Başım Eğik, Dilim Suskun, Dolu Gözler
Başım eğik, dilim suskun, dolu gözler / Kulaklarımı tırmalıyor /
Başım eğik, dilim suskun, dolu gözler / Kulaklarımı tırmalıyor /
Sonsuz gibi gözüken, bitmeyen sarılık / gözün umutla aradığı bir parça yeşil
düş / tek düşü ancak sana varabilmekti / ne yol tanır ne sayrılara sığınırdı / sabahı
Veda ediyor artık sonbahar, / Balıkçılın kanatlarında sis kokularıyla. /
Yeşil yataklarında / Miskince uyuyan mor salkımlar / Bereket doldurur
Gözün görebildiği yere kadar mavi / Yeşil bir çerçeveden bana bakıyor
Eylülü ben çağırmadım / Güz koluna taktı o getirdi / Sözleşmiş gibi hüzünle / -----------------------
Sabahın ilk ışıklarından beri milyonlarca saniye geçmiş, rüzgar dinmiş, hava kararmış ve artık güneş batmak üzereydi.