Yıllar
Yıllar
Önce
Çok büyük bir ülkede
Genç bir prens yaşarmış
Prens hep üzgün
Hep üzüntülüymüş
Her gün nehir kenarına gider
Konuşurmuş
Ağaçlarla
Çalılarla
Sularla
Yardım istermiş onlardan
Ülkesini çok kötü adamlar yönetirmiş çünkü
Karanlığın surları ardında
Halkı fakirmiş
Sular
Ağaçlar
Toprak
Suskun,
dilsizmiş
Artık şarkı söylemezlermiş eski destanlardaki gibi
Bu kötü adamlar
Yapmışlar dev gibi zindanlar
Kim ki karşı koyarmış onlara
Ya vurulurmuş kellesi
Ya da öylece zindana atılırmış bedeni
Küçük prens bakıp ülkesinin bu karanlık haline
Yalvarırmış ağaçlara
Yardım edin ne olur
Yol gösterin bana
Öğretin tıpkı sizler gibi dimdik durabilmeyi ayakta
Ağaçlar hışırdamış esen rüzgârla
Yaprak
Yaprak
Prens dinlemiş fısıltılarını
Ve anlayıvermiş
Ağaç gibi dimdik ayakta
Uzanıp dallarıyla gökyüzüne
Kalmanın yolu
Mütevazı bir sükûnetmiş
Ve konuşabilmekmiş fısıldayarak
Esen rüzgârla
Öfkesiz
Sade
Küçük prens bakıp ülkesine yalvarmış suya
Yardım edin ne olur
Yol gösterin bana
Oysa su akarmış habire
Köpük
Köpük
Çağlarmış kendi akışına bent koyanlara
Ve günlerden bir gün
Yıkıp bendini
Basmış prensin köyünü
Evleri yıkmış
Sökmüş ekinleri
Ve anlamış prens
Su gibi olmanın yolu
Sel gibi öfkeli
Ve hayat taşırken insanlara
Nehirler kadar sade olabilmekmiş
Konuldu mu bentler önüne
Taşkınca hırslı
Hayat gibi sonsuz
Hareketli
durmamacasına
Kırılmadan dağılabilmek
Ve birleşmek yeniden aynı uğurda
Su gibi olmanın yolu
Akabilmekmiş
Zamanın sırtında
Zamanla yoldaş
Küçük prens uzanmış sonra
Köz
Köz
Toprağın koynuna
Anlat ne olur
Yol göster bana
Bir çiçek açmış topraktan
Bir arı konmuş üzerine
Ve kazmalar
Çapalar deşmiş bağrını durmamacasına
Anlamış prens
Toprak gibi olmanın yolu
Sonsuz bir sabırdan
Ve bilgelik sonsuz olana
Toprak gibi bağrını açmaktan geçer
Yepyeniyi yaratmaktan
Ve doyurabilmekten
Üstünde devinenleri
Yaralandıkça göğsün
Prens doldurup çıkınına öğrendiklerini
Sürmüş atını karanlığın bağrına
Yollar geçmiş
Ormanlar
Ormanlarda köyler
Köylerde insanlar
Bir gün yolu üzerinde
Elinde sepeti
Sepette çiçeği
Çiçekte dünyanın tüm güzelliklerini
Renklere gizleyen
Prensesi görmüş
İnip atının terkisinden
Seslenmiş prensese
Hey güzel kız!
Taşıdığın nedir sepette?
Kız gülümseyip ona
Sormuş
Sen ne taşıyorsun çıkınında
Ben demiş prens
Dünyanın tüm bilgeliğini taşıyorum
Sunmak için halkıma
Ben de demiş prenses
Dünyanın tüm renklerini
Tüm güzelliklerini
Ve aşkı taşıyorum mütevazı sepetimde
Sunabilmek için suskun yurduma
O zaman demiş prens
Evlenelim bizde
Ve çıkınımda ki bilgiyi
Doldurup sepetine
Yürüyelim karanlığın surlarına
Bunun üzerine
Prens ve prenses
Evlenmişler sessiz bir törenle
Dağılıp giden kırlangıçların
Gülümseyen şahitliğinde
Atlayıp atlarının sırtına
Koşmuşlar dörtnala
Yollar geçmişler
Köprüler
Köprülerde bekçiler
Ve bir gün
Bir köprünün başında
Bir çocuk görmüşler
Sarı saçlı
Tombulca bir çocuk
Elinde yağ sürülmüş bir ekmek
Oturmuş bir taşın üzerine
Hıçkırarak ağlamakta
Yere düşen her damla gözyaşı
fidan olup yeşermekte
Hey çocuk demiş prens
Ne oldu?
Neden ağlıyorsun böyle?
Küçük çocuk silip gözyaşlarını
Gülümsemiş güneş gibi
Benim adım Emek
Annem
Babam
Attı beni evden
Elime bir yağlı ekmek verip
Bıraktılar karanlığa
Ve soğuğa
Arada bir gelip
Bir yağlı ekmek verirler elime
Ve bir tokat atıp yanağıma
Giderler karanlığın korkunç surlarının ardına
Prensesin kırılmış kalbi
Üzülmüş
çocuğun sözlerine
Ve sormuş ona
Bizim çocuğumuz yok küçük
Biz bilgi ve güzellik taşıyoruz yarına
Katılmak ister misin bize?
