osman demircan

Aydınlık7

Ellerimden tutarak beni resim atölyesi olarak kullandığı odaya götürdü. Odada farklı temalardaki resimler, tuvallere bir caninin ellerinden kaçar gibi sığınmıştı. Her yeri paletlerden sıçramış boya kalıntıları kaplamıştı. Umay'ın pek temiz çalıştığı söylenemezdi ama tablolar oldukça titiz çizilmiş ve boyanmıştı.

Bu Gidişle Bir Kemiğe Koca Vatanı Satacaksın

Asın beni meydanlarda. Güvercinler kaldırsın cenazemi. Sadece çocuklar okusun bana dua. Çocuklardan birinin adı Hasan, diğerinin adı Hüseyin olsun. Kanım Kerbela şehitlerinin gözyaşları gibi aksın. Bu ülkede yaşamaktan hiç gurur duymayacak mıyım? Bari ölümüm ülkemin yüreksizliğne aksın. Neden memleketimde bir eğitim müdürü kürsüye çıkıp, masadaki baklavalara bakarak ben

Siyah Gül

Dünyanın tüm acıları bir çiçek olurken, benim mutlu bir kelebek gibi ortalıklarda dolaşmamı kim bekleyebilir?Yüzüm tüm acılara sürtünürken, yanaklarımın yeni yağmış bir karın doldurduğu dağ yamacı gibi olmasını kim isteyebilir?

Dilekçe

TARIM BAKANLIĞINA/ PARİS
Çarşı çarşı değil de nalburiye dükkanı sanki. Çarşıda o kadar kazma, o kadar balta var ki, memleketteki tarımı kurtaracak ve açlığa son verecek kadar. Gereğinin yapılmasını arz ederim.

Doğru İncedir; Ama Asla Kolay Kopmaz

Doğru incedir; ama asla kolay kopmaz. Her insan bir yola benzer. İnsanların seni nereye götürüp götürmediklerine iyi bakmak lazım. Doğru konuşan bir insan, seni kıldan ince bir yoldan yürütse de, sana keçi yününden bir kilim ördürse de, yalandan kırmızı halılar üzerinde seni yürütmesinden iyidir.

Türban Sorunu Nasıl Çözülür

Bir eve pencereden de girilir, bacadan da. Kapıyı çalmadan da eve girilir, kapıyı kırarak da. Türkiye'de tüm sorunlara kapılar kırılarak ya da bacadan girilerek çözüm bulunmaya çalışılmakta. Ters durumlar bunlar. Hak yolu varken tersten girişi tercih etmek, Türkiye'de sapkınlığa yol açmakta. Türban sorunu iki şekilde çözülür. Birincisi, türban

Domuz

Kış bir çocuğun elinden ve boşalan un çuvallarından anlaşılır. Üşüyorum anne. Kırağı düşmüş buğday başaklarıyım. Benden sıcacık ekmek olur mu anne? Kucak dolusu ekmekler dökmek istiyorum sana. Başka çocukları da sev diye anne. Güvercinleri besler gibi sev onları. Belki o çocuklar, benimle kardeş olurlar. Belki o çocuklar insan

Dünyasından Çiçekleri Koparılmış Bir Kelebek Gibiyim

Dünyasından çiçekleri koparılmış bir kelebek gibiyim. Canım öyle yanmakta ki, bir pervane miyim yoksa ateş miyim belli değil. Bakışlarından da gözyaşları alınmış bir çocuk gibiyim. Ağlayamamam, beni mutlu gösterirken, annem bile mutsuzluğuma inanmamakta. Kimse beni gözlerimden tanıyamamakta. Bir galeride ünlü tablolar arasında sıkışıp kalmış resim gibiyim aynı zamanda.

Kestim Bütün Zincirlerin Damarlarını

Attım kendimi mavi sulara. Kulağıma su kaçtı. Duydum kurak diyarların sesini. Yüreğimin çatlaklarından duygu aktı. Yüzdüm martı çığlıkları altında. Daldım o an hayallere. Kulaklarıma gemi kaçtı. Kürek mahkumlarının çektiği prangaların sesleri, doklarda kılıç oldu. Kestim bütün zincirlerin damarlarını. Demirlerden pas aktı. Bir gürültü doldu kulaklarıma. Önce vapur sesleri

