\] / Yitip giden bir ömrün, hikayesi satırlar, / Sahipsiz

Neredesiniz?
Geziciler, çapulcular, duran, oturan adamlar?
Mısır, Şam ağlıyor. Bebekler, çocukla, analar ölüyor.
Siz neredesiniz?
Hangi yazlık bölgede? Hangi koyda. Yatınız da, şezlongunuz da bilmem hangi marka içkiyi yudumluyorsunuz????

Gittiğini sandığımda ki çaresizliğimle dökülürken dudaklarımdan kelimeler, sen tüm varlığınla hala duruyordun dimdik ayakta karşımda. Gidişinin ardından yaktığım ağıtlar seni gördüğümde sevinç çığlıklarıyla çınlattı dört bir yanı.

İnsan/sı: Sabit düşünür. Daha önceden inandırıldığı değerlerle inanç sahibidirler...
İnsan: İnandığı değerleri düşünür, inandırıldığı değerlerle karşılaştırma yapar...

Biliyorum çok üzdüm, incittim, kırdım. Sen bana güvenirken hayal kırıklığına uğrattım seni ve yüreğini.

Sevgi, aşk;
Ben değil sen diyebilmektir.
Benlikten vazgeçebilmektir...

Topla sana ait tüm kırıntıları / Doldur bavuluna solmuş anıları /

Hadi bir düş sun yüreğime / zemheri ayazda düşelim çıplak ayak yollara

Bedeli ödenmemiş mutluluklar vardır, hani kimi zaman neşeye boğar sevinçle, kimi zaman en inanılmaz oluru getirir önünüze.

Bir sevda masalıydık sen ve ben / fırtınaların içinden kopup gelmiş yorgun gemi

Ne kadar yol varsa içimde gidilebilecek / bentler koyup etrafına kapadım yolları

Ahhh Lidya lacivert bir denizin ortasında kalmış gibiyim / bozbulanık sular doluyor hücrelerime

Evet ne oluyor?
Şu anda yaşadığımız toplumda zamane gençleri dediğimiz topluluk düzeneğine birşeyler oluyor. Erken yaşta evlenip çoluk çocuğa karışmaya pek bir heves sardılar. Daha ilköğretim sıralarında başlayan bu salgın kızlarımızı okuldan kopartıyor ve koca bulma yarışına sokuyor.

Ahhh Lidya yarım kalmışlığın gölgesinde yaşamaktır yaşam / şair duygularım firarda bak yine

Ahhh Lidya mürekkebi bitik kalemin ucunda yazılamaz oldu sevdam / yokluğunda pusulasını kaybetmiş

Ahhh Lidya kıralım esaret zincirlerini / ebediyete açılsın her bir halka

Ahhh Lidya matemlerin asılı kalmış yüreğinde / saçılmış düşlerin etrafa /

Kartalların uzun bir yaşam süreleri vardır, yetmiş yaşlarına kadar yaşayabilirler. Fakat kırklı yaşlarında zorlu bir dönemeç, sıçrayış onları beklemektedir. O yaşlara geldiklerinde gagaları göğüslerine kadar uzar, pençeleri esnekliğini kaybeder, sertleşir, tüyleri ağırlaşır ve kalınlaşır.

Hayatınıza giren,size hep gülen yüzlerin dostunuz olduğunu düşünenlerdenseniz, yanılıyorsunuz demektir. Yanılgınız da siz güldüğünüzde dost olduğunuz için, çıkar gözetmeden, menfaat düşünmeden gülümsediğinizden, herkesi kendiniz gibi görmenizden kaynaklanır.

Bizler bazen içinde bulunduğumuz nesnelerin dışında, ruhsal boyutta ki varlığımızın; varoluşumuzun sebebi saydığımız sevgi kapasitemizle, diğer bir varlıkta ki, içi sevgi dolu olduğuna inandığımız başka bir ruhsal boyuttaki bir diğer varlığı severiz.