Bayram Kaya

Bir Uygarlığa Basit Bir Analiz 1

Bir seriye hücumuna ya da bir savaşa çıkılırken sosyolojik tabana tüccar bilinciyle “cennet karşılığında canlarınız ve mallarınız satın alınmıştır” deniyordu. Hatta “yaptığınız bu alışverişten dolayı size müjdeler olsun! Budur gerçekten çok büyük kazançla çok büyük başarıdır", diyorlardı cengâverlere.

Sahiplik 4

Bu ortak tanır olana karşı ortak tanımaz olan en az iki tane ayrı ayrı takdir ve iradenin çarpışmasıydı. Kolektifi iliği söyleyen irade ile kolektifi iliğe karşı olan iradeydi. Karşıtına göre inşa ve düşünce olmakla bu tecelli El’in bir çokluk karşısında belirmesidir.

Sahiplik 3

Siz de gözünüzdeki gözbağı olan illüzyon nedenle üretim hareketi içindeki kolektif ligi hiç göremezsiniz. Gördüğünüzü de açıklama söyleme bilincinde olamamakla hiçbir anlam veremezsiniz. Bu nedenle olup bitene sırf cahilce öğreti ile "Allah razı olsun" demekten başka amentü gücünüz yoktur. Bu da sizi sömürenleri kutsamaktır.

Sahiplik 2

Var oluş kendisinin beliren bir durumu karşısında, var olup ta beliremeyen birçok oyuk alanları üzerinde de yine kendi zıddıyla birlikte, bir ve çok oluşla bir arada belirişti. Bu bir asalağın oluşmasındaki “oyuk alan etkisiydi” de. Ve eylemler karşılık oyuk alan etkisiyle (zıddıyla) var oluştu. Yani var oluş çoklu

Sahiplik 1

İlk kolektif gelişmişlik içinde, kolektif mülkiyete karşı, kişi mülkiyetini dillendiren düşünce ve söylemler kolektif olana karşı kolektif olmayanın zıddı söylem olmakla akla geldi. Kolektif olana karşı kolektif olmayan düşünceler kolektif alan içinde boy vermiş olmakla tartışılıyordu. Fakat bir açmaz (handikap) vardı. Kolektif alan içindeki bir toprağın, bir ağacın,

El İle Gelen İyi Huy 2

Fıkıh ta yetmedi. Düşünsel tartışmalar başladı (kelam). Kutsal metnin açık anlamları yanında alt anlamlar aramaya başlandı (bâtinilik). Fıkıh, kelam da yetmedi bu kes de kutsal metinleri yorumlama (tefsir) başladı! Bu da yetmeyince kutsal metinlerin boşlukları, Musa'nın, İsa'nın sözleriyle (hadislerle) doldurdular...

El İle Gelen İyi Huy 1

Aynı şekilde güvenlikçi de ağaç bakımına ayıracağı zamanı, çocuk bakımına ayıracağı zamanı bakıcı ve meyve üretici sayesinde güvenlik işlerine ayırır. Ha keza çocuk bakıcısı da aynı gerekçelerle kolektif belirlenir. Yani ağaca bakım işinde bir kolektiflik vardır. Korunmada bir kolektiflik vardır. Yavru bakımında istesek te istemesek te bir kolektif

Tarihi Olan İlahi Adalet 11

Kişi mülk sahipliğinin her iki belireninden biri yani kişi mülk sahipliğinin olumlu belireni El ya da efendilerdi. Olumsuz belireni de köleler ve kölelikti. Kişi sahipli mantık ve kölelik, kolektif sahipli mantığın karşıtıydı. İşte El bu haline bakmadan köleliği ve kendisini kutsamak için kolektifi iliğe azma sapma deyip küfredecekti.

Tarihi Olan İlahi Adalet 10

Unutmayın ki kolektifi kolektif yapan sanat yapan temel üretim hareketi olmadan, sanatın ve hizmetin düşüncesini varlığını bile ortaya koyamazsınız. Snop ve küçük dağları ben yaratım diyenler. Kendisini “sanat” diye, her şeyin üzerinde gören banal, yozluklar. Bir iyi düşünmeli! Bu nedenle üreten hizmet hareketi dışındakiler; ancak ve ancak sosyo

Tarihi Olan İlahi Adalet 9

Tekrarlarsak bu oluşumlar var oluşun, akışın, kesikli sürekli durumları içinde olması ile olgu ve oluşlardaki süre durumların yasasıydı. Klorofil enerji bandı içinde mitokondri olamıyordunuz. Lityum atomu içinde alüminyum enerji bant seviyesiyle işlev durum olamıyordunuz. Atom ve moleküler de polimerler de enzimler de hücre de doku ve organlar da

