..E-posta: Þifre:
ÝzEdebiyat'a Üye Ol
Sýkça Sorulanlar
Þifrenizi mi unuttunuz?..
Kurguyla gerçek arasýndaki ayrým, kurgunun mantýklý olmak zorunda olmasý. -Tom Clancy
þiir
öykü
roman
deneme
eleþtiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
ÝzEdebiyat - Yazar Portresi - Mustafa Cilasun
Mustafa Cilasun - Aþk; halin demidir!
Site Ýçi Arama:


Deneme
  Yaprak ve Kuþ (Mustafa Cilasun) 21 Þubat 2007 Doða ve Dünya 

Hayatý yaþarken, bir çok nesneye ihtiyacýmýz olabiliyor. Kabul ve retlerimiz, zamanla deðiþebiliyor. Ahirimiz ve zahirimiz, zihnimize denkliðini kaybedebiliyor. Teslimiyet ve sadakat, kiþilik yapýsýna göre önemlerini kaybedebiliyor.

  Toplum Reaksiyonu (Mustafa Cilasun) 21 Þubat 2007 Toplum 

Yaþadýðýmýz toplumda, milletin fertleri olarak, müthiþ bir kültür erezyonu yaþamaktayýz. Millet ve devlet tutarlýlýðýmýz, zaman zaman inkýtaya uðruyor. Bireyler çaresizlik ve periþanlýðý ayný anda yaþýyorlar.

  Tespit ve Teþhisler (Mustafa Cilasun) 21 Þubat 2007 Toplum 

Toplum olarak, meselelere bakarken tahkik yeteneðimizin ihmal edildiðini görmeliyiz. Bu bakýmdan tebpit ve teþhiþleri nasýl yapacaðýmýzý yakýnen bilmek zorunayýz.

  Gecelerin Haþyeti (Mustafa Cilasun) 21 Þubat 2007 Yaþam 

Geceler, insanlar açýsýndan genellikle bir hüzün kaynaðý olmuþlardýr. Ritmik akýþkanlýðýný icra ederken, yaratýlanlardan asla bir himmet beklemez.

  Etkinin Önemi (Mustafa Cilasun) 22 Þubat 2007 Yaþam 

Ýnsana tevdi edilen emanet ve sahavetin iyi anlaþýlmamasý sebebiyle, sahip olunan kiþilik ve kültürün tezahürü genel olarak belirginleþir lakin kayýplar ve kazançlarýn, anlam itibari ile farklý olacaðý muhakkaktýr.

  Liyakat ve Önemi (Mustafa Cilasun) 22 Þubat 2007 Yazarlar ve Þairler 

Buna raðmen, bir hal ehli ve akil insan haline bürünemediðimizden, kavramlar karýþmasalar dahi hislerimiz muhakkak karýþýyorlar.

  Sadakat (Mustafa Cilasun) 22 Þubat 2007 Yaþam 

Ama bazý þahsiyetler vardýr ki, hangi koþullarda yaþarsa yaþasýn dirayet ve þecaat konularýnda daha samimi, ön yargýdan uzak durmayý baþararak daha duyarlý oluyorlar, feragat konusunda örnek alýnacak deðerlere haiz bulunuyorlar.

  Toplum Ýnfiali (Mustafa Cilasun) 22 Þubat 2007 Toplum 

Bizleri bu nadide buketten ve masrafsýz tebessümden, sevgiden, fedakârlýktan alýkoyan unsurlar tarafýmýzdan bilinmiyor mu? Bizzat yaþadýðýmýz bu hayatýn manasýna bigane kalanlar, mutlaka mezarlara da manzara niyetiyle bakýyordurlar!

  Ütopya (Mustafa Cilasun) 22 Þubat 2007 Yaþam 

Ýnsanýn yaþadýðý bu zaman dilimi belki saniyeliktir fakat insaný çok farklý ve otantik ortamlara götürüyor. Neden böyle oluyor, pozitif bilim olgusunu hiçe sayarcasýna, zaman faktörüne meydan okurcasýna dik durabiliyor.

  Bayramlar (Mustafa Cilasun) 22 Þubat 2007 Toplum 

Bayram evrenin güzelliklerinde mekân tutmuþ ve bir millet olgusuna eriþmiþ toplumlarýnýn çoðunluðunda farklýlýklarla kutlanýr. Ýnsan olmamýz sebebiyle ortak paydamýz olan sevinç ve keyfiyet müþterekliðinde birleþiriz.

  Asalaklaþma (Mustafa Cilasun) 22 Þubat 2007 Ýliþkiler 

Efradýn ayalinden bihaber, aile, mahalle, Toplum ve milletin, çözülmesi kaçýnýlmazdýr.

  Devletin Denizi (Mustafa Cilasun) 22 Þubat 2007 Toplum 

Kovalamadan ve kaçmadan, gönül çeperlerimizin derinliklerinde, keþfetmemizi bekleyen, ikna yeteneðimiz, teslimiyeti seçeneksiz býrakýr.

  Duruþ (Mustafa Cilasun) 22 Þubat 2007 Toplum 

Mertliðin ve dürüstlüðün, Özel bir vataný olmaz.

