osman demircan

Hediye

Bana denizden bahset ama içinde su kelimesi geçmesin. Çünkü yıllarca acılara boğuldum ben. Bana çölden bahset ama içinde kum geçmesin. Yıllarca, her sabah kalkışımda dünya gözüme toz toprak gibi saplandı. Bir türlü deve bakışıyla bakamadım dertlerimin kum gibi birikmişliğine. Bana yağmurdan söz et ama cümlelerin bir şimşek gibi

Afişte Bir Yıldız Gibi Dolabilir misin Gecelerime

Bana geniş evlerden bahsetme. Yüreğin geniş mi onu söyle. Ben coşkulu bir adamım. Yatağın sularımı taşırmadan akıtır mı? Dünyanın tüm ülkelerinde yaşayan insanlardan bana ne? Benim sınırlarımı sen çizebilir misin onu söyle? Durup durup güzel şehirlerden dem vurma. Ben bir sokak çocuğuyum, beni köşe başlarında gülerek karşılayabilir misin,

Adam Gibi Severim Diyenlere Kanma

A gibi severim seni. Dam ise martılarla dolar. Martılar ise özgür yanımdır benim tıpkı gelgitli denizler gibi. Martılar derin hayallere dalarken mısra kıyılarından, kelimelerle uçarım hiç güneşim olmadığın göklere ve şiir denizine. Bu yüzden adam gibi ne martı olurum ne de deniz. Oysa sen limansın suyu olmayan mavi

Aydınlık4

" Erhan Bey'in resimlerinde Batılı ressamlarca gerçekleştirilmiş - Doğu'yu ve İslam dünyasını konu alan - tablolarda görüldüğü gibi hamam, harem, vahşet sahneleri ya da ibadet eden mütevekkil tipler değil ama okuyan, tartışan Osmanlı aydınları betimlenmiştir.

Mavi Marmara

Mavi Marmara gemisine yapılan saldırı aslında Türkiye'deki iç hesaplaşmanın bir göstergesidir. Türkiye'de hükümet ne yapmaya çalışsa İsrail yandaşlarının engellemeleriyle karşılaşmaktadır. Aslında Türkiye'de kimsenin Yahudilere karşı bir garazı yoktur. Çanakkale Savaşı'nda düşmanla işbirliği edip Türklere karşı savaşmış olsalar bile, Yahudiler, Türk topraklarında özgürce yaşamaya devam edeceklerdir. Türkiye'de sorun İsrail

Orospu Çocuğu

Ben derdimi taş yaptım da denize attım. Yüreğim öyle yalnız ki bir insan bu kadar sevgi dolu iken bu kadar sıcak duygular içindeylen nasıl olurdu da bu kadar soğuk düşler yaşardı? Kimi incittim de yalnızlık kaderim oldu. Öyle bir uçurumdayım ki ne dağ ne kayalık düştüğüm bu yalnızlık

Mutluluk Senin Ellerinle Bana Dokunurdu

Gömleğimin her düğmesinde sen vardın sevgili. Parmak izlerinin dolu olduğu göğsümü senin ellerine bırakırken, yüreğime işlerdi dokunuşların. Gömleğimin her düğmesi teker teker açıldığında, elin uzanırdı tenden örtülerime. O tenimden örtülere parmak uçların, sanki oyalı süslemeri nakış nakış işlerdi. Oysa hiç kimse senin kadar tenimi süsleyemedi. Ellerinin güzelliğini senden

Husumetin Bile Bir Asaleti Olmalı

İçi boş beynine profilimi doldurma çalışması içinde olamam. Sendeki kafa dipsiz bir kuyuya benzer. Bana Yusuf yüzlü diyeceksin diye karanlık sularına düşemem. Sulanmış beyninin kılcal damarlarında çıplaklığımı yüzdüremem. Sen beni düşüncelerinle boğmaya çalışırsın. Bir girdaptır, bir karanlık sudur beyninin içi. Bana aydınlıktan ve yakamozdan dem vurma.

Aydınlık3

Karıncalar şişman, çopur suratlı yeryüzünün umarsız gözlerinden çıkarak ben asla seni sokmam; çünkü sen Nazım Hikmet kadar kanıyla, canıyla hayatıma şeref katamazsın der gibi bana kayıtsız bakıyorlardı. O an hem yeryüzünden hem de ölüler dünyasından kovuldum mu acaba sorusu aklıma takıldı. Karınca yuvasının yanına oturup onları seyretmeye başladım.

Lütfuna İhtiyacım Yok

Asaletin göklere kadar uzansa da sana kısaca anlatayım, karşımda dağ gibi durma, boyundan büyük işlere karışma. Ben beş parasız biri olsam da, seni cebimden çıkarırım bunu unutma. Güzelsin, hoşsun ama boşsun. Bu saatten sonra gönlünü şiirlerle, şarkılarla, türkülerle dolduramam. Senin boşluğuna yıldızları koyamam.

Aydınlık2

Altın Yol ile tanışmam böyle başlamıştı. Aklımın ucundan yolun bir yerinde teyzeyle karşılaşacağım geçmemişti. Her şeyi akılla izah edenlere bundan dolayı şaşıyordum. Çünkü hayatta akla hayale gelmeyen o kadar çok şey yaşıyorduk ki.

Hayat

Bazen hayat seni seninle veya başkasıyla sınar / Bazen yüreğine yüklendikçe yüklenir durmadan

İslami Sosyalizm

Ben bir İslami sosyalistim. İslam’a saygılı ama cemaatleşmekten, şeyhlerin ve dervişlerin hegemonyasından yana olmayan, şeriatın sadece birey düzeyinde yaşanması gerektiğini savunan, emeğe ve yaşam tarzlarına saygılı, hazıra konmalara ve emperyalizme karşı, laik, demokratik ve hukuk devletini bölmeye çalışanların idamından yana, Türkiye'nin en büyük sorununun-Amerika'nın eski savunma bakanının: Türkiye,

Aydınlık1

Ayak altımdaki köpüklü suyun ve burnumdaki iyot kokusunun artmasından, dünyaya yaklaştığımı anladım. Peki dünya bana göre neydi? Bu soruyu sordum kendi kendime. Cevabını yine kendim verdim. Dünya incik boncuk dükkanıydı fikrimce. Bazen inci bir kolye olurdu sevgilinin beyaz gerdanında bazen ise, ipi kopmuş incileri sağa sola dağılmış bir

Bir Fırtına Bir Fırtınaya Yakışır

Ben yüksek dağlara yağan karım. Güneş olup sevme beni, eririm sonra. Yağmur olup yağma üzerime, her damlan bir kurşun gibi saplanır yüreğime. Eğer beni sevmek istersen gerçekten, kardelen ol. Yüreğimin buzlu duygularından çık dışarı. Işığı seninle göreyim. Öyle bir yara aç ki bedenimde, kardelenler açsın tenimde. Eğer bana

Rize

Heykelim dikilecek boynu bükük gezdiğim sokaklarda belki. Rize'nin adı anıldığında insanların yüreğinde buruk bir duygu olacağım. Oysa ben bu şehri hiç sevmedim. İnsanları o kadar arsız ki en mahrem duygularıma girecek kadarlar. Durması gereken yerlerde durmazlar, yaralarıma basarlar. Bana acı bir yürümek bırakır bu şehir.

Başa Dön