80'ler Okan Bayülgen Hakkı Devrim ve Ötekiler
“Bayram değil seyran değil. Eniştemiz, sermaye yandaşı medyamız durduk yerde bizi niye öptü.” Cevap sorunun içinde gizli…
“Bayram değil seyran değil. Eniştemiz, sermaye yandaşı medyamız durduk yerde bizi niye öptü.” Cevap sorunun içinde gizli…
10 haziran günü Genç Partinin yerel basın çalışanlarıyla tanışma amaçlı yemekli bir toplantısı vardı. Nedense halen bazı çevrelerce gazeteci olarak kabul görmüyorum
Ülkenin hali belli, vatandaşın hali belli. Her şey ayan-beyan ortada…
Amma ve lakin ilmihalimiz epey eksik. Halimizden haberimiz yok, yani halimiz hakkında ilmimiz eksik.
İlmihal, eğer hal ilmi ise, ne durumda olduğumuzun farkında olmak ise; hal bilgimiz çok çok yetersiz demektir.
İlmihal
Ey necip bir milletin Fazıl Efendisi,
Yolun açık olmadan önce âcizane tavsiyelerimiz olacak.
Sen sanatınla milyonların gönlünde taht kurmuş bir sanatçısın. Sendeki yetenek sanatınla gündemde kalabilecek kapasitede. Gündemde kalmak için özel gayret sarf ederek, içinde bulunduğun toplumun değerleri ile çatışmana gerek yok.
Geçen hafta sonu( 20 Ekim 2007 Cumartesi) Trabzon’un tek beş yıldızlı oteli olan Zorlu Grand Hotel’de uydudan Türkiye’nin dört bir tarafına ve dünyaya yayın yapan Giresun merkezli Tempo Tv’nin canlı yayın konuğuydum. Trabzon’un başarılı programcılarından Gazeteci-Yazar Kenan Aydoğdu’nun hazırlayıp sunduğu Türkiye genelinde seyirci nezdinde ilk beşe girme başarısı
NAHOŞ NATO(Ş)
Israrla Kuzey Irak’a girelim; hatta hazır o kadar masrafa girip girmişken, gidip Kerkük petrollerinin üzerine oturalım, ne de olsa babamızdan, atamızdan miras sayılır diyenlere hatırlatmalar:
Ortalık büyük yazar kaynıyor,elini uzatsan büyük yazara çarpacak.
Bir medya kaptanı büyük dedi diye büyük yazar mı olunuveriyor birkaç günde,
Karaçay der bana tavsiyen var mı?
Bilmem, toklar aç halinden anlar mı?
Açlıktan küçüldü fakirin karnı,
Çare bulamadım, naçarım ustam.
Medya ve bazı çevreler bu iş den çok büyük rantlar elde ediyor.Birileri sporla-kumarı bilinçli olarak karıştırıyor ve bu şekilde lanse ediyor.Spor;hareket demektir,terletir,kalp atışlarını hızlandırır ve insan sağlığına faydalıdır.Şimdi 11-11 eşittir yirmi iki.Bu yirmi iki kişi bu işi yapıyor anladık Peki bunlarla ilgilenen 22 milyon spor mu yapıyor?Maalesef gençliğimiz
Bir kırılma mı yaşıyoruz?
Nerde hatalıyız? Nasıl düzeltebiliriz?
Bu haber,bana bunları düşündürdü.
Hissettiklerimin ifadesi içinse inanın kelimeler kifayetsiz kalacak.
Demokrasiyle idare edilen ülkelerde seçimler bayram havasında geçer. Herkes eteğindeki taşları seçim meydanlarında döker. Düşünceler ortaya konulur. İsteyen istediğine destek verir. Herkesin duygu ve düşüncelerini ifade etmesine imkân tanınır. Kimse kimsenin fikrini küçümsemez. Oy verme faslı bitince meydanlarda söylenenler orada kalır, hayata taşınmaz. Küskünlükler kin ve nefrete dönüşmez.
Çarşaflarla, boyalarla kamufle etmişiz doğallığı..
Acıyarak bakmışız hayatı "HayaT" gibi yaşayanlara..
Bir keresinde sokakta konuşan kapıcılara kulak misafiri olmuştum. Bir tanesi yolsuzluklardan, rüşvetten şikâyetçi idi. Başka bir tanesi yanıt olarak şöyle dedi. “Olur, ama bu kadar da olmaz.” Yani bu kişi yolsuzluğa, rüşvete karşı değildi yalnızca yapılma derecesine karşıydı; bir aylıkla ev geçindirmeye çalışıyor olmasına rağmen. Şimdi bu kişinin
Koc Vakfi vergi muafiyetinden de yararlanıp Devlete ait orman arazisinin üstüne ‘bol paralı üniversite’ kurdugunda, eğitim binalarının üç katı alana Migros, Divan Pastanesi, magazalar, muhteşem deniz manzaralı lojmanlar kondururken ' Eğitim Gönüllüsü' olsun; ömrünü mahkeme kapılarında asılsız iddialarla çürüten bir yazar kendi çocuklarından esirgediği mirasiyla eğitim vakfı kurdu
yazımın bugünkü konusunu ağırlıklı olarak trafik kazalarındaki aşırı ölümlere ayırdım. Bir aile bireyini trafikte kaybetmiş biri olarak.