Yazbabamyaz

Yazarlıkla hükmi şahsiyeti arasında en ufak bir benzerliği olmayan lümbuşlar, küçük hüsametinin longplayleri gibi yazı yazmaya devam edenler , osura osura lüks otellerin süitinde kayıngillerden bir meşe gibi halka '' inenler '' ...

yazı resim

]

Onaylayan yada onaylamayan herkese .

Yazarlıkla hükmi şahsiyeti arasında en ufak bir benzerliği olmayan lümbuşların olduğunu değinmeden edemeyeceğim .

Bunlar küçük hüsametinin longplayleri gibi yazı yazmaya devam ediyorlar maalesef .

Ve bu arada osura osura lüks otellerin süitinden de kayıngillerden bir meşe gibi halka '' iniyorlar '' .

Tasfiye niyetine düşününce mesanemden önce bir takım yazarlar geliyor da aklıma .

Çünkü mesuliyeti ağır iştir yazmak .

Mesela kimileri için müshil ilacı almaya benzer yani bir yazdım mı kokuturlar ortalığı .

Oluk oluk akar anlayacağın .

Omurga gerekir mesela yazmak için .

O da şimdiki çoğu yazarda yok .

Konulara pençe vaziyeti bir şekilde ve kartalgillerden bir bakışla bakmayı gerektirir .

Ancak şimdikilerin çoğu kör .

Yükseğe çıkmışlar ancak yüzleri yinede kara siyahı .

Bacadan baktıkları için …
Ve lakin bacanın içi tıkalı .

E e zeminde sağlam değil .
Anlayacağın bir kaydırak düzlemi ki hiç sorma .
Peri bacası …
Gördüğün gibi yazan insanın ruhu ruh hekimlerine bile diplomasını yedirtecek ve hipokrata peşrev çaldırtacak düzeydedir .
Bir yazdığı an vardır ki hiç yaşama …
Sabıka kaydına girer .
Bir de yazmadığı an …
Ötekine nispeten daha fazla tavsiye ettiğim bir sadeliktedir .
Ancak yazmadığı an safariye çıkmış avcı gibidir .
Yani saf saf bakmaz etrafına .
Su perilerinden , sulu şempanzelere ve aygırlara kadar tekneye kimi doldurduysa hepsini bir tufanda harmanlar ve ortaya yazı çıkar .
Ancak yine de insanlar geminin limana ulaşıp ulaşmadığına bakar .
Hiç kimse suda boğulanla yada fırtınasıyla ilgilenmez .
İlgisi olana da olmayana da selam .

Bu peri hastalığına tutulmuş ( bilirsin tıpta buna sara yada isteri de derler ) yazarları hoşça kalacakları bir yere sokalım da karabasandan asıl rüyamıza
geçelim .

Hiç kahveye gitmesem de biliyorum ki kahvelerde Hülya Avşar ve Gülben Ergen ' in cinsellik sorunları tartışılıyor .
Cıbıl ve de paçoz hallerine bakmadan tandır fırınında dövülmesi gereken sözde aile babaları önce gündelik politikaya , bir de spora kafa yoruyor .
Bir boğazdan bir boğaza metrolar arası iletişim gibi insanlar arasında da defolu temenniler gidip geliyor .
Fatih 'in çağ açıp çağ kapattığı zamandan beri İstanbul 'un Dünya ' yla dalga geçtiğini düşünüyorum bu yüzden .
Ve diğer şehirler şirinlik muskası takmış ayrı ayrı diyarlar gibi geliyolar bana .

Şu an İstanbul ‘ dayım ve bir ev hanımı misali sepet sarkıtır gibi bir yazının başına oturanlara inat bir yazı yazdım .
Çeltik tarlasında ne ekersek artık .
Ancak güneş olmadan olmaz .
Işıkla kalmanız dileğiyle .

Sevgi ve Sonsuzluk ' la …

Asil Soner Demir .

Başa Dön