Ulusal Egemenlik Bu Başka Şeye Benzemez
Ulusal Egemenlik bu, başka şeye benzemez / Ne çarşıda pazarda satılır
"Eğer bir yazar, yazdığı son cümleden sonra bir boşluk hissetmiyorsa, muhtemelen hiç başlamamalıydı." - Terry Pratchett"
"Eğer bir yazar, yazdığı son cümleden sonra bir boşluk hissetmiyorsa, muhtemelen hiç başlamamalıydı." - Terry Pratchett"
Ulusal Egemenlik bu, başka şeye benzemez / Ne çarşıda pazarda satılır
Sessiz ol sessiz / aman ha çıtını çıkartma / çatır
Babamın babasının babası da ki biz görüp de ona yetişemedik, babama dede oluyor. Hanımı da babamın babaannesi haliyle... Babamın babaannesinin çocukları da amca, hala diye geçiyormuş akrabalar arasında... Yanlışım varsa düzeltin... Kaynanamın erkek çocukları da kayın biraderler sınıfına giriyor... Allah var severim de kayın mayın biraderleri mi...
Ben tarihim bay başkan\* / kimse beni alt edemedi şimdiye kadar
Hiç boşuna ağlayıp sızlanmayın Dünya Kupasına ya da Avrupa Şampiyonasına neden katılamıyoruz diye. Yaşananlar kabak gibi ortada... Geçmiş zamanlarda döner bıçağı ile tabanca ile maçlara girmeye çalışanları da biliyoruz, yazık çok yazık...
Nasıl güzel bir meydan ise herkes birbirini Hodri Meydana davet ediyor. Bu Hodri Meydan nemenem bir şeydir? Biri çıkıyor ''Ey arkadaşım gel bakalım söylediklerini ispat et Hodri Meydan diyorum sana.'' bir başkası çıkıyor ''Eğer ki söylediklerinin arkanda isen sana Hodri Meydan çekiyorum.'' Adamlar spor karşılaşmasına çıkacaklar ''Hadi bakalım
Öğle saatleri / Hacı Bayram Camisinin Avlusu / avlu da
Belki gözlerin kalır yüreğime yapışıp / belki de gittiğinde yerle bir olmuşumdur
Yaş kemale erince, eskisi gibi hızlı adımlarla yürüyemiyorsunuz, merdivenleri çıkarken zorlanıyorsunuz. Belki ağır bir şeyler kaldıramıyorsunuz... Zaman zaman kalbiniz, zaman zaman mideniz size kötü şakalar yapıyor. Kimi zaman çok iyi bildiğiniz şeyleri unutuyorsunuz... Alzheimer başlangıcı başlıyor... Kısaca zaman daraldıkça, siz de darlanıyorsunuz, daha da darlanacaksınız belli ki...
''Yüreğimi Aydınlatana'' / Bazen sen olmasan diyorum / içimize sevgi
Dünyaya ayar vermeye kalkan, tüm dünyayı kendi emelleri doğrultusunda dizayn etmeye kalkan süper güçler de bir gün gelecek, oldukları yere çökeceklerdir. Varsın bu gün onlar kuklacı durumunda olsunlar. Bu gün kukla gibi görünen devletlerinde kendini bilen, vatansever, aklıselim sahibi insanları sabredip de seslerini çıkarmıyorsa, mutlaka bilsinler ki taşları
Öyle ya adı bankaysa, oraya bir şey yatırdığınız zaman bir miktar faiz de almanız lazım değil mi? Yoksa, durun durun bu öyle bildiğimiz bankalardan değil mi? Mevduat toplamıyor, mevduat toplamadığı için, faiz de vermiyor, ama adı banka işte Sperm Bankası hem de... Gidip buraya bir şekilde spermlerinizi bırakıyorsunuz,
Balıklar ağlasa bile / denizin suları bir milim yükselmez /
Önemli işleriniz vardı herhalde / memurdunuz işçiydiniz esnaftınız / kiminiz
Siyasetçilerden fazla birşey beklemeyin, biz durduracağız savaşları, edebiyatçılar. Onlar sadece şahsi menfaatlerinin ve Dünyayı karıştırıp altüst etmenin peşinde...Yüreklerinde sevgi yok, sadece hırs ve ihtiras var, daha çok şeye nasıl sahip olurum duygusu tavan yapmış adamlarda. Egolarını tatmin etmek için, insanlara, çocuklara ve diğer canlılara zerre kadar acımıyorlar.
Öptüm seni rüzgar / gel de enseme kon diye /
Beylik bir laf vardır bilirsiniz ''Tüketim toplumu olduk.'' derler. Doğrudur, ancak üretim olmadan tüketimde olmaz... Eski zamanlarda insanlarımız sanki daha kanaatkardı gibi gelir bana, gibisi fazla öyleydi... Şimdi ki bebelere bakıyorsunuz hepsi marka tutkunu... Ayakkabılar o tanınmış firmadan, kazaklar gömlekler başka tanınmış firmadan. Analarınız, babalarınız da marka mı
''Savaşlarda anne ve babasını yitiren tüm çocuklara ithaftır.'' / Bir çocuğun gülüşünü anlayabilir
Daha öncesinde yazmıştım bir otuz kırk kadar şiir... Hepsi o... Yazıyoruz da sadece yazmak ile de olmuyor, okumalı da çokça hem de hummalı bir şekilde... Bakıyorum site de bileği ve yüreği sağlam çok kaliteli kalemler var. Hmmm !Öykü ve deneme de paylaşılıyor... Dur bakalım biraz şiirden gidelim de
Sekiz on arkadaş, belki de on beş var mıydık bilemiyorum, eski dostluğumuzu arkadaşlığımızı kutlamak için bir tavernaya gitmiştik... Günlerden sıcak bir haziran akşamı... Oturduk masalarımıza ufak ufak da demleneceğiz tabi... Müzik başlamış, piyanist şantör arkadaş eski hafif müzik parçalarından dem vuruyor, biz de bildiğimiz kadarı ile arkadaşa eşlik
1961 Ankara'da başlayıp devam eden bir hayat. İlk ortaokul, lise ve iki yıllık bir üniversite deneyimi, ticaret hayatı Ankara'da iki tane aslan gibi evlat biri dişi biri erkek aslan olmak üzere hayat mutlu bir şekilde akıp gidiyor. Biraz şiir, biraz öykü ve denemelerin sıcaklığında...
Elliyedi seneye sığdırılan bir yaşam. Geçip gidiyor işte şiir, deneme, öykünün sıcaklığında... Yirmi beş yıllık bir birliktelik iki de aslan gibi evlat daha ne olsun?
Mizah ağırlıklı öykü ve denemeler toplumsal ağırlıklı şiirler
Nazım Hikmet, Aziz Nesin, Erich Fromm
Aziz Nesin, Muzaffer İzgü,