Ahmet Zeytinci

Dolares Yengenin Ayakları Kokuyor

Bu Dolares Yengenin bir büyük kusuru var. ''Hadi canım Dolares Yengenin ne kusuru olabilir ki?'' dediğinizi duyar gibi oluyorum. Şimdi söyleyince siz de şaşıracaksınız. Bu Dolares Yengenin ayakları çok kötü kokuyor. Hem de öyle böyle değil. Dolaştığı denizaşırı ülkelere de gittiği zaman, o ülkede ki herkes Dolares Yengenin

Paranın Bir Önemi Yoksa Mühim Olan Ne

İnsanlığı önemsemeyenler, insanlıktan da çıkıyorlar haliyle... Geriye kalan da o zaman kan, gözyaşı, zulüm, ezilen insanlar, öldürülen çocuklar, tecavüz edilen kadınlar oluyor... Çocukları anneleri ile birlikte kurşuna dizenler mi bu dünyaya barış getirecek? Açlığın kol gezdiği Kara Kıta Afrika'da insanlar ölürken, onları sömürmek için viski yudumlayanlar mı barış

Milletimin Hali Bu Maalesef

Elinde mikrofon spiker soruyor. Bize üç tane dünya edebiyatından klasik eser ismi sayar mısınız? Saymaz mı benim vatandaşım, hemen sayıyor. Anna Karenina-1 Anna Karenina-2, Anna Karenina-3 Vaaaav ne müthiş cevap gözlerim yaşardı... Sonra tekrar soruyor Magazin programı veya evlilik programı yapan üç isim sayar mısınız? Ondan kolay ne

Nato'nun Beyin Ölümü Gerçekleşir İse Omurilik Soğanı ile İdare Edebilir mi

Bağımsızlık benim karakterimdir. diyen bir Gazi Mustafa Kemal Atatürk, o yıllarda yaşamış olsaydı NATO ya yine girer miydik? Hiç sanmıyorum... Bu gün komünizm tehlikesi ortadan kalkınca, dikkat edin bakın emperyalistlerin bütün silahları Müslümanların üzerine çevrilmiş durumda... Kah Amerika, kah NATO bu işi, Müslüman ülkelere saldırarak sürdürüyorlar...

Japon Mektup Arkadaşım Mitsiyo

Hey dergisinde mektup arkadaşlığı var. Siz, isminizi, adresinizi gönderiyorsunuz, hangi yabancı dilde mektuplaşmak istediğinizi (Almanca, İngilizce, Fransızca) bildiriyorsunuz, onlarda Avrupadan ya da Dünya üzerinde ki başka bir memleketten arkadaş bulup, onun ve sizin mektup ile haberleşmenizi sağlayıp aradan çekiliyorlar... O zaman nere de İnternet, nere de cep telefonu?

Profesörlük Öyle Ha Deyince Olmaz

Okumak, okumak ve yine okumak ile insanlar kariyer yapıyor ve mesleklerinin en tepe noktasına çıkıp bir mesleğin profesörü oluyorlar. Son zamanlarda gerek basın yayın organlarında olsun, gerek sokak hayatının içinde ya da sosyal hayatta sık sık olmasa da rastlıyoruz, hiç alakası olmadığı halde insanlar etiketlerine profesör unvanını yapıştırıveriyorlar...

Yüzbaşı ile Operasyona Bile Gitmiştik

İlkokuldan yeni zıplamışız ortaokula. Hele de o sıcak günlerde ders çalış demeyin de bizim gibi tembel bir öğrenciye 'Hiç durmadan yirmi otuz kilometre koş.'' deyin, hem vallahi hem de billahi o yirmi otuz kilometreyi seve seve koşarız, ter sırtımızdan değil de başka bir tarafımızdan çıksa bile, yeter ki

Hoşafın Bunda Suçu Yok

Oğlumuz, kızımız yemeği beğenmez az burun kıvırır, hemen basarız cümleyi suratlarına Eşek hoşaftan ne anlar. Oysa ki ortada hoşaf da yoktur haniyse, sofrada ya pilav vardır, ya patlıcan yemeği veya kabak dolması benzeri bir yemek... Bebeler biraz cinstir o küçük yaşlarda, önlerine gelen her yemeği beğenmezler, burun kıvırırlar...

Belden Aşağı Muhabbet Edelim Biraz

Bazen halı saha maçı yaparken baldırlarıma kramp girdiği filan oluyor. Haliyle insanı hoplatıyor bir müddet. Sonra ovalıyorsunuz geçiyor. Kış geldi kapıya dayandı, yavaş yavaş içlikleri çıkartıp bacağımıza takmak lazım. Delikanlılıkta böyle bir şey bilmezdik de yaş ilerleyince hele de Ankara'nın ayazında vallahi de üşüyor insan yahu!

Paramız Kadar mı Konuşsak

Cebimde bir lira varken az konuşurum, yüz lira varken biraz daha fazla konuşurum. Bin lira varken peh peh peh önümde kimseler duramaz. Hatta bu durum kredi kartı limitlerine göre bile değişir. On bin lira limitli bir kredi kartım varsa başka, yirmi bin limitli bir kredi kartım varsa başka

Onların Aşkı Bitmez

Bazen marketlerde ayrı ayrı takılırlar, çoğu zaman bir araya gelemezlerdi, karşıdan birbirlerine el sallarlardı. Ancak bir hayırsever onların ikisini birden yanına alırsa ki çoğu zamanda bu cumartesi ve pazar günleri gerçekleşirdi, ikisi de o günleri yani cumartesi ve pazarları iple çekerlerdi. Tatil günleri kavuşma günleriydi, birbirleri ile kaynaşma,

Başa Dön