osman demircan

Kalbim Ağrıyor

Neden beni en acılı duygularda arıyorsun. Neden beni bulutun en koyusunda, yağmurun en yoğununda arıyorsun. O kadar uzaklaşma benden. Bak gözlerimde sana ait gözyaşı var. Ağlamak istiyorum ağrıyan yüreğimle sana. Neden ellerimi bırakıyorsun sonsuz bir terk ediş gibi.

Gri

Hayatıma gri renk hakim. Böyle ortada kalmışlık hiç hoşuma gitmemekte. Ya kapkara olacağım ya bembeyaz. Ortası olmayacak bu duruşun. Ha böyle de yaşayabilirim gri ve hep gri. Ama grilik yine bakış açımı kapatacak. Pencerelerime gri yağmurlar yağdıracak. Dünyayı ışıl ışıl, pırıl pırıl göremeyeceğim. İçimi ve dışımı temizlemeden, yüreğimi

Hadi Gel

Fırtınanın dindiği andaki bozkırın ruhu sarı yapraklarda hayatın ta kendisiydi. Yamaçlarda, dağlarda, ovalarda, ağaçlar toprakla sevişmekteydi. Dallarda çiçekler tohumlarını çıplak toprağın kasıklarına dökmekteydi.
Hadi gel yağmur görsün sevişmek rüyalarda. Gecelerce büyüsün saçlarınla uzayan şarkılar. Vadi diplerinin henüz su görmemiş kuytuları gibi dinmez dediğim duygularım durulsun. Ey

Çaresizlik

Çaresizlik bir yılanın ağzındaki kurbağaya benzer. Nefes alsan da bedenin yavaş yavaş yutulmaktadır. Kaçamazsın kaderin yılan dişli ağzından. Hayat bir kez sana diş geçirmiştir ya da canlı canlı yutmaya çalışmaktadır. Kurtuluş nerededir bu yılan yuvası dünyada?
Kalbin göğüs kafesinin içinde bir saatli bomba gibi çalışmaktadır. Bir

Şimdi Sen Sus, İnsanlar Sussun

Gideceğim buralardan beni otobüs duraklarında arama. Ne tabutta olacağım ne de gözyaşında. Ayaklarım öyle sessiz hareket edecek ki bastığım yerde ayak izimi bulamayacaksın. Uçurumun başında Allah'ım canımı al diye yalvarılmaz. Direkt kendini atarsın boşluğa duaya gerek kalmaz. Ama ben ölmeyeceğim ve yüksekte bir kar gibi birikeceğim. Çığ gibi

Frezya

Bugün bir şarkı dinledim. Öyle bir duygusu vardı ki tıpkı frezya çiçeği gibi narin ve iç gıdıklayıcıydı. Dedim ki bu duyguları bir erkek taşıyamaz. Erkek it gibi sever, eşek gibi sever. Böyle bir duyguyu kadın yüreğinde barındırırdı ancak. Kuşlardan, bulutlardan, nergislerden, güllerden bahseden bir ruh anca narin bir

Hayatın Güzelliği Acımasızdır

Yıldızlar ne kadar da uzaksınız benden. Tıpkı yıldız yıldız parlayan gözler gibi. Şimdi ben ne yapayım göğe baksam görmez kimse gözyaşlarımı. Güneş yine doğar, ay yine ışıldar, yıldızlarsa göz kırpar. Yere baksam toprak çiçeklerle dolar, ağaçlar yeşerir, çimenler boylanır. Yerle gök arasında yerim nedir benim. Her şey benden

Seninle Açarım Perdelerimi Güne

Sen bir penceresin. Seninle açarım perdelerimi güne. Ve panjurları yanlara çekerek, seninle bakarım hiç acı vermeyen bir duygu gibi gökyüzüne uzanan tepelere. Seninle bakarım çiçeklerin en yeşiline. Toprağın teninde hissederim uğultusunu rüzgarın otlar sallanırken. Seninle görürüm yüreğim bir fanus gibi iken okyanusların üzerine yağan yağmurun sesini.

Ekmek Parası

Hayatım boyunca hep sebzelerin ve meyvelerin fiyatlarını öğrendim. Eve bugün ne götüreceğimin hesabını yaptım hep. Ekmek parasını kazanmak, bir engellinin tekerlekli sandalyeyle yarış kazanması gibi zor oldu benim için. Bu yüzden zenginlerin yarış arabası tutkusu gibi hobilerim hiç olmadı. Tek derdim pedikürlü ayak sahiplerinin Bebek sahilinde çaylarını yudumlarken

Hadi Gülümse

Bir atın katıla katıla güldüğünü düşünün hemen ürperirsiniz. At gülmez kişner. Bir köpeğin kediyi kovalarken güldüğünü düşünün. Böyle bir tabiat olayı olmaz dersiniz. Doğal gelmez böyle şeyler size. Bir saksının şaka olsun diye kuaförden yeni çıkmış hasbanın başına düştüğünü farz edin. Hasba yerde yatarken saksıdaki güllerin iki yanağında

Kendini Başkasıyla Tanımlamaktan Vazgeç

Zaman duvarlardan sıvaları koparır gibi insanları da söküp atmakta hayatından. Sabırla, tek tek taşlarını dizdiğin duvarları yıkmaya çalışmaktasın artık. İnsan dünyada en kompleks varlık iken yetmemekte sana. Arzudan arzuya, duygudan duyguya atlatmakta seni. Sanki ip atlatır gibi.

Ey Sevgili Yana Yana Kül Olacağız

Önce seni, sonra beni, en sonra da evi yakacağım. Bacasından hiç duman tütmeyecek evin. Ne senin bana yandığını ne benim sana yandığımı kimse bilmeyecek. Bir yangın ki alevi sade yürekleri yakacak. Duygular harlanacak. Ne polisler cesedimizi tanıyacak ne de itfaiye bu yangını söndürebilecek.

Çelişki

Saat 13 denmesine rağmen neden akrep 1’i gösterirken yelkovan 12’yi göstermektedir ya da saat 24 denmesine rağmen akrep ve yelkovan neden 12’ yi göstermektedir? Hatta bazen 24 denmez de 00:00 denir. Bu bir çelişkidir.

Dağ

Kelepçeye ne gerek var. Elim kolum bağlı. Ben yalnızlığa mahkumum. Sen olsan olsan bir gardiyan olursun. Oysa ben bütün zincirleri kırmak isterim. Sen ise sadece hapsetmek istersin beni senin zindan gibi karanlık dünyana. Senin kapasiten budur. Bir mum yaksam karanlığı yok etmek için, rüzgar olursun.

Üç Türlü İnsan

Üç türlü insan vardır. Leyleklerin getirdiği insanlar birinci gruptur. Bunlar bol bol lak lak ederler. Burunlarını her şeye sokarlar. Kibirli kibirli yürürler. Gezerler tozarlar. Yüksekten uçarlar. Zengin ve gösterişlidirler.
İkinci grubu dünyaya kargalar getirir. Bunlar leş yerler. Bu yüzden ölümü ve savaşı çok severler. Barıştan nefret

Başa Dön