]
Kırık Süt Dişleri
Yüzüstü çakılan bir çocuk , alnından damlayan kan ve göz akı kadar temiz göz yaşları ...
Bir cankurtaran çığlığı …
Damla , damla gözyaşı …
Gecikmiş bir bedel ...
Şiddete hapsedilmiş bir beden , gömülmüş el kadar bir yürek …
Kızıl bir beklenti yeri …
Heyet , heyet sancı , sancı bir kurul …
Parası olmadığı için uyuşturulmamış bir beden ...
Narkozsuz , iğnesiz ...
Kızılca kıyamette kuru pasta yiyen doktor ağabeyle , hemşire ablalar …
Kurutma kağıdı gibi bir iğne ve onu takip eden kaba taslak bir iplik ...
Deriden geçer ağır ağır , ince ince .
Canilerin elinde kurumuş masum bir yüz …
Fotoğraf fotoğraf kahkahalara bakıyor , sanki aldırış etmeden , semptom semptom .
Damarlardan , göğüs ucuna geçen bir iğne ve bir iplik …
Nişan alır gibi perde perde deriyi diken bir doktor abi ...
Parasızlıktan uyuşturulmamış bir beden ...
Narkozsuz , iğnesiz ...
Perçinleşmiş bir yüz .
‘’ Bak şimdi nasıl bağıracak ‘’ diyen doktor ağabeye inat ray , ray sıkıyor dişlerini .
Çocuk mu , savaşçı mı ?
Mengene misali sıkılan süt dişler …
Şap misali yemek yendiğinde ve metal kaşık değdiğinde bin ağrıyla sızlayan süt dişler ...
Hastanenin nezarethanesinde rehin kalmış bir çocuk ...
Ve raund sonrası , gece puştu , dayakçı bir baba .
Asil Soner Demir