  Düþünerek Dinlemek (Mustafa Cilasun) 22 Þubat 2007 Yaþam 

Hesapsýz bir zerrenin olmadýðý hakikatini, Haykýran akidenin mensuplarý, Hareket ve kuvvetin kime ait olduðunu, Elbette bilmek durumundadýr.

  Erdemlilik (Mustafa Cilasun) 22 Þubat 2007 Günlük Olaylar 

Hoþgörüye kapý aralýyordu. Himmeti ve izzeti yaþatýyordu. Zilleti beþ paralýk ediyordu. Mahalleli dayanýþmasýný vurguluyordu

  Hacý Hasan Efendi! (Mustafa Cilasun) 22 Þubat 2007 Anýlar 

Gizli ve özel sýrlara çözüm sunmasý, yeþil yapraklý meyve aðaçlarýn geleceðe ümit aþýlamasý ve o anda canlý, tefekkür keyfiyeti sunmasý, benim ufkumda çaðrýþýmlar yaptý.

  Hakikatin Beyaný (Mustafa Cilasun) 22 Þubat 2007 Ýliþkiler 

Hakikati boðazý tahrik etmeden, Ve ahenksizliðe ödün vermeden, Haykýrmayý ilmi siyasetin, Öne çýkmasý olarak görebilmeliyiz.

  Kimler Yapmýyor Ki? (Mustafa Cilasun) 22 Þubat 2007 Günlük Olaylar 

Elde ettiði bilgilerle, hayatýný idame ettirirken, bireylere ve diðer canlýlara, zarar vermeden ve elinden geldiði ölçüde, yardýmý esirgemeyen, evrensellik statüsüne haiz, âdemi beþerlerdir.

  Korumalar Akýllandýrýyorlar mý? (Mustafa Cilasun) 22 Þubat 2007 Günlük Olaylar 

Þimdiye kadar telaffuz edilen ve topluma mal olmuþ bu ifadeler, Demek ki þimdi korumayý gerektirdi.

  Merak ve Öðrenmek (Mustafa Cilasun) 22 Þubat 2007 Günlük Olaylar 

Merak etmeyi ve öðrenmeyi kimilerine havale edenler ve bunun ne demek olduðunu bilmeyenlerin zekâsý, evlerimizin misafir odalarýný süsleyen vitrinin içinde asla kullanýlmayan aksesuarlara benzer!

  Mukallitlik (Mustafa Cilasun) 22 Þubat 2007 Ýliþkiler 

Âdemin sulbü ve meþrebi, Sosyal ve psikolojik analiz gerektirir. Âdem mükellef oluncaya kadar elbette ki masumdur. Sabiliðin cazibesi bir emanet olarak masun, Ve þefkate muhtaç olmasýyla baðlantýlýdýr.

  Ne Kadar Sevmeliyiz (Mustafa Cilasun) 22 Þubat 2007 Yaþam 

Fert yaþadýðý müddetçe, Geliþim ve terakkiyi beceremiyorsa, Duraðanlaþmaya ve patinaj, Yapmaya baþlamýþ demektir.

  Neyi Düþüneceðim! (Mustafa Cilasun) 22 Þubat 2007 Yaþam 

Merak etmeli miyim ve bilmeden nasýl olacak? Öðrendiklerimi kimlerle paylaþmalýyým?

  Niye Geldin! (Mustafa Cilasun) 22 Þubat 2007 Yaþam 

Platonik aþkýný, sýnýf arkadaþlarýný, halý tezgâhýný, Sohbet halkasýný niçin terk etmek zorunda kalsýn. Annesini, ahrenini, kardeþini, özlemini neden gurbete yüklesin.

  Beklenmeyen Yardým! (Mustafa Cilasun) 22 Þubat 2007 Doða ve Dünya 

Deniyordum, dönüyordum, dalýyordum ve bir daha saate bakýyordum, çok fark eden bir þey olmamýþtý þimdide 5.35’i gösteriyordu. Kalkmalýydým, zorundaydým, zamaný durduramazdým, oyalanazdým, duyarsýz kalamazdým

  Sosyallik! (Mustafa Cilasun) 22 Þubat 2007 Yaþam 

Sosyal ve demokrat zihniyetinin temsilcileri asla statükoyu savunamazlar. Þayet savunurlarsa, kendilerini bir açmazýn girdabýna hapsederler. Sosyallik, ahenksizliði reddeder.

  Su Azgýn mý? (Mustafa Cilasun) 22 Þubat 2007 Günlük Olaylar 

Azmak... Hadsizliðin temel vurgularýdýr. Hadsiz olmak, bir sýnýr tanýmamaktýr. Ýnsani ölçüleri, dýþlayarak, enaniyetin panayýrýnda yaþamaktýr.

  Tasarruf Bilinci! (Mustafa Cilasun) 22 Þubat 2007 Günlük Olaylar 

Güya, paranýn baþýnda bulunan bir insanýn, Nasýl olur da delik bir çorabý giymeyi tercih edebilir? Öyle ya ne büyük bir gaf! Oysaki hiç farkýnda olmaya da bilir! Önemsemeyebilir!

  Vuslat Yolcusu (Mustafa Cilasun) 22 Þubat 2007 Günlük Olaylar 

Þefkatin kaynaðý Ýlahi vuslattýr. Vuslatýn yolcusu, Çileyi, sabrý, kahýrý, azmi, Metaneti, dirayeti, sahaveti, Sadakati memnuniyetle deruhte edendir.

