sedat Yalçın

Çocuk ve Torun Sevgisi Üzerine...

Torunlar çocuklardan daha fazla sevilir derler. Külliyen yanlış bir ifade bana göre. Gençliklerinde çalışma hayatı, zaman darlığı veya toyluk nedeniyle çocukları ile fazla ilgilenemeyen anne ve özellikle babalar, çocuklarla oynama zevkini ancak torunları ile giderirler. Kılıfta hazırdır “ torunlar çocuklardan fazla sevilir”.

Altın Diş

Benim uzaktan bir akrabamın oğlu evleniyormuş. Bu mektubun üzerinde adresi var. Şu bezin içerisindeki altını bozdurup parasını o adrese gönderirmisin dedi. Bez parçasını aldım, yavaşça açtım. İçerisinde, yeni çekildiği belli olan, bir altın diş duruyordu. O zaman, yaşlı amcanın konuşmasındaki tuhaflığın sebebini anladım. Yaşlı amca, ağzındaki tek altın

Masallar Diyarı

Bu ülkede yaşayanlar, ülkelerinde yaşamaktan o kadar mutlu imişler ki kesinlikle başka ülkelere gitmek, orada yaşamak gibi bir düşünceleri yokmuş. Hatta başka ülkeler, kendilerinden vizeyi bırakın, pasaport dahi istemedikleri halde başka ülkelere gitmeyi akıllarından bile geçirmezlermiş

Din ve Ahlâk Üzerine (Japon

Şimdi biraz Japonların deprem sonrası sergiledikleri tavırlardan sozedelim. Bu kadar büyük bir felâkete uğramalarına karşın, ortada sağa sola koşuşan bir kalabalık yok. Salya, sümük ağlayıp “ nerede bu devlet” diye yırtınan yok. Yardım noktalarına saldıran yok. Herkes tek sıra olarak yardım almak için bekleşiyor.

Kamera ve Yönetim!

Şöyle bir düşünce talimi yapalım beraberce. Ülkede tüm kamera sisteminin, tüm güvenlik güçlerinin 24 saat devre dışı kaldığını varsayalım.Veya tüm kontrol, polisiye hizmetlerin 24 saat greve gidecekleri duyurulsa, ne olur ?

Alışılmışın Dışına Çıkmak

İnsanlık tarihi bunların örnekleri ile dolu değilmidir. Alışılmışın dışına çıkarak düşünen zihinler, insanlığın bugünkü seviyesine gelmesinde rol oynamışlardır. Eğer atalardan gelen bilgilerin doğruluğuna saplanıp kalsalardı bu zihinler, herhalde insanlık hala ilk, belki de orta çağ seviyesini aşamıyacaktı.

Kendi Hapishanemiz

Yaşam ırmağı gürül, gürül hızla kopürdeyerek akarken, bizler kısır bir döngü içerisinde kendi hapishanemize kendimizi mahkum etmişsek ; buna da yaşamak diyorsak, kendimizi kandırmıyormuyuz acaba ?

Eski Bayramlar Gerçekten Daha mı Güzeldi?

Bugün geriye dönüp baktığımda bayramların çok sade bir şekilde kutlanmış olduğudur. Yanılmıyorsam asıl özlem duyulan bayramlar değil, yaşanılan o yaş devreleridir. Çocukluk, gençlik çağlarına duyulan özlemin başka bir tarzda ifadesi olsa gerek.B allandıra ballandıra anlatılanlar aslında bayramlar değil çocukluk ve gençlik yıllarının o heyecanları.

Bilgi Çağımı, Düşünce Çağımı?

Çağımızın bilgi çağı olduğu söyleniyor. Bence değil ! Günümüzde bilgiye ulaşmak çok kolay. Eskisi gibi ciltlerce kitaplara sahip olmak gerekmiyor. Bir tuşla hertürlü bilgiye erişebiliyoruz. Günümüzde teknoloji, hamallığı ortadan kaldırmıştır ; gerek fiziksel, gerekse zihinsel hamallığı. Dünyanın bir ucuna yorulmadan gidebiliyoruz. Bir tuşla hertürlü bilgiye erişebiliyoruz. O halde,

Bayram Ziyaretleri

Düşündüm, neden bizler kişiliklerimiz arasına maddiyatı sokuyoruz. Hiç olmazsa bayram gibi özel günlerde, sadece yüreklerimizle birbirimizi kutluyalım. Daha doğru olmazmı? Ne dersiniz. Belki bir başlangıç olur bu temennim.