Çocuk bir küçük kahkaha atıp
Tutunmuş atın terkisine
Böylece prens
Prenses
Ve çocuk
Gelmişler karanlığın surları önüne
Açın kapıları diye bağırmış Prens
Açın kapıları diye bağırmış Prenses
Açın kapıları diye bağırmış Çocuk
Ve açılmış kapılar ardına kadar
Çıkmış içerden prensin halkı
Ellerinde yabaları
Ve silahlarıyla
Öfke ve umutsuzlukla
Koşup kapıların ardından
Çevirmişler
Prensin
Prensesin
Ve çocuğun etrafını
Bağırmışlar hep bir ağızdan
Ne istiyorsunuz
Rahat bırakın bizi
Şaşırmış prens
Ama biz size yardıma geldik
Dağıtıp karanlığı
Sunmak için en berrak gökyüzünü
Çok uzaklardan
Tehlikeli patikalardan geçtik
İyi de demiş halk
Hep bir ağızdan
Biz karanlığı seviyoruz
Mutluyuz burada
Hem alıştı da gözlerimiz karanlığa
Ne yapalım bundan daha fazla aydınlığı
Ama siz fakirsiniz demiş prenses
Çocuklarınız aç
Ve ağlıyor her gün umudunuz
Ne olur
İzin verin bize
Açalım sepetimizi
Sunalım size
Bilgeliği ve aydınlığı
Çeşit
Çeşit
Çiçekleri
Cıvıldayan renkleri
Ne olur demiş emek
Alın elimden ekmeğimi
Sunayım size hünerimi
Çeşit
Çeşit
Baharatı
Tahılı
Ve oyuncakları
El emeği bir yumru
Yıkayım alnınıza yapıştırılmış
Yalan sözleri
Ve kaderi
Surların tepesinden
Bir kahkaha yükselmiş aşağıya
Halk çevirmiş başını
Prens
Prenses
Ve küçük çocuk
Hiddetle sıkmışlar yumruklarını
Surların üzerinde ki kötü adamlar
Ve kadınlar
Çığlık çığlığa bağırmışlar
Hep bir ağızdan
Kanmayın onlara
Asıl bilgelik burada
Bakın şu çeşmeler
Şu havuzlar
Şu renk
renk
bahçeler
güzel değil mi?
Siz buraya çıkmak
Bu güzellikleri tatmak dururken
Söyleyin bize
Neden ihtiyacınız olsun
Üç hayalperest
Ve bir sepete
Söyleyin
Yenebilir misiniz bizi?
Yıkabilir misiniz surlarımızı?
O halde bu küstahlık niye?
Hep bir ağızdan bağırmış halk
Yüce efendiler
Merhamet biraz
O bahçeler sizin olsun
Ama bir çiçek olsun sunun bize
Kanmayalım şu zavallılara
Bunun üzerine kötü adamlar
Surların üzerinden üç dal papatya atmışlar aşağıya
Üç dal papatyaya kanan halk
Yakalamış
Prens
Prenses
Ve çocuğu
Prensesin söküp kalbini
Atmışlar ateşe hemen orada
Ve kanlar içinde çırpınan bedeni
Parçalamışlar yabalarıyla
Prensesin kanının düştüğü toprak
Çorak bir çöle dönüşüvermiş hemen orada
Üzüntüden sizlerinin bağı çözülen prensi
Tutup çıkarmışlar merdiven yukarı
Sunmuşlar bedenini sur üstündekilere
Kaybolunca prens de gözden
Kurumuş ağaçlar
Sular buhar oluvermiş aşağıda
Ve çocuğun takıp boynuna zinciri
Bağlamışlar kör prangaya
Kıpırdamaya çalıştıkça çocuk
Kurumuş ekinler
Buğdaylar
Dönmez olmuş değirmenler ve çarklar
Son olarak sepeti atmışlar
Karanlık bir kuyuya
Düşünce sepet
Susmuş kuşlar
Böcekler
Tüm hayvanlar
Sessizlik sarmış dört bir yanı
İşte o zaman anlamış halk
Ve ağlamışlar hep bir ağızdan
Kaybettiklerinin ardı sıra
Kapılar kapanmış
Karanlık büyümüş
Büyümüş
Büyümüş
Ve masalımızda böylece sona ermiş
İyide masalcı amca
Herkes mutsuz
Herkes düşsüz
Son böyle olunca
Baştan yazalım masalı
Mutlu bitsin sonu
Neşeli şarkılar kaplasın gökyüzünü
Ve dans etsin halk
Prens
Prenses ve küçük emek
Bir masalı baştan yazamazsın küçüğüm
Ama sonunu değiştirebilirsin
Sonunu yeni baştan sen yazabilirsin
Artık masalcı sensin
Ve bu masalın sonunu sil baştan
Sen
Sen yazmalısın
Vuslat AKTEPE