Bilgeler ve Balıklar Kitabı Üzerine

20li yaşlarımda kitaba olan ilgimin artması yüzünden çok sıkıntılar çektim. Gerek kitap almaktaki imkansızlıklarım gerek bahşirelerle satın aldığım kitapları vakitsizliğim ve uğraşılarım yüzünden okuyamamışlığım beni hep hüzünlendirmiştir. Hatta çoğu kez satın aldığım ama okuyamadığım kitaplarımla özellikle geceleri göz göze geldiğimde seni okuyacağım az sabırlı ol dediğimi, kitabımın da üzgün, solgun bir ifadeyle bakıp; Sen mi okuyacaksın? diye sorduğunu hatırlıyorum

yazı resimYZ

20li yaşlarımda kitaba olan ilgimin artması yüzünden çok sıkıntılar çektim. Gerek kitap almaktaki imkansızlıklarım gerek bahşirelerle satın aldığım kitapları vakitsizliğim ve uğraşılarım yüzünden okuyamamışlığım beni hep hüzünlendirmiştir. Hatta çoğu kez satın aldığım ama okuyamadığım kitaplarımla özellikle geceleri göz göze geldiğimde seni okuyacağım az sabırlı ol dediğimi, kitabımın da üzgün, solgun bir ifadeyle bakıp; Sen mi okuyacaksın? diye sorduğunu hatırlıyorum

Aslında kitaplarıma karşı hep iyi davranmışımdır. Onları temizlerim, tozunu alırım, okşarım, severim, bazen koklar, bazen de öperim

1997 yılında internetin bu ülkede yeni yeni yayılmaya başladığı bir dönemde birçok kitap projesinde fahri olarak çalıştım. Dev eserleri, kıymetli kitapları kelime kelime yazıp onları bir külliyat haline getirdim. Tabi kimsenin bu durumdan haberi yoktur. Bu bir hobiydi benim için. Bugün külliyat olarak internette dolaşan binlerce eserin e kitap olmasında imzam vardır. Okunan ve ardından el açılıp Fatihaların dile geldiği her duada azıcık hissem olduğunu hissediyorum

Her ne ise

Mevzumuz bunlar değil. Mevzumuz CHPli 104 yaşındaki bir Dinozorun Bilgiler ve Balıklar kitabıyla ilgili Evet İş Bankası Kültür Yayınları arasında çıkan Bilgeler ve Balıklar adlı kitabın sahibi Cahit Kayranın bir eseri olan bu kitap kendi deyişiyle, haftanın bir günü bir balık sofrasında buluşan, değişik düşünsel ve nesnel yapıda yedi adamın yaptıkları konuşmaları konu ediniyor.

Öncelikle size Cahit Kayra kim ya da Cahit Kayra nedir diye mini bir açıklama yapmam gerekir. Kayra, 1917 yılında İstanbulda doğmuş Yahudi kökenli Türk bir siyasetçi ve yazardır Siyasal Bilgiler Okulunu bitirmiş, İş Bankası Yönetim Kurulu Üyeliği, 4.(XV) Dönem Ankara Milletvekilliği ile Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanlığı yapmış, evli iki de çocuk babası biridir. Takribi olarak 43 tane basılmış eseri vardır. 104 yaşında CHPli bir dinozordur ve hala da hayattadır.

Bilgeler Balıklar isimli bu eserini bana yayıncılık yaptığım bir dönemde yine aynı tayfadan olan bir yayımcı hanımefendi hediye etmişti. Hediye kitaplar benim için önemliydi. Onları özenle okumam gerektiğini düşünmüşümdür. Bu kitabı bana hediye eden hanımefendi Sezen Hanımı maalesef korona virüs nedeniyle kayıp ettik. Sezen Hanımın toprağı bol olsun İşte bu vefat haberi hatıralarımı canlandırdı ve kitabı okuyup bu tahlili de ona ithaf etmek isterim

Evet Kayra, eşinin kutsal yemek adını verdiğini söylediği bu yemekli toplantılara katılan iyi niyetli, ama biraz ters ve titiz doğalı yedi kişi: Bilge dediği Sulhi Bey, gazete yazarı Hüseyin Bey, şair Halim Bey, yazar Burhan Bey, Profesör Fırat Bey, Müdür Hadi Bey ve İsveçli Çelik Bey Kayra, Müntekim Ökmenin Aziz Hatırasına adadığı Bilgeler ve Balıkların başına bir Zorunlu Açıklama koymuş. Bu açıklamada, kitapta adı geçen kişilerin gerçek olmadıkları; yazarın bunları düşünde tasarladığı ve öylece kağıda geçirdiğini bildiriyor. Dahası, şu: Kayraya göre, bu bağlamda, özellikle Müntekim Ökmen, Hasan Pulur, Hilmi Yavuz, Hasan Mani, Orhan Duru, Murat Katoğlu ve Demir Özlü gibi saygıdeğer kişilerin, kitaptaki konuşmacılar [] ile ilgi ve ilişkileri yok diyor! Kayra, bu açıdan karşılaşılabilecek benzerlikler için bütün içtenliğimle özür diler, bağışlanmamı, okurlarımdan saygı ile rica ederim diyor.

