Hakan Yozcu

Kıbrısta Osmanlı Öncesi Türk İzleri

Sempozyumun açılış konuşmasını Yrd Do. Dr Zeki Akçam yaptı. Akçam konuşmasında: " Düzenledikleri sempozyumun amacının Kıbrısta, Osmanlı Döneminden önce Türk varlığının olup olmadığını tartışmak, gerek sivil, gerekse askeri bakımından adada Türk varlığından söz edilip edilmeyeceğini konuşmak olduğunu söyledi.

Şair Mehmet Ekici İle Şiir Üzerine

Şair, resmi özgeçmişi dışında kendisini Sıradan bir şair, hayat boyu öğrenci, İdealist bir öğretmen olmaya gayret eden bir birey olarak tanımlıyor.
Şair, şiirlerinde genellikle aşk temasını işlediğini, bunun yanında toplumsal içerikli şiirlere de yer verdiğini belirtiyor:

Terapi Üzerine

Terapi romanı iç içe giren olaylarla okuyucuyu büyük bir gerilime sokan bir eser. Adeta bir korku filmi izler gibi geriliyorsunuz sayfalar ilerledikçe. Ve hep kafanızda ne olacak diye sorular soruyorsunuz. En önemlisi de Kim bu Annan Spiegel? demekten kendinizi alamıyorsunuz. Kitap boyunca kendinizi hep bir bilmece oyunu içinde

"Ve Tanrı Delileri Yarattı" Üzerine

Yakup, duymayan garip biri. Münir, aynı sokakta bakkallık yapan farklı bir kişi. Yazar, kaderin bir oyunu sonucu, bu iki insanı aynı mekânda karşılaştırıyor. Karşılaştırmaktan da öte, birbirlerini anlayan bu iki insanı dost edip sürekli sohbet etmek amacıyla bir araya getiriyor. Peki, hiç duymayan ve konuşmayan Yakup ile nasıl

Tarihçi Cezmi Yurtseverin "Eşkiya"sı Üzerine

Önce ellerine demir kelepçeler takıldı. Sonra ikişer ikişer ve peş peşe sıraya dizildiler. Onları birbirlerine bağlayan demir bir zincir vardı. Ana caddenin kıyısında bulunan taş evlerin penceresinden bakanlar, yolda geçerken seyirci olanlar bu gençlerin halini merak ediyorlardı. (sayfa 11)
Bu satırları okuyunca tüylerimiz diken diken oluyor.

Ata - Dede Yurdunda

Birkaç yüz metre sonra ağaçlar arasından çitlerle yapılmış, belki de kerpiç olan yan yana birkaç evin önüne geliyoruz. Dışarıda 3 genç sohbet ediyor. Hepsi de yağız, çekik gözlü. Bakınca Bunlar Yozculardan dememek elde değil. Yüzleri kendilerini ele veriyor çünkü.
Duruyoruz. Ben kendimi tanıtıyorum. Gençlerde bir sevinç

27 Mart Kktc İçin Acı ve Buruk Bir Gün

Yıllar önce bir yangın ile kül olan Devlet Tiyatrolarının salonu 20 yılı aşkın bir süre olduğu halde hala yapılamadı. Hala Devlet tiyatroları sağlıklı olarak seyircisi ile kavuşturulamamıştır. Devlet Tiyatroları, 20 yıldan fazla sürede göçmen kuşları gibi oradan oraya sürüklenmiştir. Oyuncular, nerede bir salon bulmuşlarsa orada oyun sergilemişlerdir.

Memleketin Çivisi Çıkmış

Vatandaş gariban, vatandaş perişan, derdine dert katıyor,
Zenginler, zenginliğini ona katlıyor, elense yapıp öylesine yatıyor.
Fakir, fukara ekmek derdinde, işsiz, aşsız yetim kalıyor.
Bilmiyorum artık milletin bu vebalini kimler alıyor?

Dut Ağacına Asma Aşısı

Geçenlerde köye gittim. Arkadaşımı ziyaret ettim. Tabii meşhur ağacımızın altında oturup sohbet etmek istedim. Ama ne göreyim, dut ağacımız adeta yerinde yoktu. Neredeyse tamamen kesilip budanmıştı.
Arkadaşa Bu ne hal? Ne oldu bu ağaca? dedim. Arkadaşım güldü: Hiç sorma! Bir bilsen ağacın başına neler geldi. dedi.

"Kıbrısın Dünü, Bugünü ve Yarını"

Bugün Avrupada bazı devletler, ayrılmıştır. Yugoslavya, Çekoslovakya gibi ülkeler bölünmüştür. Ama Batılılar bunlara bir şey dememişlerdir. Olaylar karşısında sessiz kalmışlardır. Ama aynı Batılılar, her nedense Kıbrısta iki toplumu birleştirmek istemekte ve bunda ısrarcı olmaktadırlar.

"Kadirli Bohçası" Üzerine

Kadirlide Geçmiş yağmura kepenek almak diye bir deyim vardır. Bu eserdeki yazılar da bu deyime uygun bulunabilir. diye belirtiyor.
Kitabın yazarı İrfan Can, 1952 yılında Kadirlide doğmuş. Kendisi Anam, bilge bir kadındı ve halk kültürünün taşıyıcısıydı. Kendisinden halk hikâyeleri, ağıtlar, Karacaoğlan Şiirleri, mantuvar türküleri dinleyerek büyüdüm.

Şerefine İnsanoğlu

Oyunu, genelde ele aldığımızda, her kesimden insanları ele alıyor. Sokakta yaşayan gariban insanlar. Parasız, pulsuz, aç, üstü- başı yırtık, kirli olan insanlar. Diğer tarafta da silah tüccarlığı yaparak zengin olan ve para kazanmak uğruna masum insanların ölmesine göz yuman cani insanlar. Bunlar, savaşın etkisinden rant sağlayan umursamaz, vurdumduymaz

Yaşlı Bir Amca

Yaşlı amca, markete girdi. Ben de arabada radyoyu açıp müzik dinlemeye başladım. Kendi kendime gülüyordum. Aldın mı başına belayı? diyordum.
On dakikadan biraz fazla zaman geçmişti. Yaşlı amca hala görünürde yoktu. Kendi kendime Söz verdin, çaresiz bekleyeceksin diyordum.

Öyle Bir Dünyada Yaşıyoruz Ki!

Öyle bir dünyada yaşıyoruz ki gücü yeten gücü yetene
Zalimliği, zulmü, işkenceyi eden edene,
Haksızlığı, yolsuzluğu, sahtekarlığı seçen seçene,
Doğru yoldan ayrılıp yanlış yola giden gidene

Başa Dön