İzedebiyat Çökmesin!
Çoğumuzun, çok büyük çoğunluğumuzun; kendimizi ifade edebildiği bir mecra, edebî kişiliğimizin önsözü, ruhumuzda kopan edebiyat fırtınalarımızın mukaddimesi oldu İzedebiyat...
Çoğumuzun, çok büyük çoğunluğumuzun; kendimizi ifade edebildiği bir mecra, edebî kişiliğimizin önsözü, ruhumuzda kopan edebiyat fırtınalarımızın mukaddimesi oldu İzedebiyat...
\_\_\_\_\_\_\_\_\_\_\_\_\_\_\_\_\_\_\_\_\_\_\_\_\_\_\_\_\_\_\_\_\_\_ Değerli ağabey Memduh Bayraktaroğlu’na ithafen... / Bembeyaz karlar üstünde bir çığırdır hayat!
“Silahlar sussun! Savaş dursun! Kan akmasın”
Bu sesler en çok ne zaman yükseldi?
TSK’nın Kandil’e başlattığı hava harekâtından sonra...
Hatta hava harekâtından da üç gün sonra... Zira, TSK bu defa daha öncekiler gibi gidip dağı taşı bombalamadı. Yüz civarında militan, onlarca barınak,
Gün boyunca on yedi rekâtlık Allah emri farzın tek rekâtını ifâ etme...
Sonra da git sırf “bu ne yaman cevval bir müm’indir yahu” desinler diye gecenin bir vaktine kadar yirmi rekât bidat namaz kıl...
Biz, millet olarak: Azınlıkların hakkını savunacağız diye (el hak savunmalyız) bu ülkenin aslî unsurunu ölüme mi mahkûm edeceğiz?
Karabağ’ın işgali ve Hocalı soykırımı bütün Türk milletinin kalbindeki yaradır... Hocalı soykırımı, sadece Türk milletinin değil, insanlığın kalbinde yara olmalıdır. Soykırımlar insanlık suçudur çünkü...
Ey sevgili,
Yoktur bende yazacak kudret Leylî vü Mecnun’u yeniden; ki, bende-i Fuzûlî’yem...
Önce "ucube" heykel, aylarca sanat düşmanıymış gibi takdim edilen bir şehir... Şimdilerde de bal ve kaşar heykeli çıkışıyla üstünde milletin geyik yapacağı bir şehir durumuna düşürüldü benim bahtsız Kars'ım... Gerçeklerle ironiyi harmanlamaya çalıştım...
Bir İlhan Ağabey biliriz biz, bizden içeri... / 30-35 yıldan fazla...
Yazarlar ve Yapıtları seçtiğime bakmayınız. Yazamayan yazarlardır konumuz... Sadece haber sitelerindeki köşelerde değil, edebiyat sitelerinde de boy boy, çeşit çeşit arz-ı endam ediyor bunlar...
Ne “oyunuzu şu partiye verin” amigoluğu, ne de “vurun bre, indirelim” ucuz kahramanlığı. Hem, yazanları kim ipliyor ki, beni de iplesinler?! Üstelik ne yağ satanla ne de bal alanla alakam var. Alakası, bir bağı olanlar özlerini cırsınlar; belki bir püskevitleri falan olur. Yoksa uzaktan uzağa bana ne?!
Beyoğlu’ndaki İstiklâl Caddesi İstanbul için ne ise, İstiklâlî Millî Cadde de Kars için o idi. Diyebiliriz ki kültürün, sanatın merkeziydi. Zamanın tek eğlencesi sayılabilecek sinemaların bu cadde üzerinde olması da caddenin önemini artırıyordu.
Yerine ve adamına göre bir İstanbul beyefendisiydi. Türkçesi su gibi akıcı ve duruydu. Kelimelerini hep özenle seçerek konuştuğunu sanırdınız, oysa o hep nazik, hep saygılı, hep mütevazı ama tevazuun altına sakladığı bir bilge kişiliğe sâhipti...
Eğer hukuk, hukukun üstünlüğünü egemen kılsaydı: Hiç ama hiç kimse 27 Mayıs darbesini gerçekleştirmeye cüret edemez, milletin hür iradesini yok sayamaz, milletin seçtiklerini deviremez, özel mâhkemeler kurup devletin 10 yıl başbakanlığını yapan Menderes’i ve arkadaşlarını emirle yargılatamaz ve emirle idâm kararı verdirip dârağacında sallandıramazdı... Bu ülkede, herkesten önce
Özgürlük rüzgârları bir kere esmeye görsün. Esince önünde hiçbir diktatör, hiçbir güç ayakta duramıyor, kapalı kapılar ardında kurulan hiçbir sinsi plan tutmuyor... Zaman, Arap halklarının estirdiği özgürlük rüzgârı zamanıdır. Despotlar birer ikişir gidiyorlar; halkın hürriyet arzusunun önünde dikiş tutturamıyorlar. Gidiyorlar, gidecekler, gitmeliler...
Dizi dizi gelirmiş kervanlar... / Atlar, develer, merkepler sıra sıra. /
Demek ki hiç de öyle değilmiş. İçin için birtakım sıkıntılar varmış ki, gösteriler bir aydan fazladır sürüyormuş. Olgun ve mazbut görünen Tunus halkından bu denli büyük ve şiddetli bir hareket beklemeyen uluslar arası siyâset analistleri ve dünya medyası da pek uyanamamışlar ki, olayları nerdeyse son günde gündemlerine aldılar.
Sadece Müslümanların, Şiilerin, Alevilerin, Sünnilerin, Türklerin, Kürtlerin, Arapların, Acemlerin değil; yeryüzünde her türlü zulme, baskıya, kıtala, zillete, alçaklığa karşı çıkan herkesin dâvâsının adıdır Hüseynî dâvâ.
Başlıktaki parantez içinde ünlem işaretinden de anlayacağınız gibi aslında ortada bomba momba yok! En azından şimdiye kadar yayımlananların içinde yok...
Amma velâkin gündemi de Wikileaks oluşturuyor. Birkaç kelâm da ben etmezsem içimde ukde kalır.
Bugüne kadar ortaya çıkanların içindeki leblebi çekirdek tadında dedikoduları ve
Bu ülkede ne vakit özgürlükçü hareketler azıcık filizlenmeye başlasa, sesler az biraz özgürlük için yükselse; yasakçı ve dayatmacı zihniyet ayağa kalkmakta ve “Bölünüyoruz, parçalıyorlar bizi, vatanı satıyorlar! Ayağa kalk ey ehl-i vatan!” feryatları ile korku pompalayıp, ortalığı velveleye veriyorlar.
"Kalem erbâbı olmak sadece ona buna çatmak değil, zaman zaman da hayatın küncüne kelimelerden çenet taşı koyabilmektir!.." (Cahit Kılıç)
Kendimden bahsetmeyi sevmem.Zira, "ben" demekten hicap duyan bir insanım.Özel sektörde İdari İşler müdürlüğü yapmış bir emekliyim.
İstanbul
Kendi penceremden dünyaya bakmak...
Divan şairleri, divan şiiri. Ve elbette ki XX. yüz yıl şairlerimiz.
Fuzuli, Cahit Sıtkı,Yahya Kemal...Özellikle Azerbaycan şairleri!