Nilüfer Aydur

Bendeyişler - 2

Adalet
25/10/2010
Kendine hakikati eksen almayan düşünce adalete ulaşamaz. Adaletin eşitliğe değil hakkaniyete ihtiyaç duyan doğası, neyi hak ettiğimizi anlamak-görmek için, bizi hakikati bilmeye zorlar.

Bendeyişler - 1

Söz
13/10/2010
Konuştuklarımız nasıl ki yaşadıklarımızın ayak izleriyse, yaşayacaklarımız da konuştuklarımızın izlerini taşıyacaktır. Geleceğimiz konusunda belirleyen olmak için, neyi konuşacağımızı seçmeyi öğrenmek zorundayız.

Sistemin Ruhu - 10

Sistemin baskın unsurları ne denli akılcı-bilimsel, üretken, dünya ölçeğinde bütüncül ve teknolojikse, yönetilenlerin bunlara akılcı dirençleri de o denli imkânsızlaşmaktadır. Zira savaşmak zorunda oldukları akıl-dışı, bilim-dışı bir toplumsal yapı değil, tam tersine aklın ulaşmaya koşullandığı yararcı bir yapıdır. Bilimselliğe karşı-direnç ahmaklıktır. Tüm ihtiyaç kategorileriyle farklılaşan insanın özgürlüğü, sistemin

Sistemin Ruhu - 9

Otomasyon sadece fabrikaların, işliklerin ve hizmet alanlarının makineleşerek, işini makinelerle paylaşan insanların da mekanikleşmesine sebep olan ekonomik bir durumdan ibaret değildir. Otomasyon, ölçeği gittikçe büyüyen oranlarda yaygınlaşan dünyasal düşünce, eylem, istek ve ihtiyaçlarda ortaklaşa bir yapının oluşması halidir aynı zamanda. Aynı haberleri alan, aynı renkleri gören, aynı sesleri

Sistemin Ruhu - 8

İnsanız evet ama insan kavramımızın içini dolduracak kadar yeterli değiliz. Lakin kafamızın içinde bir yerlerde her ne kadar öznel de olsa, tam bir insan tasviri varmış gibi değil mi? Tüm öznelliğine rağmen, hemen hepimizin paylaştığı üzere, kimsenin şudur diyemediği ama bir ideal insan tasviri... Tam olarak dile gelmeyen,

Sistemin Ruhu - 7

Öyle görünüyor ki; özgür ve amaçlı üretici olarak kabul edilen insanın en büyük başarısı(zlığı) kendisi de dâhil olmak üzere doğayı araçsallaştırmasıdır. O, doğayı ve doğasını (kendine yabancılaşarak) nesneleştirme yoluyla dönüştürendir. Ve her şey bu önkabulle başlar; insan her şeyden önce kendine araçtır. Tuhaf bir biçimde yaşamını sürdürmek için

Yenilgi - Kazanım ve Yeniden Alevlendirilen Sosyalist Mücadele Üzerine Birkaç Satır

Şimdilerde dünya, işçilerin değil, o işçileri kullanarak işsizlerin sömürüldüğü bir yerdir. İnsanlar emeklerinden değil, alışkanlıklarından, bağımlılıklarından, düşüncelerinden, tutkularından, inançlarından, tabularından, aidiyetlerinden, algılarından, korkularından, cesaretlerinden, evlatlarından, ailelerinden, giysilerinden, yediklerinden, konuştuklarından sömürülüyor. Sendikalaşma, grev hakkı, çalışma saati vs. türünden daha iyi şartlarda işçilik-kölelik için mücadele, bugünün dünyasında yaşayan insanların hedef

Sistemin Ruhu - 6

Bu sistem, ürettiğimiz araçlar ve o araçlar yoluyla oluşan ilişkiler ağı tarafından belirlenmiş olamaz. Çünkü bizler, dünyanın bu yakasında yaşayan Doğu toplumları olarak -Batı tarafından adlandırıldığı şekliyle- ilkel toplum birimlerimiz (çöllerde, dağlarda, mezralarda yaşayan halklarımız) sayesinde biliriz ki; üç beş çanakla mağaralarda ya da tezek yapımı evlerimizde, tüm

Sistemin Ruhu - 5

Tıpkı ana rahmindeki o uzun gün gibi; bir nedene bağımlı ama kendinde nedensiz, bir zamana bağımlı ama kendinde zamansız, bir mekâna bağımlı ama kendinde mekânsız. Oysa ertesi gün aniden bilinçle; bilinç dediğimiz ilk neden farkındalığıyla, ötekiyle karşılaşan kendimizle uyandık yeni bir güne. O andan itibaren bağlandık ilk neden

Sistemin Ruhu - 4

Felsefe aydınlıktır. Dönemi aydınlatır ve geleceğe ışık tutar. Fakat o bir kurtuluş manifestosu değildir. Din felsefesi, doğa felsefesi, bilim ya da siyaset felsefesi çağın önyargılarından tamamıyla soyutlanarak ele alınamaz. Yapmamız gereken, felsefenin aynasında yansıyan kendi gerçeğimizi görmek ve bu gerçekle ne yapabileceğimizi düşünmektir.

Sistemin Ruhu - 3

İlk adımı atmak nasıl bir duyguydu acaba? Ebeveynlerimizin bizi yürümeye ikna edebilmek için verdiği uğraşlar sonucu bir gün ayağa kalkıverdik ve o tarihi ilk adımı attık. Korku duymuş muyduk, düşünmüş müydük, hesaplar yapmış mıydık, bir yargıya sahip miydik ya da bir önyargıya?

Sistemin Ruhu - 2

Düşünün ki; duvarındaki tuğlalardan biri olarak bulunduğunuz bina, hapishane olarak kullanılmaktadır. Siz, bir tuğladan ibaret varlığınızla hapishane değilsinizdir kuşkusuz ama oluşumundan ayrılamadığınız binanın bütünlüğündeki işlevinizle, o ruha, hapishanenin ruhuna aitsinizdir. Kölelik çağında sistem, insanın, toplumun hangi katmanından olursa olsun, ruhu köleliği içselleştirmiş birer sistem parçası olarak varlık bulmasını

Sistemin Ruhu - 1

Başlayalı uzun zaman oldu. Geleneği işaret edemeyeceğim bir tarihten gelen, algılarımızın sınırlarıyla kavrayabileceğimiz kadarıyla, gerçeklik zeminimize uygun teorisi, dünya savaşlarının hemen sonrasında şekillenen, hemen her beynin içine senaryoya uygun platoların kurulduğu, devasa gibi görünmesine karşılık, birey ölçekli olmasından dolayı kolay ilerleyen, neredeyse neslimizin büyümesiyle atbaşı ilerleyen bir kurgu

Başa Dön