Artık Şiirler Yazmakla Kalmayacağım
Artık Şiirler Yazmakla Kalmayacağım / Hala sana vurulmuşluğumun önüne geçemedim, /
"Kelimelerin gücüyle dünyaları değiştirin."
"Kelimelerin gücüyle dünyaları değiştirin."
Artık Şiirler Yazmakla Kalmayacağım / Hala sana vurulmuşluğumun önüne geçemedim, /
Evet, bu öyle bir tartışmaydı ki site de, tartışanlar neredeyse birbirlerine gireceklerdi, büyük kavga son an da önlendi. Neydi mesele? Bir daha hatırlayalım.
Asansör kullanma taraftarları ile merdiven kullanmadan yana olanlar bu sitede her gün didişiyorlar, ağız dalaşına giriyorlar...
Bunun için keskin bir burun kılı makası lazım. Uzadıkça gerçekten çok kötü bir görüntü oluşturuyor burnumuzun kılları. Burada Tarkan'ın ''Kıl Oldum Abi'' diye de bir şarkısının olduğunu fakat bu şarkının burun kılları ile de bir ilgisi olmadığını belirtelim... Kime kıl olduysa artık Tarkan birader, onu da bilemiyoruz, bilmekte
Allah'ım güzel bir rüya göster / Bırak aşkı meşki hurileri /
İlla sanatçı mı, sinemacı mı olmak lazım, Kırmızı Halı da yürümek için? Sıradan bir vatandaş olarak ben ya da bir başkası Kırmızı Halı da yürüyemez miyiz? Ya da sadece yürünür mü Kırmızı Halıda? Koşarak geçse birileri Kırmızı Halının üstünden, Kırmızı Halı da o koşarak geçene darılır mı? Bir
Siyasetçiler derin derin ve de sıcak havalarda serin serin düşünüyor bu Z kuşağındakileri kafalayıp, avucuna almanın yollarını. Yalnız benim onlara tavsiyem, öyle kolay değil, bu Z kuşağındakileri kafalamak bunu akıllarından çıkartmasınlar... Bir tıkla dünyanın her tarafındaki bilgilere ulaşıyorlar. Bilgisayar ve akıllı telefon kullanmak onlar için çocuk oyuncağı... Öyle
Mesaj doğru da ''Ahmetçiğim beni mutlaka izle ve izlet, izletirsen sevinirim'' kısmı palavra tabi ki... Pöh ki pöh! Ben de bir havalardayım hani... Ben kimim ki? Ona oy bile vermemişim... Ama olsun yahu kadın beni dikkate almış mesaj atmış ya... Aslansın, kaplansın, bitanesin sen ablam, hem de dişi
Neredeyse bir hafta var Ramazan Bayramına, çocuk olduğumuzdan ve de okula gittiğimizden biz ancak cumartesi ve pazar günleri tekne orucu tutuyoruz. Yani Hoca öğle namazında Allahu Ekber dedi mi biz homini gırtlak sofrada ne varsa götürüyoruz...
Ağlama gözlerimin, ışığına bakarak / Ağlama yüreğimi, daha fazla yakarak... /
Affedilmek / Ne kuru bir ekmek, ne sıcak bir yemek, /
Ne zaman / köşe başında ağlayan bir çocuk görsem /
Bazen kalemde yorulur, yürekte... Kendini tekrar eder durur insan zaman zaman yazılarında. El etek çekmek, dinlendirmek lazımdır kalemi yüreği ve beyni... Hayat sadece okumak ve yazmaktan ibaret değil. Sevdiklerimize de zaman ayırmalı ki aslında yazıların bir çoğunu da besleyen, insan ilişkileridir...
Bir de vatanı satışa getiren vatan hainleri var haliyle... Onbeş temmuz da olduğu gibi, daha öncesinde ki bir çok savaşta ve ekonomik, sosyal olayda olduğu gibi... Para mı, en çok vatan satmayı gerektiren davranış? Eğer ki vicdanlar satılık ise, içimizde ki bazı hainleri, yeşil dolarların ya da başka
Acı ve hüzün doludur kimi zaman hayatınız ya da dostlarınızın, arkadaşlarınızın hayatı. Başınızdan kaynar sular dökülür, kimi olaylar karşısında. Oysa ki umutsuzluk inanan insanlara yakışmayan bir davranıştır... Umut Rabımızdandır öyle der biz insanlara Kuran da Rahman ve Rahim olan Allah Allahın rahmetinden ümidinizi kesmeyin.
Zor yakalarım şiiri / ama yakaladım mı da bırakmam /
Kız arkadaşım ile gidiyoruz geçenlerde döndü bana ''İsmail cep telefonu ile fotoğrafımızı çekte eve gidince faceye atalım.'' dedi. Desin ben de hemen yerine getirdim onun isteğini. Eve gidince hemen atmış faceye sonuç ne? Biz laykları beklerken abisi de görmemiş mi face de fotoğraflarımızı. Ondan sonra kıza bir dolu
Martılarda gider bir gün / o deniz kokusunu / o
Millilerin kafalarında kesin memleketin ekonomik durumu vardı, her maçı kaybetmelerinin bir sebebi de bu olabilir. Nasıl olmasın ki? Alacakları villanın fiyatı hayat pahalılığının artmasından dolayı iki milyon dolardan, iki milyon dörtyüzbin dolara çıktıysa, alacakları yatın fiyatına bile yüzde kırk zam geldiyse aklını takmayıp da ne yapsın çocuklar? Galibiyet
Öyle dışarıdan bakıldığı gibi kolay bir meslek değildir bakkallık. En azından eskiden öyle değildi... Veresiye defteri denen kavram bakkallar ile girmiştir ekonomik hayatımıza... O semtte oturan genelde memur vatandaşlar bir ay boyunca aldıklarını, bir küçük ekmek dahi olsa veresiye defterine yazdırırlar ve ay sonunda maaş aldılar mı öderlerdi...
Ya Çıkarsa Sorusuna Verilecek Cevaplardan Seçmeler
Hemen hemen haftanın her günü bir iki şans oyunu oynanan bir ülkemiz var. İşimiz Lotoya, totoya bir de Nato ile Cento'ya kaldıysa vay halimize, yandığımızı resmidir... Artık o şans oyunlarını oynayıp da zengin olursam ne yaparım diye sabahlara kadar hayaller
1961 Ankara'da başlayıp devam eden bir hayat. İlk ortaokul, lise ve iki yıllık bir üniversite deneyimi, ticaret hayatı Ankara'da iki tane aslan gibi evlat biri dişi biri erkek aslan olmak üzere hayat mutlu bir şekilde akıp gidiyor. Biraz şiir, biraz öykü ve denemelerin sıcaklığında...
Elliyedi seneye sığdırılan bir yaşam. Geçip gidiyor işte şiir, deneme, öykünün sıcaklığında... Yirmi beş yıllık bir birliktelik iki de aslan gibi evlat daha ne olsun?
Mizah ağırlıklı öykü ve denemeler toplumsal ağırlıklı şiirler
Nazım Hikmet, Aziz Nesin, Erich Fromm
Aziz Nesin, Muzaffer İzgü,