Efendim;
Ey Benim Efendim;
Küçüçük bir çocuktum ,küçücük;
Töresi batasıca zamanede,Baba evinden, kız çocuğunu
Bir an önce çıkarma,başlık parası zamanıydı
Ondördünde ,daha şalvarlarımı bile giyemezken
Çaldınız babamın kapısını..(daha açılmadan Afrika menekşeleri)
Sende küçüktün ,Efendim ,sende.
Onyedisinde..
Biliyorum;
Annen hasta idi ve bakılması gereken en az dört kardeşin
Sağılması gereken hayvanlarınız ve biçilmesi gereken
Buğdaylarınız vardı..
Biliyorum,uzak yerden gelmeliydi
Gitmemesi için,Görülmemesi için
Ondördünde geldim hanenize;
Başında yazma durmayan,Şalvarı belinde durmayan
Çocuktum efendim,Çocuk(Daha fışkırmamış ağlayan Gelin)
Hatırlarmısın küçük çocuklarla oyun oynardım da kızardın
Onbeşinde,onaltısında onyedisinde
Onyedisinde sana ilk oğlunu verdim
Beyaz tenli;
Bu çocuk neden Esmer değil diye sorduğun
Efendim;
Benim Efendim;
Sana eşim ,yoldaşım,evimin direği demeyi ne kadar çok isterdim;
Ama asla olmadı/bize yakışmadı
Sen hep Efendi, ben kölen olarak yıllar geçti;
Yaradanın kanunlarına karşı
Günahkar ,zalim (Açılmayan Arap sümbülüyüm henüz)
Efendim,
Benim Efendim;
Vücudumda ezilmeyen yer kalmadı
Kırılmayan gururum ,patlamayan ar damarım
Bildiğin bütün insan dövme şekillerini üzerimde denedin,
Bildiğin bütün zulümleri,işkenceleri
Küfürleri,okkalı nikah düşüren küfürleri
Efendim,
Ah benim Efendim;
Yaradan hakkına itiraf etmeliyim ki
İyi Zulüm eder, iyi döverdin,güzel küfrederdin
Meleklerin haya edeceği cinsten
Bende Senin dediğin gibi;
Beygirler gibi iyi dayanırdım,Bir Beygir gibi
Vücudunda koca koca Cidağılarla
Şimdi bazen düşünüyorum da ;
Sanada çok görmüyorum;
Baban ortalıkda yokken, Dedenin kırk yıllık eşini
Nasıl benzettiğini,nasıl her dövüşte
Kafasından kanlar akmadan bırakmadığını görerek büyüdün
Evliliği böyle öğrendin sende..
Kadını uslandırmak için saçını sıfıra vurmak lazım derdin ya unuttun mu?
Babama ne demeli?
Pehlivan babama
Ve ondan düşen Gavvat kardaşlarıma
Heybetli,Pala bıyıklı babama
Bir köyün çekindiği Babam
O neden sessizdi,
Söyliyeyim efendim;
Oda kadınını aynen öyle severdi
Aynen öyle
Senin gibi,yere batasıcalar
Düşünüyorum da o devran
Puşt bıyıklı pezevenglerin zamanıymış,
Moda imiş,
Tarz imiş..
Memleketin gerçeği imiş.(Bodrum papatyası ağlamasın)
Efendim,
Benim Efendim;
Puşt bıyıklım,Voyvodam
Geçenlerde bir yerde dinledim;
Şöyle diyordu Vaiz..
Kadınına zulüm eden bizden değildir
Çocuğuna zulüm eden bizden değildir
Merhamet etmeyene merhamet edilmez
Kadınlarınız ve çocuklarınız size emanettir
Sen hangi Camiye gidiyordun efendim?
Senin gittiğin Cumalarda Hoca efendiler ne anlatıyordu ki?
Bir yudum Sevgi ,bir yudum sevgi idi beklediğimiz
Biliyormusun? ben çok değiştim,biliyorum artık;
Hayat bana da bir şeyler öğretti
Dışarıda farklı, evinde farklı olmak ;En büyük Münafıklık..
