Bu Bize Bir Uyarıdır!
Allah, şeytanın kışkırtıp-saptıramadığı insanları "BENİM KULLARIM" olarak tanımlarken, siz şeytana mı aldanıyorsunuz?
"Kelimelerin gücüyle dünyaları değiştirin."
"Kelimelerin gücüyle dünyaları değiştirin."
Allah, şeytanın kışkırtıp-saptıramadığı insanları "BENİM KULLARIM" olarak tanımlarken, siz şeytana mı aldanıyorsunuz?
YÖK’ ün katsayı kararı, küçük bir gruba avantaj sağlamak adına, çok daha büyük gruplara haksızlık getirmektedir. Eşitlik, eğitim özgürlüğü değil, bir gruba haksız kayırma sağlamaktadır.
Saygısızca, düzeysiz espri ve basit fıkralarla insanlarda dine ilgi uyandırma yöntemi çok tehlikeli. Değil ilgi duymak, izledikleriyle adeta kanı donan insanın Allah’a, İslam’a, Kur’an’a ve Müslümanlara karşı kalbi soğur. Karanlık kafaların hurafe dolu bu tarz bir tebliğ yöntemi, insanları dinden uzaklaştırır, adeta cehenneme iter.
Bir edebiyat çevresinde şovenizmin "ş" si geçiyorsa, tavrını edebiyattan yana koyanlar şovenizme karşı çıkmalılar. Çünkü sanattan yana olmak demek insandan yana olmak demektir.
Bazı annelerin toplumda yerleşmiş olan "kızımı ne doktorlar ne mühendisler istedi vermedim" sözü kızını yüceltmek değil aşağılamaktır. Bu sözü annelerin gururlanarak söylemeleri onların ne denli cehalet içinde ve Allah’tan uzak yaşadıklarını gösterir. Allah’tan korkan ve O’nun sınırlarını korumaya çalışan bir annenin kızının eşi olacak insanda aradığı özellikler bunlar
Wowturkey hakkında her gün yeni bir konu çıkıyor ortaya. Araştırmalarım sonucu bir kaynaktan çok ciddi ve düşündürücü bir mesaj aldım. Mesajı bana gönderen kişi belli ki sitenin sahibini yakından tanıyor.Mesaj geldikten sonra yaptığım araştırmalarda daha önce bu kişinin A.B.D vatandaşlığıyla ilgili yazılmış bir takım ifadelerede rastladım.
Hayvanların, kurban edilmediği...
Siyasi iktidarların, amaçlarını gerçekleştirmek isteyenlerin, kurbanlardan medet ummadığı...
İnsanların kendini kurbanlık olarak sunmadığı...
Kısacası, “Kurban” kültünün yok edildiği...
Yaşamın, yalnızca yaşamın, doğanın ve evrenin, canlı cansız tüm varlıkların ayrılmaz bütünlüğünün kutsandığı bayramları, kutlamak istiyoruz artık.
Günlerdir bağırıyor izedebiyat, haykırıyor...Güzel projelerimizin devamı için her alanda gerekli olduğu gibi, para lazım diyor
Akciğerin, diğer organlar adına da temsili bir konuşma yapan, bulunduğu bedenin sahibiyle kopan iletişimini ve içinde bulunduğu bedenin sahibinden aldığı intikamın öyküsü.
1 Mayıs 2008’ de hayasızca yapılan insanlık dışı uygulamaların toplumsal bünyede açtığı yaraları sarmak yine de işçilere, emekçilere, kamu çalışanlarına ve onların örgütlerine düşecek. Zira, çalışan, üreten, inşa eden, yapan ve ortaya çıkaran onlardır. 1 Mayıs da onların bayramıdır…
Fransa cumhurbaşkanı Sarkozy'nin bırakın sağ kolunu, sağ beyin lobu olduğunu düşündüğüm sayın(!) Patrıck Deveciyan bey diyor ki, "Türkler bir milyon ( hoş bu rakamlar üzerinde bile Fransa tutarlı değil- farklı farklı rakamlar telaffuz ediliyor) ermeni üzerinde soykırım uygulamıştır.Sadece ermeniler de değil, ayrıca otuz bin kürt vatandaşın ölümünden sorumludur."
Türkçesi varken yabancı olan kelimenin kullanılmasına günümüzde oldukça sık rastlanıyor ve bu oldukça hızlı bir şekilde de yayılıyor. Peki, neden Türkçesi varken yabancı olan kelimeyi kullanıyoruz?
Bu yalnızca insana bindirilen, işin parasal balta yanı. Bir de insan hayatını hiçe sayan....
Tiyatro ahlakından, etiğinden ve oyunculuğundan sorumlu nöbetçi müdür olarak, Oyun Atölyesi Genel Sanat Yönetmeni Haluk Bilginer, bilgisi olduğu halde oyuna keyfi olarak 50 dakika geç gelen ve mazereti sadece ‘unutmak’ olan oyuncuya ne yapar?
Basın milletin gözü, kulağı ve dilidir. Halkın göremediklerini görür, duyamadıklarını duyar, söyleyemediklerini de söyler. Bugün Türkiye’de bin 300 radyo kanalı, 360’ın üzerinde televizyon kanalı ve iki binin üzerinde de süreli yayın vardır. Bunlar çok sesliliğe zemin hazırlayarak demokrasiye hizmet ediyorlar. Fakat son zamanlarda Anadolu’da çıkan gazeteler tedirgin… Çünkü
Cumhuriyetimizin kurucusu ulu önder M.Kemal ATATÜRK'e dair...Can Dündar imzalı sözde belgesel filme eleştirilerim..
Bize ise Nobel Edebiyat Ödülünü reva görecekler bu senaryoyu yazdığımız için...Garanti veririm!J)(!)
Halid Ziya Uşaklıgil