  Çaresizlik… (Mustafa Cilasun) 4 Nisan 2007 Doða ve Dünya 

Aðaç dalarý yalnýzlýða hazýrlanýyorlardý. Zamaný dolan yeþil yapraklar, çaresizlerdi… Derman bulduklarý dallarý, terk etmek zorunda kalýyorlardý.

  Sevgili Hayrettin Hocam... (Mustafa Cilasun) 12 Nisan 2007 Din 

Biliyor musunuz bu günlerde bir mahzunluk çöktü üstüme... Arzý mekân kan aðlýyor. Yeryüzünün taltif edilen, en þerefli insanlarý çaresiz, kalb tekliyor, zihinler havale geçiriyor...

  Aile Ne Kadar Önemlidir? (Mustafa Cilasun) 1 Haziran 2007 Toplum 

O kadar önemlidir ki, bir millet olmanýn ilk adýnýdýr. O kadar önemlidir ki, nesil emniyetinin baþlangýcýdýr. O kadar önemlidir ki, bir güle, anneliði tattýran ilk merhaledir.

  Bir Akþam Acil Servisi… (Mustafa Cilasun) 12 Haziran 2007 Anýlar 

Artýk gün yavaþça çekiliyordu. Nezaketin, ahengin zenginliðini anýmsatarak sanki el sallýyordu, görüþmek üzere dercesine çekip gidiyordu.

  Biraz Þaþkýndým! (Mustafa Cilasun) 26 Temmuz 2007 Yaþam 

Geliþen olaylar karþýsýnda bazen nefesimin daraldýðýný hissediyordum. Kimseye söyleyemezdim. Bunu sýzýsýyla sýkýca yaþamaya çalýþýyordum.

  Ne Kadar Hazin Bir Uðraþýn Ýçinde Olduklarýný Bir Bilseler! (Mustafa CÝLASUN) 26 Temmuz 2007 Yaþam 

Mefkûre hazzýna vakýf olmadýklarý sürece bu illet hastalýk onlarý yalnýz býrakmayacaklardýr.

  Bir Hakiki Yaren Ýçin Yazýlanlardý. (Mustafa CÝLASUN) 30 Temmuz 2007 Sevgi ve Aþk 

Bir hakiki yaren için yazýlanlardý. Bir iç sýzýsýdýr iþte yaþadýðým… Vicdanlarý azapla tanýþ kýlmak zorunda býraksam da. Bu muhayyile karþýsýnda zalim olmak korkusunu yaþýyorum. Arzý mekânýn her bir boylamýnda onca insan yaþarken niye ki… Öyle mütemadiyen soruyorum, adýmladýðým kaldýrýmlarda… Sessizliðim ayak vurgularýnda… Vadinin solan çayýrýnda… Aðaçlardan düþen yapraklarda hep kendimi görürken yine bir esrarýn tahayyülü… Zorunda kaldýðým halin müþkülatýný yazmak hevesinden vazgeçecek kadar. Yazýlanlarý yetti artýk yaþattýðýn azap diyerek, hepsini birden imha edecek kadar… Ama niye bunlar, bilinmezlerin her merak dilimlerinde! Neden zulmün abadý olayým, ne kadar büyük bir hadsizlik deðil mi? Þu okunan ezanlar suyu hürmetine hiçbir dahlim olmadan bunlar niye? Neden cezbe tutulmuþ bir halin müdavimi olmak zorunda kalýyorum? Yalnýzca bu sebeple hiçbir suçu olmayan bir caný neden üzmek zorunda býrakayým. Bu kadar sefil bir canýn hamalý olmaktan bir bilinse ne kadar bizarým. Ne pazardayým ne mezardayým, acizliðinin her katresini haykýrmak için bu saflardayým. Olamadým iþte ne abit ve ne de zahit. Olsam olsam hederde ki bir viraneyim. Ama biliyorum ki bu müþkülüm olan konuda asla ve hassaten bir þey yapmýþ deðilim. Ne edepten anlarým ve ne de edebiyattan Ve hatta safhalarýndan anlayýþý kýt bir girdabýn pençesinde nefeslenen hissiz bir illetim. Efendim, her aklýma geldiðimde gözlerimden süzülenlere yanarým, mukallit olduðuma inananlardaným. Hakkýn kelamý karþýsýnda okumak için otururken teganniye kaçacak kadar baðýran bir ahmaðým. Gülden anlamam, koparmak için can atanlardaným. Enaniyetim takiyye kalkanýmdýr, ar içindir bütün gayretim, hak rýzasý nerde bilmeyenlerdenim. Ýþte demem o ki ey can; Sizi yetiþtiren eve beyniniz meðer en güzel ziynetle müþerref kýlmýþ. Bir emanetin itminanlýðýnda sizi abit yapmayý baþarmýþ. Biliyorum ki sizde ki ruh güzelliði, Zaten sizin için hususen verilen bir nimetti. Ve siz bunu en güzel bir biçimde deruhte ederek lütfederek bizi ihya ettiniz. Bilseniz ki ne kadar müþfiksiniz, ibreti âlemsiniz bir mücahide siniz. Sizin için sarf edilen beyanlar biliniz ki yetersiz çünkü siz bir erensiniz. Aslýna bakarsanýz bu risaleyi yazmayacaktým lakin gönlüm elvermedi. Hakikat karþýsýnda susmanýn bir zillet olacaðýnýn idrakine vardýrdý. Eðer hiç bir karþýlýk yoksa alýnan nefeslerde etkileþim niyedir bilinmez. Her etki bir tetik mi asla ve fakat sinede ki cana ne demeli hak için salývermeli deðil mi? Lakin eðer bu hissiyat bir azap olacaksa Allaha sýðýnmam mutlaktýr. Çükü esrarýn perdesini aralayanda odur, kalplere ilga edende odur. Onca yaþayan canlar arasýnda bu hususilik ne ile anlamlýdýr Bilmek isterdim doðrusu lütfederseniz ayrýca mesrur olurum. Bir azapsa asla, bir hazsa illa diyerek, geldik ki elbet bir gün gideceðiz. Verdiðimiz o sözle imtihandan geçeceðiz ama sevdiðimiz için yerilmeyeceðiz. Bir hoþ seda olarak kalabilmem imkânsýz… Bunu ancak mana derinliðine haiz olan gönüller baþarabilirler… Lakin bir hüznü yaþatan olmayý asla tercih edemem… Gönüller ancak görmeden de kalp diliyle kemalatý yaþaya biliyorlarsa… Sevgi ve muhabbet ve hatta aþk bu manada çok yücedir hal ehli olan gönüller için bulunmaz bir nimettir…

