İlham Perisi
Ne bir hançer gördüm yokluğun kadar keskin / Ne de bir narkoz, gözlerin
Ne bir hançer gördüm yokluğun kadar keskin / Ne de bir narkoz, gözlerin
Şairler yalan söyler… / Hiçbir şeyim değilsin / Sana muhtaç,
Aklımdasın / Kibrit gibi… / Ateşsizken son sigaram elimde
Hayat Ertelenmez! / Daha doğar doğmaz anlamalıydın / Her şeyin
Gidersen / Bilmem kaç yıldır mapus damında / Ağarmış sakalıyla
Hınzır kelimeler kalemimin ucunda / Ha düştü ha düşecek… /
Bir yağmurda ıslanıp tüm saf aşıklar gibi / Vapurda bir bardak çay içmeliyiz
Zamansız bir buluttun sağanak gözlerinle / Bir geldin ki ıslanmanın ne yeri ne
Beynimde kıvılcımlar çakıyor sanki / Bir şeyler fısıldıyor bana ha bire
Çoğaldı uzaklara dalıp dalıp gidişim / Daha derin sularda boğuluyorum artık
Bozulmadı mutluluk orucu gariplerin / Gidişinle bir tokat daha yediler /
Uyku yüzü görmeyen şu gözlerime / En büyük belasın sen, bulduğum bulacağım
Fırtınalı gecelerde kıyıya vuran dalgalarda bir sevdanın sesi yankılanır hala: “Ah Tamara! ”...
Zifir saçlarını bağladın yüreğime / Gözlerimin kuytusuna ışığını katarak /
Bakma böyle pervasız durduğuma sen / Bir çığ daha düştü üstüme
Hâlâ saçlarımda ellerinin kokusu / Bilirim sevgin aşk-ı ezeldir /
Sensin çöl toprağına usul usul yağan kar / Kaç mevsim geçti, gelmeyen bahar
Biri “Aşka uçma” dedi, “Kanadın yanar” / Biri “Aşka uçmazsan kanadın neye yarar”
Kapat, başka bakışlar değmesin gözlerine / Kıskanırım... / Dolaşma sen
Güller bigâneyken tuttuğum yasa / Bülbülle mekânım dağlardı benim /
Susmayı öğretmişti büyürken hayat
Belli ki bir çocuk saklı kalmış içimde
Sekiz buçuk yaşının bilgeliğiyle…
Anlatmamam gereken şeyleri anlatıyor
1982'de doğup ölmeye başladı, 2008 biterken hala ölmemişti...
İstanbul
Farklı tarzlarda, kafiyeli, kafiyesiz; ölçülü ölçüsüz; kafiyeli kafiyesiz; olur olmaz, ne idüğü belirsiz, çarpan şiirler...
Farklı tarzlarda birçok yazar...