"Saat dörtte uyanan biri ya aşıktır ya da felsefeci. Ben ise sadece kahve bekliyorum." – Albert Camus (kurgusal)"

Hovarda Sonbahar

öpülmüş, bırakılmış ajda, sessiz, unutulmuş, çıplak yarı beli, nerede o kaynar kanı, nerede buğulu söz utandıran gözleri?

yazı resim

rüzgarlı,
ıssız,
sabah,
koru kahvesi
ve
kaldırılmayan cenazeleri...
acısı yüzüne bakar,
uzun,
kuru ağıtlar yakar
ama,
her yıl,
her giden çocuğu için
artık ağlamayı bırakmış ağaçlar.

kalbine
binlerce aşkın bıçağı saplı
tahta bacak, yaşlı, alkollü
bir sağa, bir sola tıngırdak.
asılmış eğreti sandalye de yakasına
yetmez gibi,
yırtık donu,
çirkin, dişsiz gülümsemesi
ve o küf kokan, pörsümüş derisi.

öpülmüş, bırakılmış
ajda,
sessiz,
unutulmuş,
çıplak yarı beli,
nerede o kaynar kanı,
nerede buğulu
söz utandıran gözleri?

bir nefes?
bir ayak sesi?
sadece yağmur
hazırcevap
vurur acısına acısına,
çarpar suratına
der:
işte böyle pervasız,
umursamaz,
böyle hovardadır
sonbahar.

KİTAP İZLERİ

Sırça Köşk

Sabahattin Ali

Sırça Köşk: Yıkılmaya Mahkûm Bir Düzenin Alegorisi Sabahattin Ali, son eseriyle sadece bir öykü kitabı değil, aynı zamanda cesur bir veda ve sarsılmaz bir ithamname
İncelemeyi Oku

Yorumlar

Başa Dön