Ah Be Güzelim Yıllar
Kağıttan uçak ve gemi yaptığımız zamanlardı / sokak lambaları daha hava kararmadan yanardı
"Kelimelerin gücüyle dünyaları değiştirin."
"Kelimelerin gücüyle dünyaları değiştirin."
Kağıttan uçak ve gemi yaptığımız zamanlardı / sokak lambaları daha hava kararmadan yanardı
Televizyonlarda yıllardır devam eden ''Kim Bir Milyon İster.'' adlı yarışmadan da esinlenerek, bizlerde formatı, içeriği farklı yeni ve değişik bir yarışma olan ''Kim Bir Milyon Psikopat Arasına Girmek İster.'' ile sizlerin huzurundayız... Sayın ve de pek muhterem, çok özel, hatta canımızdan çok da sevmediğimiz ama yine de değer
Bu görmüş olduğunuz kartpostallar yetmişli, seksenli yıllarda henüz cep telefonunun hayatımıza dahil olmadığı zamanlarda, üstüne pul yapıştırılarak, uzaklarda ki sevdiklerimize gönderdiğimiz güzelliklerden birisiydi. Genellikle arkasına ''Bayramınızı en içten dileklerimiz ile kutlar sağlık ve esenlikler diler büyüklerin ellerinden, küçüklerin gözlerinden öperiz.'' diye yazılır bir hafta önceden de postaya verilirdi...
Gelelim kesim işine.. Tabi ki önce kocaman bir tepsi bir de keskin bir bıçak lazım. O sırada kızımcım ''Canım benim sen şimdi kesilecek misin bizimmmm içiiiiiin.'' diye kendini Kurban Bayramında, karpuzu da kuzu zannedip uzun bir cümle kurup, cümleyi kurulup kurulduğuna pişman etmişse de, cümle bu şoku daha
İlk çıktığında, önce Orta Çağ da Zırtçılık Günü olarak kutlanan bu güne yakın zamanda bir de Pırtçılık günü eklenerek günün adı Zırt Pırtçılık Günü olarak değiştirilmiş ve uzun bir müddet öyle kalmıştır. Bu günde sizi zırt pırt arayan, rahatsız eden insanlardan uzak durmanız, en akıllıca yapılacak işlerdendir...
Bayram günü mutluluk gelsin de her öğünde / Zengin fakirin hepsi mutlu olsun
Nereden anladın dostum, oradan adam çıkmadığını, çıkmayacağını? Benim oralı çok samimi, çok kıyak arkadaşlarım var. Olsun onu söyleyen için, bunun bir önemi yok demek ki... O memleketli bir iki tane saçma sapan adam tanımış, birinden de kazık yemiş ya da kötülüğünü görmüş, bütün yöre halkını kötülüyor...
Bu çocuklar neden bu kadar mutlu / top tepip duruyorlar sokaklarda
İlkokulu ve ortaokulu benim okuduğum yetmişli yıllarda okumuş olanların karşısında çıkan en büyük problemlerden birisiydi... Yok canım yok, harçlık alamamak ya da kızların pas verip vermemesi değil problem... Bizim baş problemimiz havuz problemleriydi... Bir musluk havuzu beş saatte doldurup dururken, ikinci bir musluk havuzu üç saatten boşaltmaktadır filan
Nokta koyacağınız zaman kafanızda da soru işaretleri olmamalı... Ünlemler de bayağı bir heyecan yaratır hem cümlede hem de hayatta... İki nokta üst üste geldiği zamanda insan kendini açıklama yapmak zorunda hissedecektir illaki... Tabi ki açıklamalarınız mantık çerçevesinde ve dişe dokunur türden olmalıdır...
Memleketim ey güzel vatan. / Topraklarına bastığım zaman, / Hep
Allah cc. boşuna biz insanları ikaz etmiyor israf konusunda İsraf edenler şeytanların kardeşleri olmuştur. diye... Ne iftarda ne sahur da bir şey yiyemeden oruç tutan kardeşlerim, hakkınızı helal edin. Sizin o bir gün, iki gün, hatta daha da fazla günlerce sahursuz ve iftarsız tuttuğunuz oruçlara, Rabbımız bir güne
Mali durumun iyi değilmiş, Sam Amcanın da Trampa Dayının da bütçesi bayağı sarsılıyormuş. Bu sıralar seni fazla pohpohlayamıyorlarmış... Durmadan dolar basıyorlarmış... Uygunsuz durumda fazla basılma hemi Dolaresciğim... Sonra gazetelerin ikinci ve üçüncü sayfalarında boy boy fotoğrafların çıkar bir an da...
Her çocuk geleceği satın almıştır / hem de beş kuruş ödemeden
Kim sevmez kuzu etinden yapılan bir yemeği de bütçe ile hatçe meselesine geliriz yine eğer ki tartışırsak... Sokaktan geçen bir on kişiye sorun bakalım, ''Kuzu etinin fiyatı kaç para?'' diye, size ''Kuzu eti de nasıl bir et ki acaba?'' diyecek kaç kişi çıkacaktır? Hatta biraz daha ileri gidin
İyi iyi, o zaman marjinal yaşıyorsunuz demek ki? ''Hem de ne marjinal abi, ne marjinal, bizim kadar marjinal i de yoktur billahi, buralarda.'' Marjinal yaşamayıp da ne yapsınlar? Öyle her yerde, her ortamda da marjinal olunmuyor arkadaşlar değil mi? Hayır sen marjinal oldun oldun, başkalarına niye bulaştırıyorsun kardeşim
Şaşırırım haliyle, siz şaşırmaz mısınız? On metre öteden, daha önce görmediğiniz, hiç tanımadığınız bir adam, O'ları da bir hayli uzatarak üstünüze üstünüze gelecek, belalı mı, alkolik mi, canlı bomba mı bilemeyeceksiniz. Eliniz, ayağınız, her bir yeriniz birbirine dolanır hem vallahi hem de billahi...
Ey Korona bu yaptığın alçaklığı unutmayacağız asla... Sen bizim halayımızı da mı bozdun da kenetlenmiş ellerimizi birbirinden ayırdın, alacağın olsun senin korona zibidisi... Halay olmadı mı haliyle halaybaşılık da yok. Adam gelecek karşılıklı iki göbek atacak, sonra kös kös otur yerine...
Küçük Esnaf eller yukarı / teslim ol teslim / bundan
Oysa ki çocuk denen varlık sokağı görecek. Düşe kalka büyüyecek. El bebek gül bebek, hep anne baba himayesinde evde büyüyen bir çocuk, daha ileri ki yaşlarda olgunluk dönemlerinde hayatı es geçip bocalayıp duracaktır... Ne kendi sosyal hayatı ne de ev bark sahibi olur da evlenirse evlilik hayatı, düzenli
1961 Ankara'da başlayıp devam eden bir hayat. İlk ortaokul, lise ve iki yıllık bir üniversite deneyimi, ticaret hayatı Ankara'da iki tane aslan gibi evlat biri dişi biri erkek aslan olmak üzere hayat mutlu bir şekilde akıp gidiyor. Biraz şiir, biraz öykü ve denemelerin sıcaklığında...
Elliyedi seneye sığdırılan bir yaşam. Geçip gidiyor işte şiir, deneme, öykünün sıcaklığında... Yirmi beş yıllık bir birliktelik iki de aslan gibi evlat daha ne olsun?
Mizah ağırlıklı öykü ve denemeler toplumsal ağırlıklı şiirler
Nazım Hikmet, Aziz Nesin, Erich Fromm
Aziz Nesin, Muzaffer İzgü,