  Ey Haþin Bakýþlý Güzel Ýnsan! (Mustafa CÝLASUN) 30 Temmuz 2007 Ýliþkiler 

Biliyorum ki yiðidin hasý gevþek olmaz, lafazanlýktan haz almaz, sulu þakalarý kaldýramaz, ihaneti affetmez, vefayý asla terk etmez. Her ne hikmetse mazluma daha yakýn hisseder kendini.

  Hafta Sonu Tatilinden Sonra Tuhaf Bir Yorumu Sildim. (Mustafa CÝLASUN) 6 Aðustos 2007 Günlük Olaylar 

Haftanýn tatil gününü efradým ve dostlarýmla önceki bir zaman diliminde bir programlanan haliyle icara etmek için hazýrlýklarýmýzý olanca titizliði ile yapmýþtýk. O vakte kadar gelen dost ziyaretçi ahbaplarla genel deðerlendirmek için sohbeti koyulaþtýrmýþtýk.

  Siz Böyle Düþünürseniz Ben Ne Yaparým! (Mustafa CÝLASUN) 26 Ekim 2007 Yaþam 

Mana muhayyilesi, bir hasret olarak gün yüzüne muhtaçtý… Üstatlar rahmetin þerefine nail olurlarken…

  Akþama Yakýn Bir Vakitti. (Mustafa CÝLASUN) 31 Ekim 2007 Anýlar 

Kuþlar o kadar güzel uçuyorlardý ki hürriyetin yekparesinde bir nefes sýhhat gibi. Oldukça canlý ve diri bir keyfiyette, hilkatleri mucibince, rýzklarýnýn taksimince! Semanýn haþmeti, maviliðin enginliði, bulutlarýn serpiliþi bir nizamýn ölçüsüydü.

  Ýçimi Sýzlatan Ne Acýydý! (Mustafa CÝLASUN) 26 Aralýk 2007 Unutulamayan Dönemler 

Kolay deðil, yorulmuþtu! Ýhtiyaç sahibi, olmamýza raðmen, emekli olacaðým diyordu!

  Sizi Biran Düþünürken! (Mustafa CÝLASUN) 1 Þubat 2008 Anýlar 

Çok nadiren denediðim bu tür çalýþmalar, ancak zihnimi zorladýðý vakitler bir iki kelam etmeyi, sizinle paylaþmayý, lüzum ettirdiðinden olsa gerekir.

  Düþüncelerimi Takip Eden Yorgunluðum! (Mustafa CÝLASUN) 13 Mart 2008 Yüzleþme 

Her gün uyanýrken üzerimden atamadýðým yorgunluðum inanýyorum ki artýk beni terk etmeyecek, izlerimin takipçisi olarak halime hükmedecek.

  Tabut"u Zikrederken! (Mustafa CÝLASUN) 27 Mart 2008 Gelecek 

“Tabut” bir bakýma bizler için tanzim olunan Ve varlýðýmýzla anlamlaþan her ne varsa ruh bütünlüðümüzde…

  En Son Giyeceðim Elbisenin Ýzlerinden! (Mustafa CÝLASUN) 27 Mart 2008 Gelecek 

Nasip olunacak dirliðin alýnacak nefesleriyle Hilkatin mücerret olan ve takip edilecek izlerinden giderken En çok özlemi çekilen, yüreði ýsýtan, hali donatan sevgiye kavuþabilmek…

  Þimdi Çaresizce Etrafýna Bakýyor! (Mustafa CÝLASUN) 5 Nisan 2008 Anýlar 

Halimin dirliði, nefesimin þenliði, Ruhumun mizan þahitliðinde kefilimdi

  Emin Acar Hoca ve Bir Meczup! (Mustafa CÝLASUN) 28 Temmuz 2011 Anýlar 

Okullar da ders olarak okutulan, müfredat yetersizdi. Aileler geçim sýkýntýsýndan periþandý. Siyasi atmosfer, hat safhadaydý!

