Ağla, Ağla, Açılırsın...
Hiç bekleme geceler güneşle üstünü örtmez / Paylaşmaya kıyamadığım yalnızlığım emrine amade
Hiç bekleme geceler güneşle üstünü örtmez / Paylaşmaya kıyamadığım yalnızlığım emrine amade
Fakirleri doyurmak, Müslüman için miraç / Fakiri hor görmekse, bulaşıcı veremdir
Tarih öğretmenliğinden emekli olup da Sarımsaklı ’ya taşındığımız ilk günlerde, henüz memuriyetin alışkanlıklarını terk edememiştim. Yani, hala saçı sakalı düzenli tıraş ediyordum ve hala kravatla, takım elbiseyle sokağa çıkıyordum. Bu halim komşuların çok dikkatini çekiyor ve bu resmi kılıklı adamın ne iş yaptığına dair aralarında yorumlar yapıyorlardı.
Halil Kaya’nın otobüsü saat tam onüçte hareket etti. Bora ile Hülya, otobüsün arkasından uzun uzun el salladılar. Sonra Hülya, bir görevliye, “Ayvalık’a saat kaçta varır?” diye sordu.
“Allah kısmet ederse saat yirmi birde Ayvalık’ta olacaktır.”
gövdelerine adını kazıdığım çamları devirmişler / sözlerinin gramajını almakta hassas terazili kuyumcu
Deli gönül muhtaçtır, Gülbahar’la gülmeye / Gülbahar bir dilberdir, kadın yüreği yangın
Tanrı kelebekleri, iki defa yarattı / Önce altın kozaya, birinciyi kapattı
İnanamıyorum böylesine acımasız gidişlere / Seni tanımamış olsaydım / Aşkı
Oradan kaçabildiğim kadar hızla kaçtım. Kulağıma gaipten sesler geliyordu: “Kaçma, kaçtıkça, sıra sana gelecek!…”
Tam da yüreğimin ortasında avladım seni, / Kafadan sıktım mermiyi… /
Kafeteryada kalanlardan Paşa, Metin’in solcu gruptan ayrılarak elindeki poşetle kafeteryaya doğru geldiğini görünce dikkat kesildi.
“Anlarız birazdan şu kitapların ne kitabı olduğunu.”
Mehmet Ali, İstanbul, Kiev arasında gezi turları organize eden bir turizmciydi.
Buna rağmen, şimdilerde kalbinden şikayeti olan benim. Sık sık daralmaktayım ve heyheylerim üstüme üstüme gelmekte. Kocamın sabahın köründen gecelere kadar işiyle meşgul olmayabileceği çok takılır oldu kafama; “acaba,” diyorum, “beni aldatıyor mudur?
Anadolu Üniversitesi rektörlük binasındaki Sosyal Bilimler Fakültesi dekanı Prof. Dr. Nezih Al’ın bürosu iç içe iki odadan ibaretti. İçeriye, Nezih beyin yanına, dış odadaki sekreter kızın yanından geçilerek giriliyordu.
bugün bayram, / görüş günü… / kimse gelmedi görüşe...
\-- aşk bitti, meşk bitti, / benim için her şey bitti…
güneşi geceyle örttüm, / yüzüne bakmasın diye / yağmuru rüzgârla
yalnızlık, / • yıldızlar altında, / • sigara paketinin
dün fırtınaydın penceremin önünde, / sonsuzluğa uzanan uğultularınla, / düştüm
akşamın nereye çıkacağı belirsiz yollarında / düş kurarak, / bir
Okur yazar, okuduğunu anlar, yazdığı okunur, emekli büro memurluğundan devşirerek,
kendi kendine oldu yazar...
1953 Eskişehir doğumlu. A. Ö. F. mezunu. Şeker Fab.A.Ş.den emekli memur. Yaşamını halen Ayvalık Sarımsaklıda sürdürüyor.
Balıkesir
Türkçeye aşık, yazım kurallarında hassas. Öykü ve şiir yazar... Kötü yazarları acımasızca tenkit eder...
Hiç kimseden etkilenmemiştir, kendine özgü bir yazı dili kullanır...
yok...