yolcuların uygun adım marşı
ayak sesleri
irin molodi
takur tukur akapunktur
sapur supur konuşmada işeyn bak
küflenmiş sözcük elendi
aklını mı yitirmiş ne anlatıyor
bir aşk böyle söylermi
gemiler batmaz atlas yorgana
ne deniz yerindedir
ne de en derinde
kaybolmuştur kaptanın dümeninde
sisler
parçalanmış bir sandal
hanibal kimdi hatırlayamadım
ne kadar içimdesiniz
görmüyormusunuz
size evimin kapılarını açtım
derin nefes alın profilimde
düşünün kim olduğumu
sekiz boyutlu tatrevel indirecek sizi
okurken bu mısraları kendinize
yakaladım sizi bırakmam
buyrun kırmızı falan
alırmıydınız
birazda beyaz
köşedeki vazo zebra desenli
perdeler anıtkabir tozundan
abanozlu şöminenin kuzey eğimi
kör karanlıklara çıkıyor
sakın gitmeyin
buyurun buyurun yerleşin
kurulun koltuklara
şimdi yağar yağmurlar
sakın korkmayın
kendinizi bağlayın boşluklara
park ve bahçeler müdürlüğü
bu benim lehvam
istiyorsanız ellerinizi uzatıp
konuşabilirsiniz oyuncaklarımla
durun
zenciler önden
şu ayağı burkulana yardım edin
anlının arkasında çocuk yüzü var
tanıştırayım oğlum
kara ayazlarda etopya
burası benim müzem
yani bana ait
kiristal ışıklarının yandığı
lüks akşamların
toz pembe insanlarına
ağlayınız
ağlayınız
bir karınca dost bellememiş sizi
sevgilerin filizlendiği küçücük dünyalarda
bakın bu onun heykeli
bir ağustosun göbeğinde
la fonten masallarından geldi
bu gördüğünüz alev
vagonlar dolusu gülüşün
rüzgarlara takıldığı bir istasyonda tutuşturuldu
içinden geçsenizde bir şey olmaz
hissetmessiniz yani
benim yükümdür
iki katır gücüyle çekiyorum azami
biraz daha gezmek istermisiniz
varıp gidelim ölümlerime
tanısı konulmamış bu hasta benim
şu gördüğünüz beyaz kefeni
niye ürktünüz öyle
tamam göstermiyorum daha
sonsuza inen bu yolun kıvrımını
bilin yinede
yok oluş bir farenin
narkozlu nefesinde
kemirilen basamaklardır
buyurun çıkabilirsiniz
baharlar gelmiş
ne kadar güzel
bir daha'ki buluşmamızda
dağcı malzemeleriyle geliniz
tırmanacağımız doruklarda kar var
dışardayken bana selam gönderin
isterseniz
dokunabilirsiniz saçlarıma.