  Yitik Kimlik Olarak Farký Yadedilen Derviþ! (Mustafa CÝLASUN) 10 Haziran 2013 Din 

Ne de olsa kalender meþrep Paraya, karþýlýðý madde olan kazanýmlara deðer vermemektir Onlarla meþgul olmamak deðil, sadece deðer vermemektir Zengin olabilen ama zenginliði üst bir deðer olarak iþaretlemeyen”gönül”den bir bakýþ

  Hüsnühal ve Sükunetle Yol Almalýyýz... (Mustafa CÝLASUN) 3 Nisan 2014 Ýliþkiler 

Eleþtiri Veya tenkite açýk olmayý Sabýr ve samimiyetle fikirlerini Paylaþmayý amaç edinmelidirler…

  Andýkça Ýçim Sýzlar, Silinmeyen Ýzler Açýða Çýkar (Mustafa CÝLASUN) 6 Mayýs 2014 Anýlar 

Masumluðun basamaklarýndan yavaþ yavaþ çýkýyordum, neyi ne kadar biliyordum. Sadece önüme konan ve güven duyulan her ne olursa inanýyor ve itibar ediyordum. Fakir bir ailenin tek oðluydum. Ýki ablam var ve onlarda hayli çilelerin insanlarýydý.

  Darende Ziyareti ve Ýzleri… (Mustafa CÝLASUN) 20 Aralýk 2014 Didaktik 

Her ne kadar Malatya’nýn Darende Ýlçesinde ikamet etmiþse de Kayserili ve Reþadiye beldesi

 

 



1957 yýlýn da Kayseri doðumlu Mustafa Cilasun
Ýþletme fakültesini 2ci sýnýfta,
okul heyecaný kaybolduðu için býrakmak zorunda kalýr. Daha sonra ticarete baþlayarak
On yýl kadar ticaretle iþtigalini sürdürür.


Ulusal bir gazetenin bölge temsilciliðini yaparak yorum yapmak fiiline baþlamýþtýr.
Aldýðý olumlu bir davet ile kamuda görev yapmaya baþlayan Sayýn Cilasun
yönetici sýfatýyla çalýþmalarýný sürdürmektedir.


Yaptýðý görevler itibariyle Otobüs Ýþletme Müdürlüðü, Ýtfaiye Müdürlüðü,
Kültür ve Sosyal Ýþler Müdürlüðü, Sivil Savunma Müdürlüðü, iþtirak ve iþletmeler Müdürlüðü, Ýdari iþler Müdürlüðü görevlerini yaptýktan sonra
hâlihazýrda Hunat hatun Medresesi Kültür ve Sanat Müdürlüðü görevini sürdürmektedir.

(Ayrýca Aile þirketi olan ve oðullarýmýn baþýnda bulunduðu Suffe Giyim Maðazalarý þirketi sebebiyle iþadamý kimliðini de devam ettirmektedir.)


Ýzedebiyat, antoloji, edebidefter, Sanat âlemi, Þiir ve þair dünyasý, Zemheri edebiyat, edebiyat dünyasý Türkiye þairler birliði, Hikâyeler net, Kalbi mecruh, Þiir ve þair dünyasý, Yazým hane, Edebik, Forum tayfa, N-f-k form, istikamet form, Gümüþhane, Edepyahu, Viranvebahar, Ýslamiyet.gen, ,Risaleform, Güfeþan, Yenidendoðuþ, islamiform.ingo, formankebut, ,fussilet.com, Mumsema, Edebiyat öðretmeni,Hayal denizi, Felsefe, Anlamak,ýhvanform, Tabut.net,Ýlimhazinem,Edebiyatevi,Formfýrtýna,Ýslamidüþünce,Ihvanform,Rehberimnet,Cerezform,Estanbul com, Sevgiform, Kun feyekun form,Ýslami form,Muhakeme net,Derviþler net,Moryaðmur form,Hakikatdamlalarýform ve benzeri olan, edebiyat-þiir aðýrlýklý sitelerde yazmaya devam etmektedir…


Sýrasý ile bugüne kadar;
1 aný roman(Nakþeden izler), muhtelif hikâye, makale, deneme ve
birçok þiir çalýþmasý bahsi geçen sitelerde okuyucularýn ilgisine sunulmuþtur.



Diyor ki Sayýn Cilasun;


”Yazmaktan maksadým þimdiye kadar gönül hücremde hapsolan duygularýmýn,
dostlarla paylaþým esasýna dayanmaktadýr.”



Mutlu bir evliliði olan Sayýn Cilasunun dört erkek ve iki kýz çocuðu bulunmaktadýr.
Ayný zamanda Enes, Ayþe, Rana, Muhammet, Ahmet, Kerem Tahanýn dedesidir.



Dört çocuðunun mürüvvetini gören Mustafa Cilasun’un halen Kayseri de ikamet etmektedir.



Ayný zamanda Türkiye Þairler birliði üyesidir...


Tel: 05354656856
Twitter:@mustafacilasun


  05.04.2007 16:39:03  

Odadan alevler fýþkýrýyor…

 

Çinçin baðlarýnýn dar sokaklarýndan, yokuþ týrmanýyorduk…

Sokaklar mezbelelik, her tarafta pis kokular, burnumuzu kuþatýyordu…

Evler tamamen gecekondu, kapýlar rast gele ve farklý merdivenler bulunmaktaydý.