Bilgeler ve Balıklar yazarının, bu zorunlu açıklamaya niçin gerek duyduğunu, özellikle, adı geçen yedi kişinin (Ökmen, Pulur, Yavuz, Mani, Duru, Katoğlu ve Özlü), kitapta anlatılan kişilerle (Sulhi Bey, Hüseyin Bey, Halim Bey, Hadi Bey, Burhan Bey, Fırat Bey ve Çelik Bey) bir ilgi ve ilişkileri olmadığını niçin açıklamak zorunluluğunu hissettiğini anlamak mümkün olmasa da, 22 hafta boyunca her çarşamba günü, Beşiktaşta, Turgutun Lokantasında toplanıp balık yiyen yedi kişinin kim olduklarını saptamak zor olmasa gerektir diye düşünüyorum!

Ama acaba gerçekten o kadar kolay mı? Kayra, lokanta sahibi Turgut ile Halim Beyin her hafta sayısal loto aldığı seyyar piyangocu Mustafanın gerçek kişiler olup olmadıkları konusunda bir açıklama yapmıyor. Gerçi, Beşiktaşta, Köyiçindeki balık pazarında, Beşiktaşlı Turgutun yeri diye bir lokantanın mevcut ve sahibinin Turgut Vidinli olduğu; ayrıca, o civarda Mustafa Aydoğan adında, seyyar Milli Piyango, şans topu ve sayısal loto bayiliği yapan bir şahsın bulunduğu biliniyor ise de, kutsal çarşamba yemeklerinin gerçekten Turgutun Yerinde yenip yenmediğini ve Halim Beyin sayısal lotoları gerçekten Mustafa Aydoğandan alıp almadığını bilemediğimiz için, bu saptamayı yapmak o kadar kolay görünmüyor!

Belki de bu, sanıldığı kadar zor değil! Yapılacak şey, Beşiktaşta, Turgutun Yerine giderek, Turgut Vidinliden veya lokantanın hizmetlileri Ahmet ile Yunustan, bu zevatın her çarşamba, orada yemek yiyip yemediklerini öğrenmek mümkün olabilir; ya da seyyar bayi Mustafa Aydoğandan şair Halim Beyin sayısal loto alıp almadığını! Ama, ya Sulhi Bey, Hüseyin Bey, Halim Bey, Hadi Bey, Burhan Bey, Fırat Bey ve Çelik Bey diye birileri gerçekten yoksa? Bu isimler, gerçeklikte var olan kişilere değil de, Bilgeler ve Balıkların yazarının belirttiği gibi, onun düşünde tasarladığı, kurmaca kişilerine aitse? O zaman, Turgut Vidinli veya Mustafa Aydoğandan, bu kişilerin her çarşamba orada yemek yiyip yemediklerini öğrenmek nasıl mümkün olacaktır? Herhalde, olmayacaktır!

Ama bir ihtimal daha var: O da şudur: Gerçekten de Sulhi Bey, Hüseyin Bey, Halim Bey, Burhan Bey, Hadi Bey, Fırat Bey ve Çelik Bey diye birileri vardır. Gelgelelim, bu durumda, Müntekim Ökmen, Hasan Pulur, Hilmi Yavuz, Orhan Duru, Hasan Mani, Murat Katoğlu ve Demir Özlünün kurmaca kişiler oldukları sonucu çıkacaktır ki, bu, bizi, klasik mantığın olmayana ergi (reductio ad absurdum) kuralı gereğince, kutsal Çarşamba Yemeklerinin de kurmaca olduğu sonucuna götürecektir!

Her neyse, dedektifçiliği bir kenara bırakıp, kitaba şöyle bir bakalım isterseniz. Bilgeler ve Balıklar kitabında Kayra, metni iki temel düzlemde kurgulamış: Birinci düzlem de adı geçen yedi kişinin sofra sohbetlerini; ikinci düzlem de ise, her hafta yemek sırasında okunan hikayeleri içeriyor. Neredeyse Binbir Gece Masallarına ironik bir nazire, bir pastiş olarak okunabilecek yer yer komik ve absürd metinler okuyucuyla bir araya geliyor. Dolayısıyla, yemek sırasında okunan ve edebiyat değeri ağır basan hikayelerle (ki, ayrı bir kitap olabilir!), yemek sırasında yapılan ve mizah değeri ağır basan konuşmaların, farklı iki anlatı düzlemi inşa ederek oluşturdukları metin, Bilgeler ve Balıkları, bir bakıma post modern sayılabilecek bir anlatıya dönüştürüyor. Baktığımızda dünyadan başka bir dünyası olmayanlar için bu metinler oldukça eğlendirici hem bir o kadar da ciddi anlatıyor olmalı. Bilgeler ve Balıklar bu düzlemde İslamcı ya da ahiret kaygısı duyan gençliğe hiçbir şey sunmuyor dedikodunun dışında Bu yazarları okurken benim ruhum sıkılıyor. İçim onlara acıyor. Onların benzersiz olarak gördüğü bu metinler ben de niyeyse bunaltı ve tiksinti uyandırıyor.

İşte kitap böyle bir kitap! Bu arada; Hasan Pulur, Milliyette, Bilgeler ve Balıkları tanıttığı sütununda, kitaptaki Zorunlu Açıklamayı alıntılarken, kendi adını çıkarmış, üstelik, metinden bir bölümün (kendi adının) çıkarıldığını göstermek durumunda olan yazım işaretini de kullanmamıştır. Dahası, sayın Pulurun, kitaptaki eşhasın kısaca tanıtıldığı Önsözden, Hüseyin Bey ile ilgili bölümü de alıntılamaktan kaçındığı görülüyor. Acaba, sayın Pulurla, Hüseyin Bey arasında, bizim bilmediğimiz bir ilişki mi var? Sanırım, bunun için de sayın Kayranın ölmeden önce bir zorunlu açıklama yapması daha gerekiyor

Başa Dön