Müstehcen Sanatla İmtihanımız
Müstehcen, Arapça kökenli bir kelime Çirkin ve ayıp anlamına gelen h-c-n kökünden gelen müstehcen kelimesi, ahlâkî açıdan utanç verici fiilleri ifade etmek için kullanılır.
"Yazmak, aslında var olmayan dertlere çözüm bulma sanatıdır." – Franz Kafka (kurgusal)"
"Yazmak, aslında var olmayan dertlere çözüm bulma sanatıdır." – Franz Kafka (kurgusal)"
Müstehcen, Arapça kökenli bir kelime Çirkin ve ayıp anlamına gelen h-c-n kökünden gelen müstehcen kelimesi, ahlâkî açıdan utanç verici fiilleri ifade etmek için kullanılır.
Ve fırtına sonrası gelişen sorunlarımızı çorap söküğü gibi yaşar, ağır faturalar ödemek zorunda kalırız. Öncelikle akıl ve ruh sağlığımız bozulur. Bozuldu mu, ne işte, ne okulda ne de toplumun içinde başarılı ve mutlu günlerimiz olur. Hüzünden öte duyguları yüklenip, pişmanlıkları sırtlayarak, güven kayıpları yaşarız.
Ne sporda ne sanatta ne de ticaret hayatında, öyle ilah filan yoktur. Biz inanan insanlar olarak bir tek ilah biliriz O da Rahman ve Rahim olan, her yerde hazır ve de nazır Rabbımız Allahdır... Göz önünde olan kişilerin konuşurken azami derecede dikkat etmeleri gerekir ağızlarından çıkacak kelimelere...
Hiçbir şey asla ama asla bedava değildir Hiçbir şey ama Hatta ve hatta Hem bedava hem de zorlanıyorsa Burada sıkıntı var demektir.
Bir dönemin kudretli paşaları, kodamanları... Son günlerde bazıları bir hayli sıkıntı yaşıyormuş. Çok yazık. Bir ömür boyu bu devlete, bu millete hizmet et dur, sonra da bu hallere düş. Olacak şey değilmiş. Hasdal Askeri Cezaevinde yatan muvazzaf paşalar da dert yanıyormuş. Yemeklerden şikayetçilermiş. Kuru fasulye, nohut yemekten helak
“Bugünün Rânalarına” ithaf edilmiş roman, sözde bir hoşgörü ve barış dini olarak pazarlanmaya çalışılan İslam’ın, Râna’nın gözünden aslında hiç de öyle görünmediğini açıkça ortaya koyuyor. Genç, taze, saf bir ruhun, ama aynı zamanda çok bilmiş bir çocuğunun İslam’a çıplak gözle bakışı, bu dinin genç bir kız kalbinde yarattığı
Bulursanız siz de yazın. Yazın ki anlaşılsın gerçekler. Dünya duysun da başka bir oyuncak bulsunlar kendilerine.
Bazı dostların bazı şeyleri, bazı şeylerle bağdaştırma yeteneği ve algılama seviyesi olmadığı için; ben onların gözlerindeki perdeyi kaldıracağım İnat ettim Tabiatım böyle.
Türk Sinemasında Kürtler ifadesi ne kadar itici ve üzücü bir kullanım değil mi? Bu ülkenin vatandaşlarını ötekileştirmek ve zencileştirmek Amerikaya yakışsa da Türkiyeye yakışmayacak bir yaklaşım biçimidir.
Kimse gönül koymasın; içimizi acıtan bu ihmal ve sorumsuzluklar, yeter artık, dedirtecek noktaya gelmiştir. Herkes, dönüp, benim de ihmalim var mı, diye kendisine baksın. Bu, özel ricamızdır.
Canım ülkemin insanlarının sevgi ve cinsellik konusundaki ihtiyaçları dillere destandır. Tam da bu noktadan bakıldığında Türk Erkeğinin dünya literatüründe bu noktada bir şanı ve şerefi dahi vardır diyebilirim. Sizler de bu övgüyü büyük bir ihtimalle çeşitli vesileler ile zaten duymuşsunuzdur! Bu tarz insanların neden bu tutum içerisinde bulunduğunu
"The only thing necessary for evil to flourish is for good men to do nothing."
Edmund Burke (The Rise of the Evil)