Sokakta oynayan çocuklarýn, bulunduklarý hal, ailelerinin geçim notlarý durumundaydý…

Kimisinin yanaklarý kýzarmýþ, kimisinin burnu akmýþ, kimilerinde ise kahkaha katlýydý…

Arkadaþým Fevzi ile konuþarak ilerliyorduk.

Ankara’nýn Altýndað ilçesinin dýþ kapý semtinde, bulunan Dr. Sami Ulus çocuk hastanesinin, hemen yanýndan saða dönerek ilerliyorduk.

Birkaç yýldýr göremediðim ablama, ziyarete gidiyorduk. Bir müddet sonra gelmiþtik…

Merdivenler ahþaptan yaðýlmýþtý, her bir sesi fazlasýyla yansýtýyordu…

Caným ablam içerde misafiriyle oturuyordu, pencereden görüyordum.

Misafir yabancý deðildi, Dr. Aynur teyzemdi.

Bizleri görünce çok sevindiler ve sizi, hangi rüzgâr attý demiþlerdi.

Sarýldýk, soluklandýk, hatýr sual ettik…

Ablam bir müddet sonra, müsaade isteyerek mutfaða geçti.

Bir hazýrlýk yapacaðý belliydi.

Ablamlarýn kiracý olarak oturduðu ev, diðer evler gibi ahþap ve gecekonduydu.

Bir aralýk, yatak odasý ve birde misafir odasý bulunuyordu.

Biz sohbeti koyulaþtýrmýþtýk.

Mevsimlerden sonbahardý, nispeten biraz rüzgâr vardý.

Bir tuhaf kokular geliyordu fakat

Bizler, mahallenin genel durumu böyle olmasýndan dolayý belki birileri bir ocak falan yakmýþtýr, onun kokusu diyorduk.

Bir müddet sonra ablam çýðlýk aymaya baþladý ve sürekli dizlerine vuruyordu.

Biz biraz mesafe olduðundan, hemen koþtum ve hayrola abla deyince,

Onun gözlerinin kaydýðý yere doðru baktým.

Birde ne göreyim yatak odasýndan alev fýþkýrmýyor mu?

Hemen odaya girmek istiyorum, fakat ablam arkandan sarýlýyor ve býrakmýyor.

Ancak durum çok vahim ve tamamen gecekondu, ahþap, sokaklar dar ve rampa…

Ýtfaiyenin gelmesi saatleri bulur ve tüm mahalle mahvolurdu.

Ablamýn kollarýný sert bir þekilde sýyýrarak, odaya daldým ve kapýyý örttüm.

Yatak odasýnýn penceresini de kapattým.

Çünkü oradan rüzgâr geliyordu.

Bir battaniye bularak, alevleri bunalttým.

Kapý ve arkasýnda asýlý her bir þey polyester olduðundan yapýþýyordu.

Gar dolap formika olmasýna raðmen yanmýþtý.

Ýçerden ablamýn aðlayan sesi duyuluyordu.

Fakat ben asla aldýrmýyordum çünkü durum gerçekten çok vahimdi.

Ellerimi açarak o jarse ve her neyse avuçlayarak, kapýný dýþýndaki betona býrakýyordum. Birkaç sefer yapmýþtým. Nihayet þükürler olsun ki Allah’a,

Yangýný söndürmeyi baþarmýþtýk.

Komþular akýn etmiþlerdi, fakat yapacaklarý pek bir þey yoktu, fevkalade tebrik ettiler.

Evlerimizi, yanmaktan sen kurtardýn diyerek, dua etmiþlerdi.

Ellerimin içi tamamen yanmýþ ve birçok yerimde su toplamýþtý.

Yýl ise 1972 idi. Meðer küçük yeðenim kibritle yatak odasýnýn kapýsýnýn arkasýnda ki,

Kýyafetleri bilmeyerek tutuþturmuþ ve korktuðu için seslenmeden dýþarýya gitmiþ.

 

 


  05.04.2007 16:37:50  

Oysa bir kýzdý…

 

Moralsiz bir güne baþlamýþtým…

Her sabah iþime giderken, bir haz alýrdým…

Ýþ yoðunluðu asla beni yýldýrmazdý, severek yapardým…

Ekmek kapýmdý, oyalanamazdým, sorumsuz olamazdým…

Sabah erkenden kahvaltýmý yaparak,

Ayalimle vedalaþýrdým…

Günlerden perþembeydi, o gün yoðunluðumuz ise zirvedeydi…

Muhtelif kaza raporlarý, ihlal haberleri,

Vatandaþ þikâyetleri hat safhadaydý…

Geç bir saatte ancak öðle yemeðini yiyebilmiþtim.

Bir çay söylemiþtim…

Yeniden iþ yoðunluðumla baþ baþaydým,

Sabýrla evraklarý inceliyordum…

Nihayet çayým gelmiþti, büyük bir keyifle,

Yudumladým ve yenisini ýsmarladým…

Çalýþma odamýn kapýsýný,

Sürekli açýk bulundurmaya özen gösterirdim…

Gelen misafirlerin daha rahat edeceklerini,

Ve bekleyenlerin olmamasýydý dileðim…

Duyduðum bir sesle, evraklardan baþýmý kaldýrdým,

Kapýnýn orda genç bir bayan…

Buyurun derken, ilk kez beni bu denli çeken,

Bir çekim gücüyle karþýlaþtým…

Genç bayanýn üzerinde ilk gözüme çarpan,

Viþne renginde çizgili bir triko buluz vardý.