Söz Gümüşse, Sükut Altındır.

İnsanlar, sessizliğinizi kendilerine karşı takınılmış olumsuz bir tavır olarak görüyorlar çoğu zaman.
Ya da canınızın bir şeye sıkkın olduğuna karar veriyorlar. Siz sessiz kaldıkça durmadan mantık yürütüyorlar. Durmadan bu sessizliğin ne anlama geldiğini düşünüyorlar. Sonra da sizin kendi düşündükleri şeyi yapmakta olduğunuzdan emin oluyorlar. Bundan bir

Neden Saçmalarız?

Neden bir grubun taraftarı olmak zorunda kalıyoruz. Grup üyesi olmak güç demektir. Güç te maddi veya manevi yardım almak demektir. Yukarıda Dördüncü Murat ın sözü ne kadar doğru ; grubun üyesi olmak , yardım almaya, onun sonucunda da emir almaya kadar uzanır. Bu durumda her şartta grubun fikirlerini

Başın Sağolsun!

İnsanın sevdiği bir kişiyi kaybetmesi muhakkak üzüntü vericidir. Kim ne derse desin, acı duymamak olanaksızdır. Ateş, düştüğü yeri yakar. Diğer bir deyişle, ateşin düşmediği yerler ise yanmaz. Daha açık ifade ile, ölüm olayında, herkesin üzüntü duyması sözkonusu değildir. Ancak, üzülüyor maskesini takmak yolu ile, üzülenin yanında olmak istenir.

Allah Yardım Etsin...

Dilimizden hiç düşürmediğimiz şu cümleler beni çok rahatsız ediyor “ Allah yardım etsin”, ”Allah korusun”. Topu Allah’a havale ederek sorumluluklarımızdan kurtulduğumuzu sanıyoruz. Tam bir kandırmaca. Zihnimiz bizi kısa süreli de olsa oyalamayı başarıyor bu şekilde. Ama nereye kadar! Şöyle bir bakalım gündelik hayatımıza!

Sevgi Karşılıksızmıdır?

Halil Cibranda aynı şeyi söylemiyor mu ?
Çocuklarınız sizin çocuklarınız değil.
Onlar Hayatın kendine duyduğu hasretin oğulları ve kızları
Onlar sizinle gelirler ama sizden değil.
Sizinle birlikte olsalar da size ait değil

Sorgulama/mak

Papağan gibi aynı şeyleri tekrarlamak insanlara ve zihne kolay gelir. Sorgulama ise ayrı bir güç ve cesaret gerektirir. İnsanları diğer canlılardan ayıran en önemli özelliği AKLA sahip olması değilmidir. Aklımızı sorgulamada kullanmıyacaksak ,kaset gibi aynı şeyleri tekrar etmek aklı kullanmaktan ziyade aklı uyuşturmaz mı? Uyuşma da bir nevi

Zaman İlacı

Herşey taze iken hiç unutulmıyacakmış gibi gelen her olayın, zaman geçtikçe, artık eskisi kadar acı vermediğini hissetmeye başlarız. Zaman ilacı etkisini göstermeye başlamıştır artık.

İnsan Sevgisi

Hayvan sevmeyen insan sevemez diye bir söz vardır. Ancak hayvan sevmek adına, hayvanlara eziyet çektirmiyormuyuz acaba ? Empati denilen olguyu hayvan sevgisi için neden kullanmıyoruz ? İşte bu düşünceler ışığinda, farklı bir bakış açısı ile, hayvan sevgisini irdelemeye çalıştım

Tahammülsüzlük

Demek istediğim, sayı fazlalığı hiç bir zaman haklı bir neden değildir. Fazlalık, sürü psikolojisi etkisi yapmaktadır. Tabirimi mazur görün , sürünün/kalabalığın hoşuna giden şekilde davranmak, yazılı veya sözlü ifadelerde bulunmak çok kolaydır ve kolayca taraftar ve destek bulur.

Başa Dön