( Gözyaşına gömülmüş bir terkedilişin tozlu satırları )
Bilmiyorum,
Bu sensizliğin kaçıncı sabahı ?
Yalancı baharlarda avutsam kendimi .
Diner mi yüreğimin sana olan âhı ?
Bilir misin ?
Uykusuz gecelerimde
Rüyalarımı gidişinle kaç kez böldüm.
Yaşarken, yüreğinin mezarına diri diri gömüldüm.
Sensiz aldığım her nefes,
Şimdilerde boğazımda düğümlenen kördüğüm.
Acının sofrasında,
Celladımın kanlı elleri bulaşıyor yüzüme.
Gecenin karanlığında ağlarken
Bir de yıkık bir kentin feryadı düşüyor gölgeme.
Sırtımda ayrılığın taze yarası,
Elimde sensizliğin pusulası, ?
Söyle ey sevgili,
Yıllar geçse de unutulur mu gidişinin acısı ?
Ey nev-i baharımın hazanı,
Ey ayrılıkların sultanı ,
Senden son bir isteğim;
Gidişinin yıldızlı madalyasını tak göğsüme.
Gözlerimin içine bakarak
Son kez ayrılığın bıçağını sapla yüreğime.
Ey kapı eşiğinde bekleyen kuru ayaz !
Tenime bırak avuçlarındaki zemheriyi...
Ve tavan deliğinden gülümseyen yıldız !
Kıyılarıma bırak geceye beslediğin öfkeyi ..
Ey yaşarken yüreğimi solduran sevgili !
Çile hamurunda yoğrulmuş adama acımayı bırak,
Çek, yüreğime dayadığın son tetiği...
03.01.2006