Tarihi Olan İlahi Adalet 8

Deredeki akar su kesikli ve sürekli olması ile ancak vardır. Kesikli durumlar: 1- Kaynak suyu. 2-Kaynak sularının birleşip derede akması. 3-Derde akan suyun buharlaşması. 4-Buharlaşan suyun yağış olarak geri yeryüzüne dönmesi. 5-Yağışların toprak tarafından emilip, yeniden kaynak suyu olarak yer altında birikip bir artezyen ile yer yüzüne kaynak

Tarihi Olan İlahi Adalet 7

İşte Mustafa Kemal Atatürk, inşada âtıl kalan enerjiyi kendi alanı içinde dönüt yapacağı bir alanlarla sınırladı. Yalıtıma etti. Fetih üzerine, ganimet üzerine, kapitülasyonlar üzerine olmayan; köleliği yücelten söylemle değil, emeği efendi yapan üreten bir bilimsel ilişkili enerji dönüşümlü enerji üreten enerji santrallerini (kurumları) geri beslenim ile inşa ve

Tarihi Olan İlahi Adalet 6

Şimdi insanın nasıl köle olduğunun cevabını verelim. El’in “rızkı ben takdir ettim. Takdirde kiminize bol bol pay vardır. Kiminize paydan hiç kısmet yoktur” demişti. Böyle demekle kısmetsizleri kısmeti olanlara köle eden kendisi değilmiş gibi kendindeki suçu bir başka yere transfer edip sıçratıyordu.

Tarihi Oluşuyla İlahi Adalet 5

Bencil ben içte ve dışta harcadığı enerji ile yardımlaşma eksenli kolektif yapı üzerindeki kaynaklarından enerji sağladı. Sağladığı enerjinin bir kısmını yine bu kolektif katkıya vermekle yeniden kolektif çevrimi beslemiş oldu. Kısaca kişi eyleme başlarken tüm her şey gibi sahip olduğu enerji paketiyle kendisini çağıran eylem oluşa hazırdı.

Tarihi Olan İlahi Adalet 4

Mülk sahibinin size lütfedip karnınızı doyurması için (ücret- maaş- taşeronluk, sözleşmeli ücret vs.) vermesi inayettir. Himmettir. Azamettir. Ali cenaplınla "veli nimet" oluştur! Buna karşın size gözünüzü toprak doyursun. Nankör olmayın deniyordu. İşte El anlayışlı anlı şanlı adalet ve meşruiyet budur. Sürece yabancılaşma nerelere gelmişti.

Tarihi Olan İlahi Adalet 3

Ama kendi kolektif çevrimli ve düzenli süreçlerinizin; sosyo toplum gibi yalıtımlı durumları içinde iyi-kötü bir seleksiyon olarak çalışır. Sosyo toplumsal yapı çekirdeği korunan kişi bene göre olduğu için yapı ben merkezlidir. Sosyo toplumlar da davranışlar çekirdeğe doğru gittikçe sınırlanır ve çekirdeğe göre olur. Çekirdekten uzaklaştıkça genelleşir çekirdeğe göre

Tarihi Olan İlahi Adalet 2

Ya da sınırlanma veya sorumluluk içindeki tutumunuzla siz doyduktan sonra çevreye nötr durumla oluşunuzdur. Siz kolektifin mülk yaptığı bağıntı durumlara benim demekle kişinin kendi başına yapamaz olacağı bir şeyi sahiplenmesi ve dengenin bu sahipliğe göre eğilmesi sistemin çok fena bozulmasıydı.

Tarihi Olan İlahi Adalet1

İşte El kişinin bencillik gibi sinir uçlarına dokunan hitabı ile kişilere aksi yönden öngörülebilir bir yapı, anlayışı sunuyordu. Bu kes kişi köleliği ile efendi gibi olmanın düşlerini görme anlayışından doğan tevekkül etmenin istikrarını, meşruiyet olarak görüyordu.

Osmanlıda Kısmi Bir Etkin Hafıza 20

Yeterince kurumlaşamayan yöneten irade, fetih topraklarında organize olup kurum ve kurallar bir türlü gereği gibi devreye girmiyordu. Arap yönetimi yeterince bürokrasi bilmiyordu. Arabın ganimeti fetih ruhu yöneten irade bilincinin önünde gitti. Fetih hızlı gidiyor fakat yönetim tökezliyordu. Fetihle yönetim birlikte giden uyum değildi.

Osmanlıda Kısmi Bir Etkin Hafıza 19

“Kullarım” diyen Osmanlı padişahı da bir köle sahibi olan ya “seyitti”. Ya efendi ya sahibim” demekti. Egemen güç, ne zaman bir uyuşturan ortama; kitleleri biat yönünde senkronize eden bir söylemlere gerek duyduysa lümpenler (hiçbir değişilen emek değeri üretmeyen büyücüler, medyumlar, fal bakıcıları, kader kısmet çiler, hırsızlar, mafya ve

Başa Dön