Benim için yapar mısın..?
..şimdi, şimdi yaşadığın yerde kal ve sakın konuşma.
Ceplerinde biriktirdiğin bozukluk sevişmelerden biri
değilim ben..
..şimdi, şimdi yaşadığın yerde kal ve sakın konuşma.
Ceplerinde biriktirdiğin bozukluk sevişmelerden biri
değilim ben..
Modern insanın, yaşam merkezi cinsellik üzerine kurulduğundan ve dininde sınırsız ve ölçüsüz cinselliğe göz yummadığından ortada ciddi sorunların varlığı demek oluyor bu.
Bir his var içimde yüreğimin derinliklerinde yüreğimin kapılarını zorlayan ve git gide artan , artıkça da huzursuzluk veren bir his.Nedeni de özlem... Özlüyorum sürekli, her dakika, her saniye. Sevdiklerimi, geçmişimi hayatımı, hayatıma sahip olan sevdiğimi. Geleceğimi özlüyorum.Hiç yaşanmamış olmasına rağmen.
..Yolların sana gelirken kısaldığı ve senden giderken uzadığı akşamlarda dokunduk birbirimize. Maskelerimizi kapı girişlerinde bırakarak, seyircisiz ve alkışsız sahnelerde seviştik. Seviştik ve çoğaldık farketmeden.
Sana küçük kendime büyük glen yüreğimde, yıllar geçse de senin adın yazar. Ve bilki sevdiğim uslanmaz ruhum yaşadıkça seni sever, seni sevdikçe yaşar...
Seninle konuşuncaya kadar içimde susturamadığım sesler var mesela.
Seninle konuştuktan sonra iflas eden o sesler!
Gözlerine baktığımda eriyen bir şeyler var içimde,
Anlamlandıramadığım o iç akışlarım...
Yıkık kalbimin kırıntılarından bir tekne ve o teknede sevgiliye döşenmek üzere hazırlanmış bir suit oda
Bir bayanın bayansal yazılar yazması kadar kolay bir hadise yok, aşkı tanımlarken, aşkı özelleyip kendi aşkımızı anlatırken, erkek arkadaşımızın ya da eşimizin tavırlarını bayan bayana çekiştirirken sorun yok pek rahatızdır maşallah..!
Seviyorum seni.Uçsuz bucaksız bir nehir gibi sana akıyorum gülüşlerini gördükçe çağlıyor umutlarım. İçimdeki tüm acılar eriyor.Uçurumun kenarında nefes alırken sana tutunuyorum.
...sana bakıp gülümserim, her gülümseyiş bir bıçak yarası olur saplanır böğrüme ve yine her bakış ilaç olur sarar yaralarımı...
Deli esen rüzgara inat başını eğmeyen gözlerine baka baka seni sevdiğimi haykırıyrum. Seni çekiyorum içime kulağımda yankılanan cennet şarkılarıyla yeniden huzuru doldururken yüreğime. Deniz kokan türkülerin söylendiği yüreğine akıyorum toprak kokan benliğimle.
“ Artık aşk pek tutulmuyor. O’nu ozanlar öldürdü. O kadar çok aşktan bahsettiler ki, artık kimse inanmıyor.”
Bu yazı, kadınlara özeldir.Kendi aramızda bir paylaşım hülasa..
İnsanların kendi hayalinde yaratıp taptığı ilk tanrının,dişi olmasından çok daha ilginci,onun aynı zamanda AŞK ve SAVAŞ tanrısı da olması değil mi.Kim bilir belki de aşk,bir büyük teslimiyet,teslim oluş ve teslim alışı,olmazsa olmaz kılmış,insanın “kendi” ne dair en büyük savaştır.Ancak Burada vurgulamamız gereken,yazının bulunuşundan binlerce yıl önce insanın ilk
Yeşermiş yemyeşil ömrüm benim.
Babam.
Dostum.
Can yumağım; sensizlik köşe başından el sallarken ruhumun daralması, ne bir aşk acısına, ne bir kavganın ortasında yaka paça tartaklanmaya, ne kanın beyne sıçramasına, ne de kötü kabuslara benziyordu.O
"Bana sevdanı anlat, aşkını anlat" demek haksızlıktır. Öksüz çocuklara annesini sormak kadar acımasızca... Zemherinin en acımasız ayazına uyandırmaktır sabahı. Kuşları dallara bağlamak, saatleri baharlara kurmak... Israr etmeyin, anlatamam...