Alt kýsýmda ise mavi kot bir etek süslüyordu.

Genç bayan doðrusu pek çok alýmlýydý…

Ziyaretinin sebebi yalnýzca bir tanýþmak,

Ve yapýlan hizmetler hakkýnda bilgi almakmýþ…

Genç bayan henüz mastýr yapan bir kýzmýþ,

Evliliði düþünmeye þimdilik fýrsat bulamamýþ.

Kültür seviyesi fevkaladeydi,

Onunla konuþtukça içim açýlýyordu, çok dinleniyordum…

Dünyadan, Türkiye’nin öznesi Ýstanbul’dan konuþurken,

o mekânlarý adeta yaþýyordum…

Onun hiç haberi olmadan, kendi içimden,

Yavaþ ve sessizce þunlarý geçiriyordum…

Ne olurdu bu genç bayanýn refakatiyle, o aziz Ýstanbul’u,

Adalarý, gül haneyi,

Beþiktaþ’ý, Çamlýca’yý, Üsküdar’ý, Eminönü, galatayý,

Kýz kulesi, Fatihi, Eyüp’ü,

Sultan Ahmet’i, Ayasofya ve Top kapýyý gezebilseydim.

Tarihi anekdotlarý servetifünün diliyle anlatýyordu.

Divan edebiyatýnýn o nezih sayfalarýný, o kadar titiz karýþtýrýyorduk ki,

o devri yaþýyorduk.

Kýsa bir zaman içinde, bu genç bayanla dost, arkadaþ olduk.

Sanki evvel ahirde ruh ikiziydik.

Fevkalade nezaketli, son derece naif bir edep timsaliydi.

Nevi þahsýnda bir Ýstanbul hanýmefendisiydi.

Ne kadar büyük bir deðerdi.

Harikuladeydi.

Örnek bir þaheserdi.

Fiziki güzelliðini asla ön plana çýkartmýyordu.

Yanaklarý kýzarýyordu.

Konuþurken adeta bir buket sunuyordu.

Meðer ne kadar çok ortak paydalarýmýz varmýþ.

Ýþte sadece bir kýz olmasýna

Raðmen, tarihi hakikati, edebiyatý, kentlerin sosyolojik dokularýný,

Ýnsan manzumelerini ortak paydalarýmýz olduðu için sadece paylaþmýþtýk.

O günden bu güne ortalama on yýl geçti…

Ýþte sadece bir kýz olan bu bayan, gönlümü fethetmiþti.

Nerde bulunuyorsa kulaklarý çýnlasýn.

Bugün itibariyle her nerede olduðunu bilsem,

yine paylaþmak adýna görüþme talep ederdim.

Ýnanýyorum ki, onun nesli son derece münevver

ve erdem sahibi kiþiler olacaðýna inanýyorum.

Gýyabýnda onu sevgiyle anýyorum, huzur,

Güven ve itminanlýk onu asla yalnýz býrakmamasýný Cenabý Haktan,

 Temenni ediyorum ve diliyorum…

 

 

 


  30.03.2007 17:07:36  

        O yýllar!

        Muhtelif þehirleri gezerek, satýþ mümessilliði yapýyordum. Bir firmanýn baharat pazarlamasý ve taleplerin karþýlanmasý amacýyla, Niðde, Bor, Mersini bitirdikten sonra nihayet Adana’ya gelmiþtik.

        Akþam olduðunda, Adana ilinde konaklama yeri olarak, pehlivan otelini seçmiþtik.

        Otele yerleþtik, geniþ bir odasý ve caddeye nazýr geniþ pencereleri bulunuyordu, biraz dinlendikten sonra ilk iþ olarak; Kayseri de ki geliþmeleri merak ettiðim için telefon açtým.

         En son durum hakkýnda bilgi aldým, müspet olarak seyrinde gidiyormuþ, bu bakýmdan rahatlamýþtým.

         Ýki gün sonra, otel personelinden haber geldi, dýþarýya çýkmak yasaklandý dedi. Bizde ihtiyari olarak hayýrdýr yine ne oldu diyerek görevliye sorduk?

         Çünkü olaðan üstü hal uygulandýðýndan, askerin hali hiç belli olmazdý, her zaman yaptýrým gücü bulunduðundan, gerektiði zaman asla kaçýnmaz ve hemen yetkilerini uygulardý.

         Dolayýsýyla bir yere bombamý atýldý veya baskýn mý oldu, neler oldu ki iki, üç gün otelde mahsur kaldýk.

Nihayet öðrendik ki, askerlerin on yýlda bir alýþkanlýk haline getirdikleri meþhur ihtilalleri olan harekât, devreye konmuþ, parlâmento lâðvedilmiþ, siyasi partiler kapatýlmýþ, liderlerine tutuklama talimatý çýkmýþ. Önceden tespit edilen, her yere baskýnlar düzenlenerek, zanlýlar yakalanýyor ve televizyon vasýtasýyla millete güven pompalanýyordu.

