Son Aşıklardan...

Kutsal kitapların birinde Önce söz vardı... der. Türklerde bu sanki, Önce şiir vardı... gibi söylenebilir. Hakikaten Türklerde yapısı çok sağlam, kuralları olan bir şiir geleneği vardır. Literatürde buna Türk Halk Şiiri adı veriliyor.

yazı resim

Düşenler böyle sevdaya,
Yanıp ta püryan olmaz mı?
Dalanlar muhit deryaya,
Coş edip umman olmaz mı?
Kutsal kitapların birinde Önce söz vardı... der. Türklerde bu sanki, Önce şiir vardı... gibi söylenebilir. Hakikaten Türklerde yapısı çok sağlam, kuralları olan bir şiir geleneği vardır. Literatürde buna Türk Halk Şiiri adı veriliyor. Aşık Edebiyatı veya aşıklık geleneği Türk Halk Şiirinin temelini oluşturuyor.
Aşık geleneği, günümüze kadar uzanan coşkun bir ırmak. Ancak son yıllarda, bu ırmağın sularında azalma gözleniyor. Günümüzde aşık geleneğinden yetişmiş şairlerimizden bu işi layık-ı vechile yapanlar, bir başka deyişle ustalıkla şiir söyleyenler az sayıda.
Şehrimizde, aşık geleneğinin klasik anlamda son halkalarından biri yaşıyor. Asıl adı İsmail Çelik olan Aşık Pervanîyi, üyesi olduğu Eskişehir Şairler Derneğinde hemen hemen her gün görebilirsiniz.
Yusufelili Aşık Pervanî/Hayatı-Şiirleri-Karşılaşmaları (*), Taner Artvinli tarafından kaleme alınmış, Pervanînin hayatını, şiirlerini ele alan bir eser. Aşık Pervanî, geçtiğimiz aylarda evinde bulunan bu kitabın bir nüshasını imzalayıp bana verdiğinde, bu durum, kafamda Pervanî hakkında makale yazmak fikrinin bir bahanesi oluverdi. Yazımıza Pervaninin bir şiiriyle soluklanıp devam edelim:
Aldanma dünyanın saltanatına,
Ömür gelir geçer tufan olursun,
Güvenme gençliğine şecaatine,
Soyunur cesedin üryan olursun. (s. 75)
Aşık Pervanînin kısa biyografisi şöyle:
Aşık Pervani, 1931 yılında Yusufelinin Okar (Havuzlu) köyünde dünyaya gelir. Dedesi büyük aşıklardan Aşık İkrarîdir. Babası Ali Efendi, kendinde olmayan aşıklık geleneğinin oğlu İsmail Çelikte gerçekleştiğini göremeden ölür. 1949 yılında aşıklığa başlayan ve Aşık Pervanî mahlasını alan Çelik, aynı yılın sonbaharında komşu olan Zor (Esenkaya) köyünde yaşayan dönemin en usta aşıklarından Huzurî Babayı ziyaret eder. Kaldığı bir hafta boyunca Huzurî Baba ile karşılaşmalar yapar. Aşıklığın her dalında sınavdan geçer. Pervanî buradan ayrıldıktan sonra eline sazını alır ve Anadoluyu dolaşmaya başlar. Altı yıl süren bu seyahatten sonra köyüne döner. Daha sonraki yıllarda Sarıkamış ve son olarak Eskişehirde fırıncılık yapan Aşık Pervanî şehrimizde yaşamaya karar verir. 1963 yılından beri de Eskişehirde ikamet etmektedir. (s. 21-27)
Kitabın önsözünü daha çeşitli dergilerde Pervani hakkında yazılar yazmış Mehmet Gökalp kaleme almış. İşte Aşık Pervanîden bir kıta:
Biz kimiz, neciyiz bilmek isteyen,
Bir kaşı Leylanın hayranıyım ben,
Aşkın pazarını bulmak isteyen,
Lal ü gevher satan dükkanıyım ben. (s. 87)
Aşık Pervanî, badeli aşıklardan. Köyünde, 18 yaşındayken tarlada armut ağacının altında uyuyakalır. Rüyasında Kenan İlinden Nazlıhan adında bir kızı görür ve aşık olur. Bade içirilir. Uyandıktan sonra köyüne döner. Köyün marangozlarından Ahmet Ustaya bir saz yapmasını ister. Ve aşıklık böyle başlar.
Aşık Pervaniden bir kıta şiir daha:
Gene göz yaşlarım aktı süzüldü,
Dertlerim yan yana sıralananda,
Zağ vurdu kalbime candan bezdirdi,
Kaderin okuyla yaralananda. (s. 107)
Kitabın basılması için kaynak bulamayan Taner Artvinliye, turistik gezi için Yusufeliye gelen Amerikalı çift, Elizabeth ve Landon Thomas çifti maddi katkı sağlarlar. Aşık Pervanî bir şiirinde bunu şöyle dile getirir:
Sağolun, sahip çıktınız kitaba,
Minnettarız sizin gibi ahbaba,
Pervandan Thomasa merhaba,
Parlak olsun istikbaliniz efendim. (s. 12)
Kitapta, Aşık Pervaninin şiirleri; Destanlar, Koşmalar, Semailer, İlahiler ve Divan Tarzı Şiiler bölümleri ile yer almış. Kitabın sonunda Pervaninin çeşitli aşıklarla olan karşılaşmaları yer alıyor.
Aşık Pervani mahlaslı, İsmail Çelike sağlıklı ve uzun bir ömür diliyorum.

(*) Artvinli, Taner (2001). Yusufelili Aşık Pervanî / Hayatı-Şiirleri-Karşılaşmaları, Ürün
Yayınları, Ankara.

Başa Dön