kadın, bunu neden yapar?
"neyi?" dediğinizi duyar gibiyim...
yazının başına neden böyle bir soru eklediğimi soruyorsanız, hemen yanıtlayayım: dikkat çekmek
için!..
hep düşünmüşümdür? kadın, nasıl bir erkek ister diye. ve dikkat ederseniz, seçen her zaman için kadındır... erkeğin böyle bir şansı yok... yani, kadın seçimde ve kararında net olmadıktan sonra, erkeğin tercihi hiçbir anlam ifade etmez. bunu, benden önce de çok kişi yazıp, çizdi!
peki kadın, hangi kriterlere dayanarak erkeğini seçer?
günümüz koşullarında ele aldığımızda, öncelikli olarak "başarılı" erkek tercih nedenidir? ancak, bunun
yanısıra, kadının iç dünyasına hitap eden bazı özellikler de gerekir: zeki, güçlü, otoriter, lider bir kişilik...
işin içine duygusallık girmediği sürece... aslına bakarsanız, duygularını da böylesi bir insana saklar
kadın. bulamadığı zaman, dış görünüşünden etkilendiği bir insanla, boşluğunu doldurur. eğer bu tür bir ilişkide sevgi ağırlık kazanırsa, o zaman durum değişir, tüm en\'ler o insanda toplanır. o insan, en
zeki olmasa da, zeki, kendisini koruyacak kadar güçlü olur; bir garsondan talebi bile, onu otoriter yapar;
kendi arkadaş çevresinde, samimiyetin verdiği uslupla hitabı bile, onu lider özelliklere sahip biri
gösterir. ancak bu yanlar, "aşkın gözü kördür" mantığıyla bakıldığından öyle görünür...
diğer anlamda, ne istediğini bilen, zeki, kendinden emin, kendi başına buyruk, seçimini, başkasının
iradesine bağlı kalmadan yapabilen bir kadın ise realist yaklaşır. üstün özellikleri birarada görmek
ister erkeğinde...
sözünü ettiğimiz üstün özellikler, kadının, evlenmek için tercih ettiği erkeğe ait özelliklerdir. tabii ki,
yaşadığı çevreye göre kıyas yapar. dahasını bulabilmek, biraz da ütopya olduğundan, arayışa
girilmez. hani, çat-kapı misali denk gelirse, o zaman başka!.. kısacası, varolanın en iyisini hedefler...
kadın, her anlamda kendisinden üstün meziyetler taşıdığı erkeğiyle karşılaştığında, mutlu bir evlilik
düşleyerek, ömür boyu sürecek birlikteliği amaç edinir. bunu gerçekleştirdiğinde ise;
zamanla birlikte, her anlamda üstün özellikler taşıyan erkek, kadınının gözünde giderayak sıradanlaşmaya
başlar. kadın, başta zekasıyla, sonra da diğer özellikleriyle, erkeğinden daha üstün olduğunun kanıtı içersine girer.
bunu neden yaptığını bilmediği gibi, farkında da değildir ve birlikteliklerindeki yegane hedefi bu olur. ne tuhaftır ki, elinden bütün silahlarını aldıktan ve ona karşı daha baskın geldiğine inandıktan sonra, devasa özelliklerle donanımlı erkeği, basit bir insandan farksız olur.
kadın, kendini erkeğinden üstün görmeye başladığında, birlikteliklerinin devamı için, zorunlu gerekçeler dışında hiçbir neden kalmaz. eğer ortada "zorunluluk" olarak adlandırılan bir gerekçe de yoksa, ilişki bitim noktasına gelmiş demektir. ve hiçbir güç, kadını durduramaz!..
elbette ki, sözünü ettiğim, "Çağdaş Kadın Modelidir." yani, ekonomik bağımsızlığını her an elde
edebileceğine \'inanan\' ve tek başına yaşam mücadelesi verebilecek cesarete sahip olan...
geriye dönüp baktığımızda, seçilen erkek her anlamda "çok iyiydi!" peki ne oldu da, kadını bitiriverdi onu?..
çünkü kadın, ezilmişliğinin miras birikimleriyle, hükmetmeyi hedefler. seçerken, kendisinden üstün ve yaşam için gerekli özellikleri taşıyan erkeğe sahip olduktan sonra, en iyiye hükmetme arzusuyla, bulunduğu çevrede, "erkeğinin sınırlarının el verdiği ölçüdeki" kitleye hükmetmiş olur. yani, en güçlü olmak ister ve bunu da, yaşamının -farkında olmadığı- şiarı haline getirir! başardığı zaman ise, en büyük doyuma ulaştığından, sonrasındaki yaşamını, daha bi "tepeden bakarak" ve yalnız da herşeyin üstesinden geleceğine inanarak, yeni bir yaşam çizgisi belirler; önce hayatının olan ama sonra sıradanlaşan erkeğinden uzak bir şekilde...