Seyret şu yanan kubbeyi hayran kalacaksın
Bir dağ gibi yükselmede heybetli ve mağrur
Bir başka semadan yağıyor sanki şu yağmur
Sus...Ruhuma bin dalgalı tekbir sesi aksın
Bak hangi velî hangi yiğit eller özenmiş
Bir kubbe ki tunç miğfere tunç tolgaya benzer
Bir gizli cihandır görünen perdesi mermer
Baştan başa gök rengi çiçeklerle bezenmiş
Vur fırçanı ressam içe mâvî dışa mâvî
Bir başka güzel renk bu zarif kubbeye sinmez
Gerçek şu ki kaç yüz senedir toğrağa inmez
Kaç yüz senedir durmada hep böyle semâvî
Bilmem ki kimin aşkı kimin şevki kimin zevki
Yapmış bu güzel mâbedi...Kaç yüz sene sonra
Bir devrin asil çehresi aksetmede halâ
Seyretmesi âhh...Öyle güzel öyle güzel ki
Gördünmü cihanın ne yaman sırları varmış
Tek,benzeri yoktur ne uzaktan ne yakından
Nerden dönerek yel gibi atlarla akından
Ecdadımız Allah'a ne mabedler adarmış
Ruhum yine Türk sanatının zevkine battı
Tanrım...Şu güzellik bize ait...Bize lâyık,
Ey nazlı haber kuşları siz söyleyin artık
Kim yonttu bu mermerleri kim çizdi bu hattı
Yer yok ölecek hislere kalbimde şu anda
Dev kubbeli hülyâ ebedî tahtını kurdu
Tâ haşre kadar sürsen ey ömrüm ne olurdu
Bir başka vakur manzara yoktur bu cihanda
Sesler geliyor her biri yalvarmada birden
Allah adı zikretmede kaç gizli ilahî
"Ah...Her suyu içmezdi nasip kıl ki İlahî
İçsin yine atlar Tuna'dan Dicle ve Nil'den"
Şair...Bu ne sevda...Bu ne arzu...Bu ne hasret
Bir böyle derin duyguya olmaz ki nihayet
Sanmam doyasın hazzına tatmak ta devam et
Haşmet dolu bir devri hatıırlatma da mâbet
] ]