          Bu konularda vatandaþtan, özellikle askerlere yardýmcý olunmasý isteniyordu.

          Ne enteresandýr ki bir anda, vatanýn her sathýnda ve her yerde silahlý eylemler bitmiþti!

         Zanlýlar hemen tutuklanarak, hapishaneye konmuþlar fakat ihbarý delil telakki ederek suçlanan insaný falakaya yatýrmak, tazyikli su sýkmak, askýya baðlamak, dizlerin arkasýna beþe-on tahta koyarak ördek yürüyüþü yaptýrmak en hafif sorgulama yöntemleri olduðu malum.

         Ýþkenceye dayanamayýp itirafta bulunanlar ve suçu kabul etmek zorunda býrakýlanlar her zaman olmuþtur. Ne derlerdi: “kurunun yanýnda yaþta yanar”diye.

         Askerler toplu temizlik yaptýklarýndan kendilerine göre malum suç odaklarý bulunmuþ, terör ve anarþist olaylar bir anda kesilivermiþtir. Dolayýsýyla huzur ve sükûn adeta askeri ihtilali bekliyormuþ, zira hiç vakit kaybetmeden bulunmasý gereken biçimde yerlerini almýþlardý.

          Daha önce de olaðan üstü hal vardý, devlet güvenlik mahkemeleri mevcuttu, böyle bölgelerde emir komuta zaten askerlerin elindeydi

         Neden o zamanlar askerler sessiz kalýyorlardý?

          Neden her yerde baskýnlar ve öldürmeler devam ediyordu?

          Niçin bu olaylarýn önü alýnamýyordu ve nelerin oluþumu bekleniyordu?

          Bir o kadar zulüm ve talana, gaspa, ayaklanmalara, göz yumuluyordu?

          Suçsuz insanlarýn harap olmalarýna niçin sadece seyrediliyordu? 

          Toplumun güçsüz kalmasý ve panik yaþamasý kimlerin iþine yarýyordu?

          Ýnsanlarýn çaresizlik içinde bulunmalarý ve birilerinden medet ummasý, hangi kurumlarýn iþine geliyordu?  Vatandaþlarýn devletine karþý güven bunalýmýna düþmesi neden saðlanýyordu?

          Parlamentoya ve milletin seçtiði vekillere karþý güvensizlik niçin sürekli pompalanýyordu?

          Bunca yozlaþtýrýlma ve huzursuzluk birilerinin meþru olmayan harekâtlarýna meþruiyet mi kazandýrýyordu ve niçin özellikle bu ortam bekleniyordu.         

          Askerler ayný görevde bulunuyorlar ve kendilerine göre vazifelerini ifa ediyorlardý.

          Zaten mecliste bir anlamda, zýmnen de olsa onlardan sürekli çekiniyorlardý.

          Askerler ne istediler ki yerine getirilmiyordu, malum devlet bütçesinden en fazla payý dahi, yurt savunmasý dâhilinde onlara ayrýlýyordu!

Genelkurmay baþkaný ve kuvvet komutanlarý, hangi bir vakit yürütmenin baþý olan bir baþbakan kadar, basýn mensuplarý tarafýndan mercek altýna alýnarak, sorgulanýyor ve takip ediliyorlardý, hadlerine mi düþmüþ, bu nasýl mümkün olur?

          Türkiye’nin en önemli mevkileri ve þehir içindeki hayatiyet atfeden yerleri, bu insanlar istediler veya talep ediyorlar diye, en ivedi bir þekilde, mesai mevhumu gözetilmeden, bunlara tahsis edilmiyor mu?

Ve sosyal tesisler yapýlarak, millette yasaklanarak, yüksek duvarlarla gizlenerek, yetmedi nöbetçiler dikilerek, toplumdan çok farklý ve kopuk, özerk bir statüye bürünerek, merak edilen olmayý baþarmak ne büyük bir zafer!

Böylece kuvvet dengesini elde etmek ve her zaman, yön veren konumunu üstlenerek, uygun gördüðü bir zamanda, milletin yetki verdiði, ülkeyi yönet dediði, temsilcilerini, millete raðmen, önemsemeden alaþaðý ederek, devletin baþýna geçmek!  

Ne büyük bir baþarý!

 Öyle deðil mi?

 



 




| Þiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleþtiri | Ýnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babýali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratýcý Yazarlýk

| Katýlým | Ýletiþim | Yasallýk | Saklýlýk & Gizlilik | Yayýn Ýlkeleri | ÝzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Giriþi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

ÝzEdebiyat bir Ýzlenim Yapým sitesidir. © Ýzlenim Yapým, 2024 | © Mustafa Cilasun, 2024
ÝzEdebiyat'da yayýnlanan bütün yazýlar, telif haklarý yasalarýnca korunmaktadýr. Tümü yazarlarýnýn ya da telif hakký sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadýr. Yazarlarýn ya da telif hakký sahiplerinin izni olmaksýzýn sitede yer alan metinlerin -kýsa alýntý ve tanýtýmlar dýþýnda- herhangi bir biçimde basýlmasý/yayýnlanmasý kesinlikle yasaktýr.
Ayrýntýlý bilgi icin Yasallýk bölümüne bkz.

 

Bu dosyanýn son güncelleme tarihi: 29.03.2024 02:10:57