Gündüzleri kadınına her zulmü yapıp
Geceleri kuduz köpekler gibi kadınına saldıran
Ağzından salyalar akarak oh çekenler bir numaralı şerefsizlerdir
O zamanlar kelimeye dökemiyordum,
Şimdi aklım yetiyor artık..(Haykırıyor Otanca çiçeği)
Efendim bir şey daha itiraf etmeliyim ki;
Bir ömrü zulümle geçirip,ağzına gem vurulan beygirler gibi
Sırf bir dilim ekmek için; Sonra Millet ne der deyip; erkeğin koynuna girenler Fahişedir
O zamanlar kelimeyi bulamamıştım
Artık onuda idrak ettim..(Ah Beyaz Zambak)
Erimdir..döverde,Sever de diyen kaç kişi kaldı ki?
Yaşasın Devletin emeği,yaşasın okumuş kız çocukları
Efendim,
Benim Efendim;
Lehep kılıklı,Ebu Cehil kavun kokulum
Ben kölen olarak; sana yedi can,
yedi tohum verdim,yedi başak
Biliyorum, biliyorum
Önceleri çok güzeldi,
Efendimin beş erkek çocuğu
Sonradan ne bilecektin ki büyüyecekler ve senin yerin daralacak?
Efendimin piçleri
Pezevengin dölleri
Neden geldiniz dünyaya?
Bak görmüyormusunuz?Puştun yeri daraldı
Niyetin çocuk dövmek değil,benim,atlıyorum önlerine
Bak işte sana yine gün doğdu efendim.
Sonra ah sonraKız çocuğu da neymiş ki?
Hiç erkek adamın kız çocuğu olurmuymuş?
Bak şu Yaradanın ettiğine?
Gerisini söylemeyeyim
Değilmi Efendim
Efendim ,
Benim Efendim;
Yirmili yaşları mı?
Otuzlu yaşları mı?
Kırklı yaşları mı anlatayım haykırayım
Dile kolay otuz yıl..
Hep kahır hep zulüm hep çile,
Bin yaşındayım efendim bin yaşında,
Bir hiç uğruna,evli olduğumu desinler diye
Efendim
Benim Efendim;
Şunuda söylemeliyim ki
O sana erkek diyenler, senin ibretlik akıbetinden sonra,
Dörtnala Eşlerine koştular,çocuklarına;
Hatta rivayetlere bakılırsa karılarının altlarından toplayıp ağızlarına attılar
Senin için o bir Deli Dumanlı diyen oruspular
Senden sonra tek vah bile etmediler
Yeni puşt bıyıklılara koştular,durmaksızın;
Ki biliyorum artık ;bir dişinin en büyük hasmı yine bir dişidir
Oruspularrrrr
Oruspu işte,ismi üzerinde
Oruspular
Efendim,
Benim efendim;
Sen gittikten sonra da
Hayat devam etti,bizim hayatımız oldumu ki?
Yarı aç yarı tok
Malum ,büyük şehir,
Altı insanı kurtarmak kolay olmuyor
Yüzümüze yapıştırdığın damga ile
Yaşadık,yaşamak denilirse..
Kömürsüz geçen kışları
Ekmeksiz kaldığımız günleri
Evime düşen yılanları,kör yılanları
Yalnızlığı,sahipsizliği,açmayan çiçekleri
Dilimiz dönmediğinden düştüğümüz rezil durumu
Kapısını açmayı özlediğim köyümü
Ceviz ağacının altını
Suyu azalan çeşmeyi
Öleni, kalanı
Anlatacak değilim
Efendim ,
Benim Efendim;
Birazdan bende öleceğim
Az bir zaman sonra
Rabbimden tek dileğim;
Bizi yan yana getirmesin iki cihanda da..
Haklarım varsa onlardan da vazgeçerek;
Bizi yan yana Getirmesin Efendim!
İşte ölüyorum
Efendim
Sakın beni karşılama/sen keyfine bak Kara ve süslü Şıllıklarla
Sakın,sakın ruhunun bir köşesinden bile beni geçirme;
Bir Beygir senin için ne anlam ifade eder ki?
Düşen hep yerde kalmıyor Zalım zalım
Yetmedim,yetemedim
Sana acıyorum,gerçekden
Sakın
Efendim!
Servet Alkan
22.11.2017/malatya