İlahi Anlar
Sen kutsal kitapların sözünü ettigi kadın.
Sen doyumsuz tatların kaynagına sahip kadın.
Sen, dudakları ölümcül öpüşlerin mahzeni kadın.
Sen kutsal kitapların sözünü ettigi kadın.
Sen doyumsuz tatların kaynagına sahip kadın.
Sen, dudakları ölümcül öpüşlerin mahzeni kadın.
su gibi aktın içime / en önce yüreğime / beynime
Kadın, her zaman kapalı kutu olarak görmek istemiş kendini ve öyle yansıtmaya çalışmış karşısındakine.
sesin hoşluğunu yansıtıyordu / ve ben öyle tuhafım bu akşamüstü /
söz konusu kitap, tamamen seks üzerine işlendiğinden, öteki sahnelerde de okuyucuya verilen hayvansı dürtülerin şahlanmasıdır.. 'tat ve doku' eksiktir.. tenin keşfi insana ait bir özelliktir..
Şimdi, yokluğunun etimi dağlatan acısıyla başbaşayım. Tenim közde eriyor gibi ve yine de üşüyorum.
Hele ki, geceyse ve yalnızsanız, sancılara dönüşür sessiz gözyaşlarınız.
Ne de çabuk değişmiş gülüşün / Mektubun / Soluk yüzlü
susar yalnızlık.. başlar gecede ateşböcekleri dansı..
Sanatçı, inandıklarını yansıtmada engel tanımayandır. Tüm barikatları aşan, tüm duvarları yıkan, tabu tanımayan ve tüm yasakları çiğneyendir. Vermek istediklerini, tüm becerisini harekete geçirerek verebilmeye çalışandır. Çağdaş, ufku açık, sınırsız, boy
Anla işte; bir yanımın kanamasını artık istemiyorum.
Oysa küllük, içimi yakan kendimleliğimi paylaşım amaçlı yaktığım sigaraların zifiri küllerini dökmek için sunulmuş. Ve sigaramdan her nefes çekişimde, ciğerlerimi dolduran nikotiniyle birlikte, ateşin bir kadının gözleri gibi parlaması silikleşmesini umdu
...öyle güzel ötüyordu ki, hiç gitmesin, burda kalıp ötsün istedim. Ötüşüne bir de duruş katmıştı ki, kanatlar o küçük gövdeden hafif ayrık, kanat uçları kuyruğun altından yere sürtüyor ve kuyruk hafif dikik. Küçük tepeleri kendi yaratmış gibi... sekerken
ey tanrıların bana bahşettiği kadın / ey yüreğimin mecralarını dolduran kadın
katedrallerde, kiliselerde sözü edilen, şeytanın asli görevini üstlenen, hiç tanınmamış ama kızgın yürek yangınlarının hayallerde yarattığı, tanrıçaları kıskandıran güzellerin neye benzediğini biliyorum artık...
Hasretin, uykularıma düşman / Açılmış odamın tavanı / Yıldızları yakıyor
"sen elmayı seviyorsun diye, elmanın da seni sevmesi şart mı?" değil elbet! unutulan birşey var burda: buradaki elmanın asla "tam" olmadığı...
...bize ait düşüncelerin belleğimize oturmasından, bizi cilveli bir kadın gibi kendisine esir edeceğinden korkuyoruz ve biz, düşüncelerimizin bize ait olduğunun bilinmesinden, sezilmesinden korkuyoruz.
kadın, her anlamda kendisinden üstün meziyetler taşıdığı erkeğiyle karşılaştığında, mutlu bir evlilik
düşleyerek, ömür boyu sürecek birlikteliği amaç edinir. bunu gerçekleştirdiğinde ise;
bugün yazıyorsam Edebiyat öğretmenim Sevgili Aziz Güleç sayesindedir.
1967 Diyarbakır doğumluyum.
Diyarbakır
bazen şiir olur kelimeler, bazen eleştiren düşünceler, bazen duygu yüklü sevda dökümü, ya da iç yakıcı günceli sorgulayan eleştiri.
birçok yazar
sanırım kimseye benzemiyorum.