Mudurnu'lu Fatma Nine'nin Günlüğü / Mudurnu'yu Özlemişim
Sevgili günlüğüm, iyi ki sen varsın. İçimi sana dökmesem, ne yaparım bilmem. Kime dertleneyim? Herkes kendi havasında.
"Kelimelerin gücüyle dünyaları değiştirin."
"Kelimelerin gücüyle dünyaları değiştirin."
Sevgili günlüğüm, iyi ki sen varsın. İçimi sana dökmesem, ne yaparım bilmem. Kime dertleneyim? Herkes kendi havasında.
Haksızsam kes kafamı kopar, akan kanın rengi kırmızı değilse sen haklısın.......
Bugün yüreğim hapır hapır ediyo sabahdan beri. Galbim, sanki güccük dilimin yanında atıyo. Nuçun diye soracak olursan, deyverim: Dün gece bir ürya gördüm hayırdır inşallah; ne sen sor, ne ben söyleyim. Hâlâ etgisindeyim. Ürya değil de kâbus, kâbus gibiydi, hatda kâbusdan beterdi.
26 Ocak /Saat 08:58
İstanbul'da çarşaf görünümünde buz gibi suda 1093 metre yüzmek...
“Para veren altın bulsun” atasözünü hatırlayanınız var mı?
Peki, “Para veren altın bulsun” atasözü ya da deyimi niçin kullanılır?
Siz de bilirisiniz ki, alış-veriş sonralarında veya borç ödemelerinden sonra para verdiğiniz kişi veya kişilerce en çok zikredilir bu söz…
Daha açık bir
alkının elinde bir düdük olurdu. Bunu, yanından hiç ayırmazdı. Yoldan geçen her araca bu düdüğü çıkarır ve gidene kadar çalardı. Araçta kim olursa olsun onun için fark etmezdi. Kendisi Buradan geçerken, buraya uğramayan, selam vermeyen, bakmayan bu düdüğü yer derdi.
Daha ziyade eski bürokratlardan, emekliye ayrılmış
Hossuko’nun bahsettiği haber mi acaba?
“İçerisi yarılarak bomba yerleştirilen odunlar evdeki sobada patladı. 2’si ağır 7 kişi yaralanırken evde büyük hasar meydana geldi. Jandarma, odunlukta da bomba ile tuzaklanmış başka odunlar ile bir matkap buldu. Soruşturma derinleştirilerek sürdürülüyor.”
Vay be Hossuko dalga geçmemiş demek…
İçerisi geniş bir alana sahip. Masalar özenle yerleştirilmiş ve her şey çok temiz. Pencere kenarında birkaç çift huzur içinde yemek yiyor. Bahçesi de var. Açık ve kapalı alanlarıyla burada her türlü ziyafetler, düğünler, nişanlar, doğum günü partileri, iş ve toplantı yemekleri, yeni yıl ve özel günler için yemekler
Kapıyı hızla çekip Daha da durmam burada diye bağırıp evden çıkıyorum. Garaja iniyor, arabama biniyor ve cıvıl cıvıldır şimdi diye düşünerek caddeye doğru sürmeye başlıyorum. Olanları düşünmek istemiyorum. Sadece araba sürmek ve uzaklaşmak istiyorum.
Genelde tatil denilince derslerden uzak kalmak, kitapları bir yana bırakmak, gazete ve dergilere asla bakmamak, geç saatlere kadar oyalanmak, gezmek tozmak, gecenin ilerleyen vakitlerine kadar uykusuz kalmak ve ertesi günü de geç vakitlere kadar yataktan kalkmamak olarak değerlendirilir. Oysa bu çok yanlış bir düşüncedir.
O yıllarda TRT de oynayan Amerikan dizi ve filmlerinde sizin de dikkatinizi çekmiştir mutlaka, oyuncular birbirlerinin suratlarına yaş pasta fırlatırlardı... Biz de, bizim filmlerde olmaz böyle şeyler derdik. Garibimize giderdi o sahneler, o fırlatılan pastalar birer nimetti bizim için, hala da öyledir.
Benim için her masalda bir mesaj ve çıkartılacak ders vardı lakin bir tanesini daha çok seviyordum…
“Talih Kuşu…”
Literatürde buna; “başına devlet kuşu kondu” derlerdi.
Peki, bu deyim nereden gelmiştir?
El cevap; “Hüma Kuşu’ndan gelmiştir.”
Hasta bir annenin, her zamanki telaşlı sabah rutininden uzak, huzurlu bir güne uyanışını ve küçük kızı Derin'le yaşadığı tipik sabah mücadelelerini nostaljik bir şekilde anımsayışını anlatan samimi bir anlatı. Günlük koşuşturmacanın içinde, anne-çocuk ilişkisinin tatlı gerginliklerini yansıtıyor.
Çoğu zaman işten eve geldiğinde çocuklarını uyumuş görür, yine de yürek durmaz yerinde, gider uyuyorken çocuklarının saçlarını okşar, kokularını ciğerine çeker, elbiselerini sever, başlarında dua eder. Hele de hastalanmaya, ateşler içinde kalmaya görsün çocuklar, başlarında her zaman anne ve baba vardır...
Gözyaşlarım söndürür mü sizi sarmış ateşi? Bilemem.
Yoksa hep birlikte el ele verip yangınları söndürmeyi öğrenmiş olur musunuz? Bilemem.
Biliyorum, unutulmak umurumda olmayacak. “Ha gayret, ha gayret!... Silip atın artık şu tekinsiz yazgıyı!” diye haykıracağım size göklerden.
Soru bu, işareti bile var hem de çok güzel, harika bir işaret. Kafanızda eğer bir takım sorular varsa çeşitli konularda, işte o zaman soru işaretleri de gelip beyninizde yer ediyorsa, endişe etmeyin fazla, o soru işaretleri yazılı olmadığı için, bir kaç saniyede uçar gider... Soru sorulduğu zaman haliyle
Birine kızmak, zehir içip başkasının ölmesini beklemek gibi birşeydir. BUDDHA
Beklenmedik bir kriz için önceden bir hazırlığınız yoksa, kriz yönetimi yapamıyor, riskleri kestiremiyor, gereken önlemleri alamıyor, dış siyaseti bilmiyor, emrinizdekileri yönlendiremiyor üstüne üstlük bir de çelişkili açıklamalarla ortalığı birbirine katıyorsanız
M. Kemal Sayar