Aslanlar Gibi Hırsızlık Yapıp, Krallar Gibi Yaşıyorlar

İyilik yapan iyilik bulur, sözü şimdi hiçbir iyilik cezasız kalmaz olmuş. Aslan yaşadığı yerden belli olur, demişler. İşte biz de boğulma tehlikesi geçiren bir genci kurtarmak için denize atlayan kızın, üzerine yapışan elbiselerinden dolayı hatları ortaya çıktığı için günah işleyip işlemediğini tartışan bir yerde yaşıyoruz. Bunu tartışırken de

Bana Bir Gözyaşı Bile Bırakmadan Çekip Gittin

Sen sadece gözlerimi sevdin. Sonra bana bir gözyaşı bile bırakmadan çekip gittin. Söyle sevgili gözlerimden ne istedin. Ne seninleyken ne de sensizken kimseye bakmamışken, şimdi tüm otobüslerin camlarından dışarıyı seyredenlere belki sensindir diye bakar oldum. Öyle bir zamanda terk ettin ki beni her yanım kesiklerle doluyken, tüm bulutlardan

Kadıköy'de Köpek Olmak

Kadıköy'de bir cenaze töreni... Siyah giyinimli kadınların gözlerindeki koyu renkli gözlükler gözyaşlarına kalkan olmakta. Belki de ölüme savaş açmanın bir yolu da gözlere, gözlükleri kalkan yapmaktır böyle semtlerde. Kadıköy'deki cenaze töreninde fırfırlı kilotlar ölüye rahmet okumakta. Böyle muhitlerde duayı kilotlardaki oyalar yapmakta herhalde. Bütün kıyafetler siyah renkte iken,

Para Sevgiyi Değil; Sevgiliyi Getirir

Para sevgiyi değil; sevgiliyi getirir. Para için gelen para bitince gider. Oysa sevgiyle gelen sevgisini bırakır gider ve bu bırakılan sevgi, seni sürekli mutlu eder. Hayata her küstüğünde o sevgi bir zindan penceresi gibi kararan yüreğine bir ışık süzer. O aydınlık ne bir zengin evinin salonundaki mücevher ışıltılarına

Aydınlık6

Umay beni baştan çıkaracak kadar güzeldi. Her güzellikte bir tuzak olduğu gibi Umay'ın güzelliğinde de bir bıçak ışıltısı, bir tabanca zerafeti aradım. Umay hem bir bıçak kadar keskin bir güzelliğe hem de bir tabanca kadar zerafete sahipti. Güzelliğin ve baştan çıkarmanın bedeli belki de hapsedilmek ve öldürülmekti. Fakat

Suç

Tanrı insanın yüreğine hem iyilik duygusunu hem de kötülük duygusunu orantılı bir şekilde koymuştur. Bir insanın yüreğinde sadece iyilik olursa, kendini kötülüğe karşı savunamaz. Çünkü, kötülüğü bilmeyen ve o duyguya sahip olmayan insan, saf olur ve kolay kandırılır. Aynı zamanda kendini kötülüğe karşı da savunamaz. Tanrı'nın insan yüreğine

Aşkçıkmazı

Gök gürültüsü büyük, yağmuru küçük aşklar yaşattı bana hayat. Her yukarı bakışımda başımı yere eğdim tekrar tekrar. Bütün yağmurlar acı bir tokat gibi vurdu suratıma. Her ne zaman birini bir ağacı sever gibi sevmek istediysem, boyundan daha büyük gölgeler düşürdü berrak sularıma. İşte bu yüzden dostum, bu zamana

Abdullah Öcalan

Eğer ben koyun gibiysem sen nesin kurt mu? Her gün bana diş bilersen, ben de koyun gibi seni düşman bellerim. Ve sadece senden korunmak için sürü psikolojisine girerim. Sen insan olursan ben de koyun olmaktan vazgeçerim. Ne sen dağlarda ulumak zorunda kalırsın ne de ben çobanın sopasıyla ve

Kölelerin Vatanı Olmaz

Kaybedecek bir şeyi olmayanlar niçin korksun ki. Sosyologlar araştırsın, Türkiye'de kaybedecek bir şeyi olmayan kaç kişi vardır. Kaybedecek bir şeyi olmayan insanlar, canlı bombaya benzerler. Bu yüzden Türkiye her an patlamaya hazır bomba gibidir. Bu ülkeyi insan cephaneliğe çevirenler, okumuş cahillerdir. Bu okumuş cahiller memleketin canına okurken, kendileri

Başa Dön