Mutasyona uğruyor her gelen giden.
İstatiksel bir veri yok
Götürdükleri hakkında.
Getirdikleri kimin umurunda ki
Gelen gideni arattıktan sonra.
Köprünün altından akan sulara da itirazım var!
Arşimet'ten önce de bilen vardı
Suyun kaldırma kuvvetini.
Sadece farkında değildi bilimsel bir olay olduğunun.
Çağları değiştiren nedense
Hep savaşlar oluyor.
İsyankar bir dille
Mavzer yerine kalem tutup
Baş kaldırıyorum.
Dili geçmiş değil
Şimdiki zaman kipleri kullanıyorum cümlelerimde.
Eylemlerimden edilgen fiilleri çıkarıp
Bizleri vurgulu söylüyorum.
Biliyorum tohumlardan başak;
Fikirlerden ihtilaller türer.
Sonra bir devrim gelir diğerini yıkar.
Ne yani çelişkiler mi insanlığa yön veren.
Baş kaldırıyorum.
Bu ürküntü de neyin nesi?
Sürgün olsan ne çıkar
Mahpusluk kendi içinde değilse eğer.
Çok da şaşırmamalı
Tecrübeli hayallerin de
Parçalanıp kül olmasına.
Boşuna bunca telaş;
Ya seyrelir ya da ağarır perçemlerin.
Hep yenibaharın narin filizi olacak değilsin ya.
Zemherileri yakan isyankar kardelenleri de düşün.
Baş kaldırıyorum.
Bir ironi değilse nedir?
En çok ihanet edenin
Kalp olduğunu söylememin.
En sevdiğin kimse gider ona kırılır.
İnançların aksine düşünceler kaypaktır.
Zaman, mekan safsata.
Kalbin hislerine kapılır.
Sahi hangi organ yönetiyordu organizmayı?
Yorum yok mu?
Çok mu?
Baş kaldırıyorum
Herkes kendine göre yorumlar
Aldırmadan kelimelerin yorgunluğuna.
Yüklendiği anlamların altında debelenirken
Kifayetsizlikle suçlanmak hadsiz bir ithamdır.
Üstelik şairin
Talepkar beklentilerine maruz kalmışken.
Neden en güzel şiirleri Yunus yazmış ki
Ya da en güzel hikayeleri Ömer Seyfettin?
Baş kaldırıyorum.
En güzel Ferhat mı sevmiş
Yoksa şirin mi sevilmiş?
Yoruma açık elbette;
Lakin bir de dağa sormalı
Farkında mı niçin delindiğinin?
Sorgusu eksik kalıyor
Niye bu günlere gelindiğinin?
Ah yine o !
''Yeşil başlı gövel ördek
Uçar gider göle karşı.''
Baş kaldırıyorum.