paylaşmanı bekleyemem.
Sana sıkılan kurşun, biz'e sıkılan kurşundur.
Uğur Mumcu'nun arabasına konulan bombayla, Hrant Dink'in ensesine adice saplanan o kurşun arasında fark yoktur. İkisi de bir düşünceye, inanca kastetmiştir. İnanç ve düşünceye kastedenler, insanlığa kastedenlerdir.
Hrant Dink adice öldürülmüştür. Ermeni Soykırımı'nı savunur.
Uğur Mumcu adice öldürülmüştür. Atatürkçüdür.
Yaşasalardı ve Ahmet Taner Kışlalı bugün öldürülmüş olsaydı, ikisi kol kola girip Kışlalı'nın katillerine karşı yürürlerdi. İkisi de farklı düşüncelerde. İkisi de insan. İkisi de 'biz'. 'Biz'e sıkılan kurşunu, yani insanlığa sıkılan kurşunu nasıl olur da ''vatanseverlik'' adı altında meşrulaştırmaya çalışabilirsiniz? İnsansız vatanın anlamı yoktur; İki karşıt düşüncenin beraber yaşayamadığı bir demokrasinin anlamı olmadığı gibi...
Hrant Dink, Uğur Mumcu, Ahmet Taner Kışlalı, Turan Dursun, Bahriye Üçok, Sivas'ta yakılan onlarca can ve daha niceleri. Hepsi aynı düşünmüyordu ancak sonlarını getiren piç kurusunun adı aynı: faşizm.
Faşizme sesleniyorum: Fikirler kurşun geçirmez, patlamaz, yanmaz!
Biz kazanacağız. Biz insanız...
16 Ocak 2010