Caz Müziği ve Hüzün

Behçet Necatigil (Mehmet Behçet Gönül)den ilhamla söyleyeyim bazı aşklar nasıl bazı yaşları beklerse kimi dizeler de anlaşılmak için bazı zamanları bekler imiş

yazı resimYZ

Behçet Necatigil (Mehmet Behçet Gönül)den ilhamla söyleyeyim bazı aşklar nasıl bazı yaşları beklerse kimi dizeler de anlaşılmak için bazı zamanları bekler imiş

Usta şairimiz Edip Canseverin bir dizesi; Bir caz müziği gibi gelip geçiyor hüzün işte bu dizeyi de ilk kehribar tanesi gözlerine bakıp da yutkunduğum, içime ateşin düştüğü o gün not almış, yazmışım defterime

Yıllar geçmiş ve ben sabırla anlaşılmayı ümit ederek yaşamış nihayetinde tüm içtenliğimle anlattıklarımın anlam bulduğu o gün bu sözü zihnimden geçirip o kısacık konuşma sonrası sevinç gözyaşlarına boğulmuştum

Evet bir caz müziği gibi gelip geçti zaman Leyla

Cazın yaz ile yakınlığını anlatmaya iki sesin benzerliği de yetmiyor biliyorum ama başka türlü de anlatamıyorum.

Yani, yazlar elbette en çok hüzündür. Oysa kışlar da senin sevdiğin

Hüzün, yazları geceden önce gelip yerleşiyor neylersin.
Ve konuşuyor sesinde ki billur bir yalnızlıkla.
Akşam Şiirlerinden ödünç alınmış bir dize:
Yüzüme bak, hüzüne bakmış olursun.
Caz da elbette en çok hüzündür.
Kara bulutlar altında sarı bir yağmurluğa bürünüp gelir. Durur öylece, bakar, konuşmaz. Bazı akşamlar öyledir, susar.
Derken rahmetli Al Jarreau abimiz, o uzun kollarını yana salmış, yüzünde dünyaları umursamaz bir gülümseyişle söyler: Were In This Love Together. Sesini bütün çalgıların üstüne çıkarıp gülerek, eğlenerek

Yağmur yağacakmış, yağsın

Vakit ilerlemiş, tükensin!

Kendi sesinin aydınlığında dans eden bir cazcıdan daha mesut kim olabilir değil mi ya?

Hüznün içinden usulca bir sevinç de çıkıp gelir, o sarı yağmurlukların altında cennet çukuru gamzenli bir gülümsemedir işte!
Sonra güzelleşir gece
Caz; Hüzünlü bir bahtiyarlık ile şarkı söylemenin farklı bir sevincidir ikimiz için
Bir caz müziği gibi gelip geçiyor zaman sevdiğim
Suskun, öylece, bulutların altında; gitarın, saksafonun ve o esmer sesin açtığı yoldan geceye karışıp gidiyoruz bu hayatta hem de biraz daha kendimiz, biraz daha bahtiyar olarak herhalde
Biz, hayata hüzünlü bir bahtiyarlıkla gülümseyenler, cazı neden seviyoruz?
Çünkü caz, rahatı kaçıkların müziği, dünya kollarına büyük gelenlerin, acısı koyuların, sarı bir yağmurluğa bakıp gülümseyenlerin, yolun sonunu göremeyenlerin müziği
Caz bütün rindlerin müziği!
Gece, bir caz müziği gibi gülümseyip geçiyor.
İstanbulda sensiz kalıp yaşamanın imkansızlığı üstüne konuşmak da hüzünlü şimdi gecenin bu saatinde
Biz böyle bir dille de konuşmayı çoğu kez beceremedik. Böyle ithamlarla, kusur aramalarla, entrikaları deşmeyle aradık iletişim eksikliğimizi
Keşke o dillerle konuşmaları bilmeseydik
Bizim dilimiz oysa çok yalın, çok saydam, çok çocuk değil mi?
Bizim dilimiz çocuk dili değil mi?
Bu yüzden ikimizin eteklerinden de hüzün akıyor, yüzümüz kat kat hüzün.
Bu yüzden ikimiz de çok ağlıyoruz, çok susuyoruz, çok.
Biz, nezaketin, inceliğin, zarafetin dilini bilmeyenleri hiç anlayamamıştık.
Biz, ruhsuz, kaba, haşin, gardiyan tavırlı insanların dilinden hiç mi hiç anlamıyoruz.
Biz bunlardan hiç anlamayız değil mi Leyli

İşte biz bu yüzden en çok caz seviyoruz. Biz bunun için masa üstlerimize solgun fotoğraflar koyup, cazın ardından hüzünlü türküler dinliyoruz. Türküler, hatta şarkılar dinleyip susuyoruz. Susup yine türküler ve şarkıları dinlemeye devam ediyoruz

İşte biz bunun için telefonda doya doya konuşamadık, dolu dolu yazışamadık,
Biz, birbirimize bakmadan, dokunmadan, karışmadan, içmeden konuşamayız.

Biz, birbirimizin ağzından dökülen bir dize şiirde hayat bulur ve onun serinliğinde sabahlarız.

Yalancılar, kandıranlar, gerçekten aşık olmayanlar, sevmeyi bilmeyenler, bizi anlamazdı. Biz de onları anlamayız. Biz, birbirimizi görmediğimiz zamanlarda hep birbirimizi düşünürüz. Öyküler biriktiririz anlatmaya. Fotoğraflar ve şiirler biriktiririz. Biz, bir yola çıkarız, yolda olmanın sevinciyle tutuşup gezer dolaşırız aylak aylak Zaman, bir caz müziği gibi geçer gittiğimiz her yolda; mesut oluruz.

Biz, galiba yazın kışa yakın yanını seviyoruz en çok, akşamlarını da.

Buğusu üstünde bir şiir gibi caz, o billur sesinle gittin yanımdan bu takıldı dilime bil istedim
Artık hüzünlü bir bahtiyar olarak, sana kavuşmuş olmayı, seni sevmiş olmayı, sana aşık olmayı, nefesini koklamayı, o billur sesinin, o kırılgan sevinçlerinin içinde kısa da olsa mutlu ve mesut oldum!

Sensiz geçen bu günlerimde, seni nasıl özlediğimi, beklediğimi, nasıl anlatacağımı da bilemedim

Hoşça bak kendine

Başa Dön