Peygamber (Asm) İle Dirilmek
Onun tebliği kıyamete dek geçerlidir. Onun tebliği bizim de tebliğimiz, Onun tevhid mücadelesi bizim de tevhid mücadelemizdir.
Onun tebliği kıyamete dek geçerlidir. Onun tebliği bizim de tebliğimiz, Onun tevhid mücadelesi bizim de tevhid mücadelemizdir.
Ölümü, kıyamet gününü ve ahiretin varlığını bilen insan, bu önemli konular üzerlerinde düşünmelidir... Ölüm ve kıyamet konuşulur, hatırlatılır, vardır, haktır ve gerçektir...
Dünya hayatı lunaparklardaki korku tünelleri gibi. Biliriz ki önünden hızla geçtiğimiz hiçbir şeyin gerçekte bir etkisi yoktur ama yine de korkarız. Biliriz ki yolun sonu aydınlıktır ama biz aydınlığa çıkamayacak olmaktan korkarız
Aile bireyleri için şefkat çok büyük bir nimettir, Allahın inananlara verdiği özel bir duygudur, iç enerjisidir. Allahın beğendiği ahlaktır. Şefkat, Allahın Rahman Rahim isminin tecellisidir.
Mevlananın güzel ifadesiyle sopayla kilime vurmaktan amaç tozunu almaktır. Allah tozumuzu alır, bizi arındırır, neden kötü hissetmeli?
Allah kolayın en kolayını bize nimet olarak vermiştir; samimi olmayı. Ve gerçek anlamda samimi inananlar kurtuluş bulacaklardır. Samimi olan insana, Allah ne yapacağını, nasıl davranması gerektiğini zaten ilham edecektir.
O halde tatmak ifadesinden kasıt, insanın her hücresiyle hissettiğinin vurgulanması olabilir. Hem azabın, hem serinliğin, hem ölümün insanın her zerresine geldiğinin açıklaması...
"Aşk", "romantizm", "saf ve temiz duygular" gibi sözlerle masum gösterilen bu duygusal aşk, yüceltilip teşvik edilir; hatta bu aşka kutsallık atfedilir. Özellikle gençleri etkileyen bu duygusallık telkinleri Allahı ve Allah aşkını tanımayan, imanı bilmeyen, şirk koşmayı yaşam tarzı edinmiş insanlar ortaya çıkarır.
"Allahın emrine tazim (saygı) ve Allahın kullarına şefkat; her ikisi de, ahiret azabından kurtulmak için, iki büyük asıl köktür." (İmam Rabbani)
Samimiyetin kuşkusuz bir merkezi vardır; Allah aşkından kaynak bulur. Ancak belli bir çapı, bir sınırı yoktur. Samimiyet, insanı, adeta yaşadığı kapalı kutunun içinden çıkarır.
Beyinleri berraklaştıran, insanları izledikleri karelere daha duyarlı hale getiren ise yalnızca inançtır. Tüm bu güzel ve erdemli özellikleri kişiliğinde taşıyan gençten korku duyarak, dindar gençlik yetiştirme düşüncesini dayatma olarak görmenin akla ve mantığa uygun bir yanı olmadığı açıktır
Evlilik öncesi her buluşmalarına uzun bir bakım sonrası giden erkek ve kadın, nikahın ertesi günü, sabah birbirlerini gördüklerinde ilk şaşkınlıklarını yaşarlar.
Din, gerici ve tutucu bir üslup ile tanıtılamaz. Bilim ve sanat dışarıda bırakılarak, baskıyla dini tanıtmak konuyu açmaza götürür.
Kuran oldukça sade ve kolaydır. Anlamak için din eğitimi almak gerekli değildir. Allah bize Kuranı doğruyu yanlıştan ayırmamız için indirmiştir ve yaşamımıza dair her konu onda vardır.
Karışıklık çıkarmaktan şiddetle kaçınan, Kuran ahlakına uygun olarak hoşgörülü ve uzlaştırıcı davranışlar sergileyen insandan korkan kişinin kendisini gözden geçirmesi gerekir.
Bazı kişiler de Allah karşısındaki aczlerini görmezden gelerek, ölümü ve ahireti kendilerince hafife alırlar. En güzel yerdeki en güzel mezarı satın alır, öldükten sonra en iyi yerde olacaklarını düşünürler. Hatta güzel manzaralı mezarlarıyla insanlara gösteriş yaparlar.
Allah, yolunda cihad eden kullarını koruyacağını bildirir. Allahın vaadinden dönmeyeceğinin bilincinde olan Müslümanların, "kınayanın kınamasından korkmadan", Peygamberimiz (sav)in sünnetine uyarak Kuran ahlakını insanlara anlatmaları gerekir. Bu, Allahın hoşnut olacağı ve karşılığında insanları rahmeti ve cenneti ile müjdelediği iman alametidir.
Her insan, sınırlarını kavrayamadığımız evrendeki milyarlarca gezegenden birinde tanımlanamayacak kadar küçük bir yerde yaşar. Kendisini büyük ve güçlü zannederek büyüklenen insan, gerçekte bir nokta kadar yer kaplamaz.
Allah dilemediği sürece hiçbir insan hastalanmaz, işini, mallarını, ailesini yitiremez. Geleceğe dair insanın yaptığı planlara Allah dilememişse kimse müdahale edemez. Ve yine Allah dilemediği sürece, O’nun belirlemiş olduğu vakit gelmeden kimse ölemez.
Allah’a yakın olmadıkça, O’nu gücü yettiğince sevmedikçe insanın kalbi bunalır. Din ahlakından uzak olmak, insana ’stres’ denilen azabı yaşatır.
6 yıldır insani ve imani konularda makaleler ve çocuk yazıları yazıyorum. Yaklaşık 5 yıldır Haber Vaktim, Cemaat.com, Sayha Dergi, Edebistan, Turuncu Dergi, Körpe Kalemler, Edebiyat Defteri gibi dergi, portal ve haber sitelerinde yazılarım yayınlanıyor. Yazılarımı ve inandıklarımı paylaşmak için İz Edebiyat'dayım.
Ayrıca Risale Çocuk, Kalem.biz ve Beyan/İstikamet Dergisi'nde çocuk yazıları yazıyorum.
40 yaşındayım. İstanbul'da yaşıyorum. Ekonomi okudum. 6 yıldır imani konularda makaleler yazıyorum.
İstanbul