Şımarık göğün altında mey denizi
Uçuşuyor şarap kokulu kadınlar
İki iri üzüm tanesi çocuğun gözleri
Göğerdi, belli ki asmadaki annesi
Çapsız ve pervasız asılı kalır salkımlar
Şıranın azizliğine kapılır gönlünce ten
Tin olur Ay okşar çıplak gelinin belini
Isırıcı bağında çığlık çığlığa d/üzümler
Süzüp kanını getirdiler meşk sofralarına
Kursağında köprü altları zavallıdır şimdi
Zindanlarda tadı buruk izafi şaraplar
İç bakalım, ya aslansın ya da zifafi
Buz gibi pençeleriyle sarılırken kendine
Çenesini bağladı zulüm, kalakaldı elleri
Ter kazanlarında bozuk şerbet, misali
Karanlık mahzenlerde sirkedir şimdi
Öfkesinde kanarken gün bozar zeval
Düşmez kesik dile, ruhun gücüne gider
Kimsesizlere küsmüş sokak lambasının
Işıksız sırtından yudumlayın bu s/özleri
Kaderin kulelerinde sonsuza kadar
Mutlu yaşamak değildir kavuşmak
Banak banak çocuklar ağlıyor bak
Yıllar demler gidip de gelmeyenleri
Koruk türkü kanık toprağa hak diye
Kır kanadı, yol düşü, yere çal geceyi
Yedi göbekten kes hesabı abu hancı
Çivisiz bedenler sarar bu sınığı, zannetme
Geçmişim bu dünyanın kahve faslını
İzbe kadehlere gülme buke, Tanrı zavallı!
Habibe Ağaçdelen
]]